Sebastian Kurz ve Partisi ÖVP’nin Hata ve Skandalları Neden Medyada Yer almıyor?

2020 ÖVP için iyi bir yıl değildi. Şansölye’nin Partisi, son 12 ayda 57 küçük ve büyük hata ve skandala imza attı – bu gazetelerin ön sayfalarını doldurabilir ve günlerce haber yapılmasına neden olabilirdi. Ancak 2020’de Avusturya medyasında ÖVP’nin hataları ve başarısızlıkları hakkında okunacak çok az haber yer aldı. Çünkü Şansölye Kurz, kriz yönetiminde medya patronlarına çok cömertti.

Sebastian Kurz ve Partisi ÖVP’nin Hata ve Skandalları Neden Medyada Yer almıyor?

Adem Hüyük 

2020 yılı, İbiza davasında Halk Partisi ÖVP’ye yönelik soruşturmalarla başladı ve 6.500 Corona ölümü ve Avusturya’da saklanan ancak aşılanmayan 60.000 aşı ile sona erdi.

Şansölye için zorluklarla dolu bir yıldı: Aşırı pahalı kitle testleri, Ischgl (kayak merkezi) felaketleri ve araştırma komitesindeki büyük bağışlar. 

Başka bir partide bu kadar çok hata olsaydı, 2020 gazeteleri onlarla dolu olurdu.

Ancak böyle bir yılda bile ÖVP, Şansölye Kurz ve bakanlarına yönelik eleştirileri bastırmayı başardı. 

Hükümet, herhangi bir kriter veya denetim olmaksızın gazetelere reklam parası sağlamak için kendisine haftada bir milyon euro onayladı. 

Kontrast.at’de Almanca ve Virgül gazetesinde Türkçe yayınlanan, Halk Partisi’nin (ÖVP) 2020 yılında hata ve skandallarını derledik.  

Peki 2020 Yılında Ne Oldu – Hangisi Gazetelerin Ön Sayfalarında Yer Aldı?

Kontrast.at : ‘’FPÖ Ve Sebastian Kurz, Alma Zadic’in İtibarına Neden Zarar Veriyor?’’

Virgül: ‘’Avusturya’da Irkçılar Müslüman Adalet Bakanı İstemiyor’’

2020 yılının ilk haberlerine konulan bu başlıklar, Göçmen bir nitelikli avukatın Yeşiller partisinden Adalet Bakanı olarak görev yapacağının duyulmasından sonra gündeme gelmiştir. 

Adalet Bakanı olacağı kesinleşen Alma Zadiç’in bir özelliği, Başbakan Sebastian Kurz’u rahatsız ediyordu. Bu nedenle aşırı sağ FPÖ’nün ırkçı saldırıları karşısında kabinesinin bakanını korumadı. 

FPÖ’nün Viyana Başkan Dominik Nepp, ona ırkçı bir şekilde hakaret etti ve FPÖ kampanya afişleriyle Zadiç’e saldırdı.

Buna ek olarak, Özgürlük Partisi Zadiç’in parlamentoda yemin törenine katılamayacağını söylediler. 

FPÖ, Alma Zadiç’in, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğunu ve 700 Euro para cezasına çarptırıldığını ileri sürdü – yargılanıp mahkum olan birisi, Adalet Bakanı olamazdı. 

Alma Zadiç’in yargılandığı dava ise, Twitter sosyal paylaşım sitesinde, ırkçı bir paylaşımın altına, “Neo-Naziler, faşistler ve ırkçılar için hoşgörü yok” yazmıştı.  

Zira Avusturya yasalarına göre, bir kurum veya kişilere Nazi demek suçtu.  

Ama suçlama yanlıştı, FPÖ’de bunu biliyordu. Alma Zadiç hakaretten suçlu bulunmadı. Dava, yasal olarak bağlayıcı olmayan bir medya hukuku süreciydi sadece. 

ÖVP ne yaptı? 

