Özel Haber | Çocuklarımız Ötekileştirilmesin!

Avusturya’da okula başlayan göçmen çocukların Almanca Destek Sınıfına (Deutschförderklasse) gönderilmesi, göçmen çocuklarda travma durumları, duygusal çöküş ve dışlanmışlık hissi yaratmakta. Avusturya’da doğan ve ülkenin en prestijli kolejinden mezun olan Aslı D., binlerce göçmen ebeveynlerden sadece birisi. Aslı, kızının anadilinin Almanca olduğunu, Türkçeyi daha az bildiğini söyleyerek, entegrasyonu soyut bir kavram olarak değerlendiriyor.

Özel Haber | Çocuklarımız Ötekileştirilmesin!

Adem Hüyük 

‘’Bu çocukların ve ebeveynlerinin anavatanlarını neden ve ne şekilde terk ettiklerinin burada bir önemi yok. Çalışmalılar ve yeterli hale gelmeliler.’’

Avusturya’da 2018/19 okul yılında, ÖVP-FPÖ federal hükümeti tarafından göçmen öğrencilerin dil becerilerini iyileştirmek amacıyla yeni bir Almanca dil destek modeli uygulandı. (bkz.: BMBWF 2019)

Daha önceki uygulamada, ders dilini yeterince bilmemeleri nedeniyle dersi izleyemeyen göçmen çocuklarına, dil destek kursları adı altında, zorunlu eğitim çağındaki çocuk ve gençlerin devam ettiği sınıfların yanı sıra haftada 11 saat destek görecekleri Almanca ikinci dil grupları oluşturulmaktaydı.

Bu sayede, öğrenciler normal sınıflarından kopmamış oluyorlardı. 

2018/19 okul yılında, göçmen ailelere eğitim bakanlığı mühürlü okullardan mektup gönderilmeye başlanıldı.

Normal şartlarda okul kayıt öncesi yapılan ön mülakatın dışında, göçmen çocukları sınava tabi tutulmaya başlanıldı. 

Birkaç öğretmenin gözetiminde ve öğrencinin velisinin dışarıda bekletildiği bir ortamda, çocuklar isminin bile ne anlama geldiğini bilmedikleri ‘şeye’ tabi tutuldular – sınava!

Alileri ve çocukları psikolojik olarak derinden etkileyen bu uygulama, çocukların kendilerini ‘’engelli’’ ve ‘’dışlanmış’’ hissetmelerine neden olmakta.

Özünde entegrasyon için yapıldığı söylenen uygulama, göçmenleri yaşadıkları ülkede ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürerek, onların uyum sağlamalarını sekteye uğrattığı görülmektedir. 

Entegrasyon soyut bir kavram diyordu, Aslı D. 

Aslı D., çocukları ön sınava alınan ve alınacak olan binlerce göç geçmişi olan ebeveynlerden sadece biri. 

Evet, entegrasyon soyut bir kavram! Kâğıt üzerinde görülen göçmen geçmişi, yine kâğıt üzerinde çıkartılan yasalar çerçevesinde değerlendiriliyor ve sınava tabi tutularak not veriliyor.

Çocukların ruh hali, içinde bulundukları şartlar göz ardı ediliyor. 

Çocuklarımız hayatın daha başında, öğretmenlerin bile başarı beklentisi olmadığı sınıflara konularak, başarısızlığa itiliyorlar. 

Almanca öğretmek için, karnesiz, denetimsiz, müfredatsız, sabit bir öğrenci sayısı ve zaman planlaması olmayan sınıflara yerleştirilen çocuklardan, başarı beklemek ve bunun adına da entegrasyon demek, aslında entegre olmasınlar demekle eş değerdir. 

Peki ya, çocuklarımızı sınava çeken öğretmenlerin Almanca dilbilgisinden, benim Almanca dilbilgim daha iyiyse, ben entegre mi olmuş oluyorum? Oluyorsam neye ve kime göre?

Aslı D., Aşağı Avusturya Eyaletinde doğduğunu, anne ve babasının iyi derecede Almanca konuştuğunu söylüyor.

Ülkenin en prestijli özel turizm kolejini bitirip, Viyana’da üniversiteye devam etmiş. Aşağı Avusturya Eyaleti kamu sektöründe yönetici kadrosunda çalışmış.

Kızı doğunca işinden ayrılmış ve onun yetişmesiyle meşgul olmuş. (İşine tekrar dönmeyi düşünüyor)

Kızının Almanca sorunu olmadığını söyleyen Aslı D., Resmi kayıtlarda yer alan göç geçmişi bilgilerinden hareket edilerek, göçmen çocuklarına sistematik bir baskı uygulandığını ve bu ülkenin bir vatandaşı ve vergi mükellefi olarak buna karşı durmak, her şeyden önce kızım için çok önemli diyor,- gözü duvarda asılı diplomasına takılarak. 

Benim de baktığımı fark edince, sohbetin seyrini değiştirdi ve ‘’Avusturya’da eğitimini bitirerek başarı sağlamış ve devlet kurumlarında önemli noktalara gelmiş göçmenlerin önü, geçmişte bugünkü gibi ayrımcı ve sistematik olarak kesilmiş olsaydı ne olurdu?’’ diye sordu ve yine kendisi yanıtladı: ‘’İşte o diploma olmazdı’’ dedi.

‘’Demografik anlamda zaten ‘yaşlı ülkeler’ kategorisinde bulunan Avusturya, göçmen çocuklarının önünü en baştan kesmekle, ileride emekli olan devlet memurlarının yerine geçecek kadro bulamaz hale gelecektir. 

Somut olarak söylemek istediğim, ilk okula başlarken Almanca dil bilgim çok iyi değildi.

Ama bu durum, ileride kamu sektöründe üst düzey memur olmamı engelleyemedi. Çünkü o yaştaki bilgi ve becerim belirleyici değildi. 

Belirleyici olan çocuklarımızın sorulan on tane soruya verilen yanlış yanıt yüzünden, hayatlarının ayrımcı yasalarla belirlenmesidir.’’

‘’Göçmen Çocukları – da Avusturya’nın Geleceğidir’’

Göçmen çocuklarına yapılan bu ayrımcılığın kaldırılması için çok sayıda Avusturyalı entelektüel kesimden destek geldiğini kamuoyundan izlediğini söyleyen Aslı, yerli – göçmen ayırt etmeksizin, her çocuğun Avusturya’nın yani bizim geleceğimizdir mesajını vererek çağrıda bulundu.

‘’Buradan bu uygulamanın kaldırılması için, ilk önce Avusturyalı ailelere sesleniyor ve destek istiyorum. 

Çünkü entegrasyon tek taraflı değildir. Entegrasyon diğer bir perspektifle, yerli halkın göçmenlerin içinde bulundukları zorlukları anlamaları ve anlamaya çalışmalarıdır. 

Almanca Destek Sınıfı (Deutschförderklasse) uygulamasının kaldırılması için başlatılan imza kampanyasına herkesin destek vermesi, bizim ve çocuklarımızın geleceği için hayati önem taşımaktadır. Çocuklarımıza sahip çıkmak için verilen linke girerek destek vermenizi bekliyoruz’’(…) |virgül 

© Bild: virgül 

⇒ Desteklemek İçin Burayı Tıklayınız!

Yayınlama: 26.01.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.