Türkiye’nin müzikli tarihi
Müzik araştırmacısı ve yazarı DJ Murat Meriç, çarşamba günü internet üzerinden altı hafta sürecek atölye programına başladı. Zoom uygulamasıyla gerçekleştirdiği ‘Şarkılarla Cumhuriyet Tarihi’ adlı programda, Türkiye tarihini şarkılar üzerinden anlatırken o döneme ait şarkıları da dinletiyor. Program öncesinde, Meriç’ten, ‘tadımlık’ bilgiler aldık.
İpek İzci | Hürriyet
Cumhuriyet’imizin 97’nci yılını kutladığımız bu hafta, şarkılar üzerinden bir cumhuriyet tarihi sohbetine ne dersiniz? Müzik araştırmacısı ve ‘100 Şarkıda Memleket Tarihi’ kitabının yazarı Murat Meriç, çarşamba günü başlayan ‘Şarkılarla Cumhuriyet Tarihi’ adlı çevrimiçi atölye programında, 1923’ten bu yana yaşananları dönem dönem mercek altına alıyor.
Cumhuriyetin ilanı, 1 Mayıs İşçi Bayramı, Boğaz Köprüsü’nün açılışı… Türkiye tarihi boyunca hemen her şey hakkında şarkı yapılmış. Prenses Süreyya’nın İran şahına bir oğlan çocuğu vermediği için ülkeden kovulması bile Türkiye’de bir Zeki Müren şarkısına konu olmuş. “Müzik bir şekilde tarihten etkileniyor, tarihle şarkılar değişiyor çünkü yaşananlar sonrasında pek çok şarkı yazılabiliyor” diyen Meriç atölye programını anlattı.
Zeki Müren
1. Hafta
Cumhuriyetin ilk yılları
ŞARKILARDA TUHAF KAFİYELERE, SÖZLERE RASTLIYORUZ
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında harf devriminden tarım politikasına bütün yenilikler için devlet tarafından marşlar yazdırılıyor ve halkın marşlar aracılığıyla bu yenilikleri öğrenmesi amaçlanıyor. Latin alfabesine geçildiğinde, bizzat Atatürk’ün emriyle İstiklal Marşı’nın bestecisi Zeki Üngör’e ‘Harfler Marşı’ yaptırılıyor. Türkiye’nin güzelliklerini anlatan, insanların memleketi gezmesini veya değişik noktalara yatırım yapmasını teşvik eden ‘Ziraat Marşı’, ‘Sanayii Marşı’ gibi besteler de var.
O dönem otomobilin memlekete girişi, ilk uçakların gelişi ve çay üretimi, şarkılara ve türkülere yansıyan yenilikler. Karadeniz’de çay ekilmeye başlanınca çay içmeyi teşvik etmek için de bir türkü yazdırılıyor. Rizeli Sadık ve Bedriye’nin seslendirdiği ‘Şirindir Rize Çayı’ adlı türküde “Şirindir Rize çayı / Mis kokular saçayı / O ne kadar güzellik / Benim aklım şaşayı…” deniyor.
Türk Hava Kurumu bünyesindeki Türk Kuşu’nun uçuşlara başlaması üzerine, insanları uçağa binmeye teşvik etmek için yapılan şarkının adıysa ‘Yine Yükselecek Türk Hava Kuşu.’ O dönem internet yok. Basılı medya çok parlak değil. Şarkılar, kısa sürede birçok şeyi insanlara anlatabileceğiniz bir mecra.
İlk haftaki bölümde, 1923’ten başlayarak 50’li yılların sonuna doğru yaşananları özetledim. Bu dönem, aynı zamanda kantodan tangoya, cazdan twist’e, ilk rock’n roll orkestrasından acemi pop adımlarına uzanan bir hikâye… Yabancı şarkıları yabancı dilde söyleme ısrarı vardı, İngilizce bir şarkıyı tıpkı Beatles’mış gibi söylersek o şarkı o kadar makbul oluyordu. Sonrasında Celal İnce, Erol Büyükburç gibi isimler tarafından o şarkıları Türkçeye uyarlama çabaları oldu. O dönemki şarkılarda tuhaf kafiyelere, sözlere de rastlıyoruz. Ajda Pekkan bir şarkısında, “Seninle delidoluyum / Sensiz ben bir hiç mi oluyum” diyor.