Şansölye Sebastian Kurz, Adalet Bakanının arkasında durmak yerine, yeni Adalet Bakanı hakkındaki yanlış iddiaları yaymaya devam etti. 

Çünkü Adalet Bakanı, ÖVP-FPÖ hükümeti döneminde yaşanan Ibiza skandalı başta olmak üzere, Avusturya gazinolarındaki yönetim kurulu atama skandalı, istihbarat içerisinde yaşananlar gibi bir çok vakayla bizzat ilgilenecek ve bu olayların üzerine gidecekti.

Bu nedenle Kurz, FPÖ’nün ırkçı saldırısına ses çıkartmadı hatta alttan alta destek verdi. 

En önemlisi, Alma Zadiç, Peter Pilz’in listesinden milletvekili olduktan sonra, istihbarat içerisindeki olaylarla ilgi araştırma yapmış, konuya hakim olan bir  Adalet Bakanı olacaktı.

Ibiza Soruşturma Komitesi 

Sadece FPÖ’nün karıştığını sandığımız Ibiza skandalı için parlamento bünyesinde bir Soruşturma Komitesi kuruldu. (Ibiza-Untersuchungsausschuss)

ÖVP ve Yeşiller, Ibiza Soruşturma Komitesi’nin önünü birlikte keserek, ÖVP’yi ilgilendiren soruşturma nesnelerinin soruşturulmasını ve basına sızmasını engellemeye çalıştılar.

Ancak Anaya Mahkemesi (VfGH) bu sansür girişimini reddederek, komisyonun bağımsız çalışmasının yolunu açtı.  

Savcıların Gazetelere Bilgi Sızdırdığı Yalanı 

Yargı temsilcileriyle yapılan bir tartışmadan sonra Kurz, “üst düzey gazetecilerin” ona Yolsuzluk Savcılığı’nın (Wksta) dosya aktarımından bahsettiğini iddia etti. 

Ancak başbakan Kurz, savcılar hakkında görevi kötüye kullanmaktan şikayetçi olmadı. 
Aksine, Kurz’un kendisi tanık olarak rapor edildi ve sorgulandı.

Kayak Merkezi Skandalı 

Ischgl (Kayak Merkezi) Komisyonu, Mart ayı başlarında Korona salgını ile uğraşırken yetkililere tam bir başarısızlık teşhisi koydu. Komisyon, uluslararası eleştiriler ve muhalefet baskısının ardından Tirol Eyaleti

tarafından kuruldu. 

En büyük hata, Federal Şansölye Sebastian Kurz tarafından Karantina ilanının niteliğidir. 

Kötü hazırlanmıştı, turistler arasında panik tepkisine neden oldu ve sonunda virüsü tüm Avrupa’ya yaydı. 

Yüksek Mahkeme eski Başkan Yardımcısı Ronald Rohrer’in liderliğindeki bağımsız uzman komisyonunun Tirol Corona Yönetimi hakkındaki raporu, Ischgl’de, Landeck Bölge Müdürlüğü’nde, Tirol Eyaleti’nde ve ayrıca Federal Hükümette Corona kriz yönetimindeki tüm şikayetleri listeledi.

Komisyon, “Bölgede ciddi yanlış hesaplamalar yapıldı” diyor, ancak otorite kısmen özür de diliyor.

Bu muhtemelen “büyük zaman baskısı ve iş yükü” nden de kaynaklanıyordu. Rohrer için net olan bir şey var: “geç kalındı”.

5 Mart’ta İzlanda, Ischgl kayak alanını riskli bölge ilan etti. Norveç ve Danimarka hızla takip etti. 

Ancak kayağın sona ermesi 12 Mart’a, hatta federal hükümetin burayı karantinaya alması 14 Mart’a kadar sürecekti. 

Ischgl’de bir kayak sonrası barda bir barmenin hastalığı 7 Mart’ta teşhis edildi. 

