‘Çıkar Bakayım Telefonunu’ Tartışması Büyüyor

Sokak röportajlarında sıklıkla rastlamaya başladığımız ‘Çıkar bakayım telefonunu’ söylemleri gittikçe can sıkıcı bir hal almaya başladı. Peki her nerede olurlarsa olsunlar Türkiye ekonomisini eleştiren gençlerin karşısına aniden çıkan bu insanlar ne kadar haklılar?

‘Çıkar Bakayım Telefonunu’ Tartışması Büyüyor

Son zamanlarda sokak röportajlarında yaşlı amcaların ülke ekonomisini eleştiren gençlere telefon modellerini sorduğunu görüyoruz..

Ülke ekonomisi hakkında eleştiriler yükseldiğinde ilk tepki, ‘Senin telefonunun markası ne bakayım?’, ‘Kaç para elindeki telefon?’ oluyor.

Objektif bir şekilde değerlendirirsek, Z kuşağı için akıllı telefon lüks mü yoksa gerçekten bir ihtiyaç mı?

Yalnızca Z kuşağı değil, genel olarak Türkiye’de son 20-30 yıldır cep telefonu sahibi olma hızı oldukça fazla artış gösterdi.

İstatistikleri bir kenara bırakıp etrafımıza baktığımızda, bugün Türkiye’de neredeyse herkesin cep telefonu olduğunu görebiliriz.

Kimisi oyun oynamak, kimisi yalnızca iletişim kurmak, kimisi fotoğraf çekmek, kimisi de sosyal çevresine hava atmak amacıyla telefon satın alabiliyor.

Akıllı telefonun alınma amacı temelde ne olursa olsun, günümüzde okula giden bir gencin veya iş hayatındaki bir kişinin tuşlu telefonla hayata uyum sağlayabilmesi neredeyse imkansız.

Her gelişmenin konuşulduğu sınıf grupları, YouTube’daki ders videoları, online ders notları, gündem takibi..

Elbette bunların dışında da Z kuşağının akıllı telefona neden ihtiyaç duyduğunu açıklayan birçok farklı etken var. Bunlar bir yana, gündemin stresinden ve gelecek kaygısından uzaklaşmak için de gençlerin yardımına akıllı telefonlar koşuyor.

Sosyalleşme, film izleme, kitap okuma, bir şeyleri araştırma ve çok daha fazlasını akıllı telefonlar aracılığıyla yapıyorlar…

Sosyal gerçeklikten bağımsız bir şekilde yaşamamak için bu teknolojiye bir şekilde ayak uydurulması gerekiyor.

Bu nedenle de gençler ve ebeveynleri tarafından fiyat performans ürünü olan akıllı telefonlar sıklıkla tercih ediliyor.

Yalnızca her şeyin normale döndüğü günleri düşünmeyelim pandemi zamanını ele alalım…

Pandemi sürecinde internet ve teknolojik aletlere erişimi olan öğrenciler eğitimlerine göreceli olarak daha verimli bir şekilde devam edebilirken, erişim sağlayamayan öğrenciler MEB’in televizyonda yayınladığı ve pek de başarılı olmayan sistemi üzerinden eğitim almaya çalıştılar.

Sokak röportajlarındaki ‘Göster bakayım telefonunu’ diyen insanlara geri dönecek olursak…

Bu insanların günümüz realitesi hakkında pek fikirleri olmadığı, geçmişte yaşanan zorlukları baz alarak küreselleşmiş dünyayı sürekli olarak eskiyle karşılaştırdıkları ve tüm bunların neticesinde cep telefonunu lüks olarak gördükleri ortada.

Bu insanların görmemekte ısrarcı oldukları gerçek, artık akıllı telefonların günümüzde sahip olunması gereken temel şeylerden biri olduğu.

Akıllı telefonlar ile mekanlara girmek için HES kodumuzu okutuyor, banka işlemlerini gerçekleştiriyor, okul sınavlarına giriyor, sunumlarımızı hazırlıyor, canlı yayınları takip ediyoruz.

‘Akıllı telefonsuz yaşamak mümkün değil’ demek doğru değil, ancak hayat kalitesini yükselten bir araç ve ihtiyaç olduğu da aksi iddia edilemez bir gerçek.

Konuyu bir başka açıdan ele alırsak, akıllı telefonlar bizi özgürleştiriyor…

Günlük işlerimizden çalışma, eğitim ve sosyal hayata kadar her şeyin cep telefonlar aracılığıyla gerçekleştirildiğini zaten birçok kez vurguladık.

Ancak sadece bundan ibaret de değil. Akıllı telefonlar ile dünyayla iletişim kuruyor ve bilgi aktarımı sağlıyoruz.

Akıllı telefon elimizden alındığında bilgi edinme hakkımız da sekteye uğramış oluyor.

Bu nedenle sokak röportajlarında bir anda ortaya çıkıp ‘Elinde bu telefon varken ekonomiyi eleştiremezsin’ demek son derece bilgisizce yapılan bir yorum diyebiliriz.

Gerçi tüm bu faktörler göz önünde bulundurulsa bile bu konuda yorum yapmanın mantığa sığar hiçbir yanı yok, orası ayrı…

Yayınlama: 22.07.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.