2. Hafta
Müziğin değişim yılları
TÜRKÜLERİMİZİ NASIL ÇOK SESLİ HALE GETİREBİLİRİZ?
27 Mayıs 1960 sonrası, insanlar yeni bir şeyler yapmak üzere adım atıyor. En önemli adım, Anadolu pop akımı. Köylerin anlatıldığı romanlar, sonra Yaşar Kemal’in popüleritesi… Bir anda herkes gözünü köye çevirince müzisyenler de türküleri keşfediyor. Türkiye’de ilk caz grubunun davulcusu olan Erdem Buri, Tülay German’la “Türkülerimizi nasıl çok sesli hale getirebiliriz” diye kafa yoruyor. Ruhi Su, Tülay German’a türkü söylemeyi öğretiyor. Doruk Onatkut da onlara katılınca ‘Burçak Tarlası’nı Batı tarzında aranje ediyorlar. Çok sevilince de ortalığı bir anda türkü düzenlemeleri sarıyor.
60’lı yılların sonunda köyden kente göç başlıyor ve o insanların sorunlarını anlatmak üzere de arabesk şarkılar yapılıyor. İnsanlar o güne kadar çiçekten, böcekten, aşktan söz ederken bir anda bir fabrika kızının öyküsünü anlatan şarkılar yazılmaya başlanıyor, şarkılara grev lafı giriyor ve siyasi arenadaki değişimler şarkılarda kendine yer buluyor. ‘Kalipso Kralı’ Metin Ersoy, yabancı bir şarkıdan uyarladığı ‘Her Şey Berbat’ta giderek artan grevler dolayısıyla hayatın ne kadar çekilmez olduğunu anlatıyor.
3. Hafta
Umudun yeşerdiği yıllar
BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ BESTELERİ…
Sezen Aksu
12 Mart 1971’le başlayan bu bölümde ağırlık, pop müziğin yükselişinde. TRT’nin kuruluşu, memleketin ilk yapım firması olan ŞAT Yapım ve Sezen Aksu’dan Cici Kızlar’a onların bünyesinde ünlenen yıldızlar… Selda Bağcan’dan Cem Karaca’ya politik müzik, Barış Manço’dan Erkin Koray’a rock cenahındaki hareketlilik… Avrupa’da büyük başarı kazanan Beyaz Kelebekler’i, milli mesele hâline getirdiğimiz Eurovision Şarkı Yarışması’nı ve ‘Hababam Sınıfı’ndan şarkıcılı filmlere Yeşilçam’ı unutmadan tabii…
Cem Karaca
Aranjmanlar ve Ajda Pekkan’ın popülaritesi başka başka insanların ona özenerek yıldızlaşmasına neden oluyor. İlhan İrem, Bülent Ortaçgil gibi sadece kendi şarkısını söyleyenler de bu dönemde ortaya çıkıyor.
Cumhuriyetin 50’nci yılında açılan Boğaziçi Köprüsü, o kadar önemseniyor ki uğruna pek çok şarkı yapılıyor. En meşhuru Emel Sayın’ın seslendirdiği ‘Boğaz Köprüsü’.
Emel Sayın
4. Hafta
Türkiye’nin karanlık yılları
ROCK, GÖZLE GÖRÜLÜR HALE GELDİ
12 Eylül ve sonrasında yaşananları anlatacağım bu bölümün ağırlığı, o yıllarda kurulan topluluklarda: Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü, Bulutsuzluk Özlemi, Grup Yorum… Dahası da var: Ahmet Kaya’dan Zülfü Livaneli’ye uzanan özgün çalışmalar, Mazhar Fuat Özkan sonrasında dikkatleri üzerine çeken rock, Pentagram’dan Kramp’a, o dönem kurulan ve konserleri tıklım tıklım dolduran topluluklar, Nur Yoldaş’ın ‘Sultan-ı Yegâh’ıyla başlayan ve Sezen Aksu albümleriyle süren pop uyanışı…
80’li yılların ortalarından itibaren rock müzik gözle görülür hale geliyor. Bir yandan da darbe nedeniyle uzun süredir bir araya gelemeyen insanlar müzikte buluşuyorlar. Zülfü Livaneli, Ahmet Kaya ve Grup Yorum konserleri ve üniversitelerin rock şenlikleri bunlara iyi birer örnek. 80’ler bize şunu gösteriyor: Türkiye’nin en karanlık dönemlerini hep müzik aydınlatıyor. Herkesin içine yerleşen o ümitsizlik duygusunu müzikle yok ediyoruz.