Bar doğrudan vadi istasyonunda bulunuyor – popüler. 

Bar gürültülü, dar ve çok fazla alkol tüketiliyor: virüslerin yayılması için ideal bir yer. 

Tirol Eyaleti Tıp Müdürlüğü bunu farklı gördü.

Orada, konuklara iletilmesi “tıbbi açıdan pek olası değildir” teşhisi kondu – bu basın bülteniyle iletildi – ve ayrıca 8 Mart’ta Tirol eyaletinin Facebook sayfası aracılığıyla da yayınlandı.

Federal yetkililer, özellikle Şansölye ve Sağlık Bakanlığı, Komisyon tarafından da sert bir şekilde eleştiriliyor. 

Karantina duyurusu “Avusturya Şansölyesi tarafından beklenmedik bir şekilde ve gerekli önemli hazırlıklara dikkat etmeden yapıldı”.

Yetkili makamlarla iletişim eksikliği vardı. Şansölye Sebastian Kurz, “doğrudan yargı yetkisi” olmadan karantinayı ilan etti. 

50 Milyar Euro | Neden Corona Yardımını Kimin Aldığını Bilmiyoruz?

50 Milyar Euro: İkinci Cumhuriyet’in en büyük yardım paketidir. 

Şirketlere ekonomik hayatta kalmalarını sağlamak için daha önce hiç bu kadar çok para dağıtılmamıştı. 

Corona yardım fonlarındaki 50 milyar avronun neredeyse yarısı şimdiden harcandı. 

Ancak halkın kimin ne kadar aldığını bilmesine izin verilmiyor. 

Vergi mükelleflerinin parasının tahsisi üzerinde parlamentonun bile kontrol hakkı yoktur.

Muhalefet Nisan ayından bu yana parlamentoda bir korona kontrol komitesi kurulması çağrısında bulunuyor.

Hükümet yazdan önce daha fazla şeffaflık ilan etti ve muhalefetle bir anlaşmaya varılabilir görünüyordu.

Ancak şimdi Kurz-Kogler hükümetinin parlamento denetimini engellemeye devam ettiği açıktır.

Yakında Herkes Corona’dan Ölen Birini Tanıyacak

Başbakan Sebastian Kurz, ‘’İleride, her Avusturyalının, korona virüsünden ölmüş bir tanıdığı olacak’’ sözler, ülkede soğuk duş etkisi yaratmıştı.

Ancak daha sonra ortaya çıkan yazışmalarda, Kurz’un bu sözleri sarf etmesinin arkasında, halka korku vermek ve korona krizini istediği gibi yönetmek olduğu ortaya çıktı. 

Sebastian Kurz’dan sızan bir protokolün gösterdi ki: her şeyden önce nüfustaki korku güçlendirilmek isteniyordu. 

Hükümet her ne kadar şeffaf olduğunu her fırsatta söylese de, halkın korona hakkında yapılan bilgilendirmelere itimatının kalmadığı, yönetmeliklere karşı sergilediği tutumda kendisini göstermekte. 

Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Veri Skandalı 

Zorluk fonunun işlenmesi sırasında, ÖVP Blümel (maliye) ve Schramböck (ekonomi) bakanlıkları ile WKO arasında büyük bir veri sızıntısı ortaya çıkarıldı. 

1 milyon kişinin özel verileri, Federal Cumhurbaşkanının özel adresi de dahil olmak üzere açıkça görüntülenebilir oldu.

Veri koruma aktivisti Thomas Lohninger, olayı tarihteki en büyük veri skandalı olarak nitelendirdi. 

Sebastian Kurz’un, tünelin sonundaki ışığı görmesi, virüsü ülkeye göçmenlerin getirdiğini söylemesi, sadece üç aylık bir süre zarfında medya şirketlerine on milyonlarca Euro’luk reklam verilmesini sağlamasını, bir diğer ki yazımızda ele alacağız…|virgül 

Yayınlama: 08.01.2021
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.