Patronlar İstedi, Hükümet İşçilere Saldırı Başlattı

Avusturya Halk Partili (ÖVP) çalışma bakanı Martin Kocher, işsizler üzerinde daha fazla baskı kurmak istiyor. Hangi şartlarda ve maaşta olursa olsun, işsize gösterilen işyerinde işe başlamadığı, bakana göre beğenmediği taktirde, sekiz hafta işsizlik maaşı alamayacak. Bu, sosyal devlet anlayışına ve işçilere yönelik bir saldırıdır.

Patronlar İstedi, Hükümet İşçilere Saldırı Başlattı

Adem Hüyük 

Avusturya’nın önde gelen gastronomi patronları Star-Gastronom’un sahibi Max Stiegl, Do&Co- patronu Attila Dogudanve  Bäckerei-Legende’nin patronu Doris Felber, çalışan bulamadıklarını ileri sürerek, bunu işsizlik maaşının yüksek olmasına bağlamış, Başbakan Sebastian Kurz’tan işsizlik maaşının indirilmesini talep etmişlerdi. 

Avusturya’nın dev inşaat şirketi Strabag hissedarlarının temettülerini üç kat artırarak 700 milyon Euro’ya çıkardı.

Şirket 11.000 çalışanının büyük bir bölümünü kısa süreli çalışmaya göndererek maaşlarını devlete ödetti.

Ve durum ülkenin dev şirketlerinin hiç birisinde değişmeyerek, kriz yılında devlet yardımı almalarına rağmen, işçi çıkarma ve şirketin hisse sahiplerine rekor düzeyde kâr payı dağıttılar.

Çalıştırmaya İşçi Bulamıyor-lar-mış

24 Haziran’da ABD Başkanı Joe Biden, vasıflı işçi bulmakta zorlanan işverenlere basit bir mesaj gönderdi: Onlara daha fazla ödeyin! (Onlara daha fazla ödeme yapın).

 

 

Avusturya Çalışma Bakanı’nın farklı bir mesajı var: İşsizleri baskı ve yaptırımlarla kötü işlere girmeye zorluyoruz.

Hafta da 60 saat boyunca çalışacak ve 1.300 Euro net maaş alacak, fazla mesailerin yerine boş saatler alacak ve bir günden diğerine işten çıkarılabilen gastronomi ve fırın işçileri bulamadığından şikayet eden ilgili şirketlerin burjuvaları, başbakana dert yanmalarıyla medyada yer aldı. 

Bunlar çalışma koşulları altında işçilerden çalışmalarının istenmesi-beklenilmesi, özellikle otel ve gastronomi burjuvazisinin ülkede öteden beri istediği ve zaman zaman uyguladığı yöntemdir. 

2019 yılında otel ve gastronomi çalışanlarını toplamda, işverenden birkaç milyon saat fazla mesai alacağı olduğu işçi odaları (AK) kayıtlarında görülmesi mümkündür. 

Ülkede çalışan bulamayan tek sektör olma özelliği taşıyan ve neredeyse yarısından fazlasını yerleşik hayat süren göçmenlerin ve diğer yarısının çeyreğini de mevsimlik göçmenlerin oluşturduğu otel ve gastronomi sektöründe, çözümü çalışanlara daha yaşanabilir bir ücret ödemek yerine, 18. Yüzyıldan kalma taktiklerle baskı ve çaresiz bırakılarak çalıştırılmak istenmektedir ve,- bunu devlet eliyle yaptırmaktadırlar. 

Avusturya Çalışma Bakanı Kocher işsizlere karşı bu kampanyayı Başbakan Kurs’un adına yürütüyor.

Bakan işsizlik konusunda yaptığı açıklamalarda, ücretler ve daha iyi çalışma koşulları hakkında tek kelime etmeyerek: “Makul bir iş reddedilirse altı hafta, tekrarlanması durumunda sekiz hafta boyunca işsizlik ödeneği veya acil yardım iptal edilebilir.” Diyebiliyordu, gastronomi burjuvasının verdiği direktife paralel olarak…

Otel ve gastronomi sektörüne, daha iyi çalışma koşulları ve ücret verin, çalışan bulursunuz,- diyemiyordu Çalışma Bakanı Kocher.

Kriz başladığında hiç tereddüt etmeden sokağa atılan fırıncılar, garsonlar ve aşçılar, şimdi de geri gönderilmek zorunda bırakılıyorlar – brüt 1.500 Euro, haftada 6 gün ve vardiyalı çalışmaya… Herhangi bir seçme şansı tanınmadan.