O yıllarda TRT’nin denetim kurulunun yerini Kültür Bakanlığı bünyesinde oluşturulmuş Bandrol Kurulu alıyor. Albümleri önceden denetleyen kurul ‘sakıncalı’ bulduğuna bandrol vermiyor. Pek çok şarkı albüme giremiyor ya da adları, sözleri değiştiriliyor. Heavy metal topluluğu Devil’in ‘Özal Devri Kızları’ adlı şarkısı ‘Atom Devri Kızları’na dönüşüyor, Bulutsuzluk Özlemi “Solda güneş yükseliyordu / Güneye giderken” dizesinde sol yerine yol demek zorunda bırakılıyor.
5. Hafta
Hareketli yıllar, dünden bugüne uzanan köprü
TARKAN POPÜLER OLMASAYDI SONRASINDA BİRÇOK İSİM ÇIKMAYACAKTI
1970’lerde ve 80’lerde TRT vardı ama orada herkesin sesini duymak mümkün değildi.
Orhan Gencebay
Orhan Gencebay arabesk yaptığı, Cem Karaca siyasi şarkılar söylediği için kanala çıkamıyordu ve daha bir sürü yasaklı şarkı vardı. Hatta çok manasız şarkılar bile yasaklanabiliyordu. ‘Lambaya Püf De’ şarkısı erotik olduğu gerekçesiyle TRT’de yayımlanamıyordu mesela. 90’lı yıllar artık her şeyin özgür olduğu yıllar. Özgürlükten kastım, her şeyi özgürce söylediğimiz değil her yerde her şeyi duyabildiğimiz dönem olması.
Faili meçhul cinayetler, Sivas katliamı, Uğur Mumcu suikastı, Eşref Bitlis’in şüpheli ölümü dönemin önemli olayları… Selda Bağcan’ın Uğur Mumcu anısına yazdığı ‘Uğurlar Olsun’, dönemin sembol şarkılarından.
Selda Bağcan
Moğollar’ın yeniden birleşmesi, 90’lı yılların diğer önemli olayı. Hicivli şarkılarıyla memleket gündemini yakalıyor, bir yandan Sivas katliamı sonrasında yazdıkları ‘Issızlığın Ortasında’yı söylüyor, diğer yandan ‘Bişey Yapmalı’yla kitleleri birleştiriyorlar.
Tarkan
Bu dönem pop da yeniden patlıyor ve bir sürü yeni şarkıcı çıkıp bugünü şekillendiriyor. O yıllarda Tarkan o kadar popüler olmasaydı sonrasında birçok isim çıkmayacaktı. Tarkan Mirkelam’a el veriyor, o bir başkasına…
90’ların ortalarında Ada Müzik ve Uzelli Müzik, rock albümleri yapmasa Kesmeşeker ve Mor ve Ötesi gibi gruplara şans tanımasaydı belki de 2000’li yıllarda yeşeren o rock patlaması olmayacaktı.
6. Hafta
Türkiye’nin genç müziği: Rap
ARTIK EN ETKİLİ OLAN, SÖZÜNÜ SAKINMADAN SÖYLEYENLER RAP’ÇİLER
Son haftanın konusu, rap. Bunun sebebi, şu anda en etkili tür olması. Bugün, sözünü sakınmadan söyleyenler onlar. 80’lerde Grup Yorum’un yaptığını bugün rap’çiler yapıyor. Aga B, Kamufle, Saian… Özellikle Eylül 2019’da yayımlanan ‘Susamam’ şarkısıyla rap, bütün dikkatleri üzerine çekti. O şarkı çevresinde yan yana gelen gençlerin bir anda gündemi değiştirmesi, 1995’te tanıştığımız Cartel’in o dönem yaptığına eşdeğer bir hareket olarak gösterilebilir.