Çalışma Bakanı, Korona evresinde Avusturya’nın hoşgörülü olduğunu söyledi.

Bu artık değişmeli, “istismar”la mücadele edilmelidir.

Kocher pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “Bütçedeki fonların gerçekten ihtiyacı olanlar için kullanıldığından emin olmalıyız.” Dedi.

Peki Fonlar Gerçekten İhtiyacı Olanlar İçin mi Kullanıldı?

Bazı ekonomik yardımlar, alıcının gerçekten ihtiyaç duyup duymadığı sorusunu gündeme getiriyor: Milyarder ve KTM CEO’su Stefan Pierer’in neden 2020’de Yönetim Kurulunu yüzde 30 oranında altı milyona yükselttiğini, yedi milyon Euro temettü ödediğini ve yine de 11 milyon Euro Korona yardımı aldığını açıklamak zorunda değil.

Avusturyalı bir tane bakan, şirketlerin her şube veya otel için ayrı ayrı hibe başvurusunda bulunabilmeleri nedeniyle devlet yardımlarından aşırı derecede yararlandıkları gerçeğini bir kez bile eleştirmedi – eleştiremedi. Bazı durumlarda, 800.000 Euro’luk fonlama sınırı çok aşılmasına rağmen.

Veya Starbucks gibi ABD zincirlerinin Korona yardımı yoluyla devletten Avusturya’daki kahve zincirinin vergi ödediğinden 280 kat daha fazla yardım aldığını.

Oysa aynı süreçte, pek çok işsiz zar zor geçinebiliyor.

İşsizlik ödeneği, son gelirin sadece yüzde 55’idir, ortalama olarak işsiz bir kişi 980 Euro alır ve yoksulluk riski Eşiği ayda 1.286 Euro’dur.

Oysa bu oran, İsviçre (%79), Portekiz (%76), Danimarka (%74) veya Hollanda (%74) gibi diğer Avrupa ülkeleri önemli ölçüde daha yüksek net ikame oranlarına sahiptir.

24 aylık çok uzun işsizlik oranlarına rağmen, Fransa (%64), Belçika (%65) ve Danimarka (%83) daha yüksek oranlara sahiptir.

Sosyal Demokratlar, sendika ve Çalışma Odası aylardır işsizlik maaşlarının artırılması çağrısında bulunuyor.

Hükümetin küçük ortağı Yeşiller de başlangıçta maaşlarının artırılmasını onayladı. 

Ancak yeni çalışma Bakanı Martin Kocher (ÖVP), işsizleri mali sıkıntı nedeniyle kötü koşullar ve düşük ücretli işlerde çalışmaya zorlamayı tercih ederek, bu artışın sıkıntı doğuracağını düşündü. 

Kocher bir röportajında, işsizlik maaşının işsizlik süresiyle birlikte azalmasıyla birlikte, yine kademeli işsizlik ödeneği vaat ediyor.

Ancak Almanya, işsizlik yardımlarında güçlü bir gerilemenin düşük ücretli sektörü nasıl güçlendirdiğini gösterdi.

Bu sadece devasa bir düşük ücretli sektör yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda genel olarak işçilerin pazarlık pozisyonunu da zayıflatıyor.

Çünkü eğer kötü koşullarda çalışmayı reddederlerse, şirket diğer umutsuz iş arayanları işe alıyor.

Hygiene Austria firmasında yaşanan skandallar sonucunda, Avusturya’da da damping ücretlerinde çalışmaya hazır yeterli iş arayanın olduğunu gösteriyor.

Hygiene Austria’daki eski işçilere göre, saatlik ücret altı ila sekiz euro arasındaydı – makinelerde de güvenlik önlemleri yoktu, ancak birçoğunun paraya ihtiyacı vardı.

Sendika, uzun süreli işsizleri istihdam eden ve özellikle kadınları teşvik eden kamu ihalelerinde şirketlere öncelik verilmesi çağrısında bulunuyor – ancak Kocher istemiyor.

İşinden atılan ve çalışma koşulları ve ücret konusunda daha iyi bir iş arayan işçileri, toplumun diğer kesimine ‘’asalak gibi’’ sunarak, en kötü koşullarda çalıştırmak istenilmesi, çalışmayanları da iki ay maaş vermemek gibi insanlık dışı bir uygulamayla tahdit etmek, sosyal devlet anlayışının Alplerdeki buzlar gibi yavaş yavaş erimesini sağlayacaktır…

Ve unutmayın! Herkes bir gün işsiz kalabilir ve işsizlik maaşı ile geçinmek zorunda kalabilir…|DerVirgül 

Yayınlama: 06.07.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.