İçişleri Bakanı, Gazeteciye Suç Duyurusunda Geri Adım Attı
Almanya’da İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Tageszeitung (taz) gazetesinde polisleri aşağılayıcı ifadeler içeren yazıyı kaleme alan yazar hakkında suç duyurusunda bulunacağı yönündeki ifadelere gelen tepkilerin ardından yeni bir açıklama yaptı.
Almanya İçişleri Bakanı Seehofer, kendisine yöneltilen eleştiriler sonrası Tageszeitung yazarına suç duyurusunda bulunup bulunmama konusunda henüz bir karar vermediğini söyledi.
Hem basın meslek örgütleri hem de siyasetçiler tarafından basın özgürlüğüne müdahale etmekle eleştirilen Seehofer, suç duyurusu konusunda henüz nihaî kararını vermediğini, konuyu gözden geçirdiğini söyledi.
Seehofer’in suç duyurusu açıklamasıyla ilgili Alman hükümetinden de açıklama geldi. Hükümet sözcüzü Steffen Seibert, Başbakan Angela Merkel’in bu konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Seehofer’le görüştüğünü söyledi. Polis memurlarıyla dayanışmayı desteklediklerini belirten Seibert, “Ancak, basın özgürlüğü yüksek bir değerdir” dedi. Seehofer, ancak bunun da sınırsız olmadığını sözlerine ekledi.
Alman Basın Konseyi de yaptığı açıklamada yazıyla ilgili kendilerine yaklaşık 300 ayrı şikâyet iletildiğini açıkladı. Şikayetçiler arasında İçişleri Bakanlığına bağlı Federal Polis Teşkilatı Çalışan Temsilciliği’nin yer aldığı belirtildi.
Ne olmuştu?
Hristiyan Sosyal Birlik partili (CSU) Horst Seehofer, geçen Pazartesi günü Berlin merkezli, sol eğilimli taz’ta çıkan Hengameh Yaghoobifarah imzalı yazıda “sözcüklerde kontrolün yitirilmesinin kaçınılmaz olarak eylemler ve şiddet içeren aşırılıklar konusunda da kontrolün yitirilmesine yol açacağını” belirtmiş ve Stuttgart kentinde Cumartesi gecesi polise saldıran, dükkanları yağmalayan grupların eylemlerini örnek vererek “Buna müsamaha göstermeye devam edemeyiz” ifadesini kullanmıştı.
Seehofer’in bu açıklamasıda Almanya’da geniş çaplı tartışmalara ve eleştirilere neden oldu.
Yazının içeriğinde ne vardı?
Yazıda ABD’de George Floyd’un beyaz bir polis tarafından öldürülmesi sonrasında polis şiddeti ve ırkçılıkla ilgili yaşanan tartışmalar ve polis teşkilatının tümden lağvedilmesi talepleri konu alınmıştı.
Yazıda polisin lağvedilmesi ve kapitalizmin devamı durumunda 250 bini aşkın Alman polis memurunu işe alacak yer bulmakta zorlanılacağı belirtilerek çeşitli sektörlerden seçenekler sıralanmış, sonuç olarak polislerin çalışabileceği en iyi yerin “çöp yığınağı” olacağı ve “kendi benzerleriyle birlikte olmaktan kendilerinin de muhtemelen memnuniyet duyacağı” savunulmuştu.
Polislerin önemli bir bölümünün genellenerek “faşist kafalı otoriter kişilikler” olarak tanımlandığı yazıda “Onlara pedikür bile yaptırtmam. Sonuçta törpü de silah olarak kullanılabilir”, “Peki seramik boyamacılığı? El altından gamalı haçlı çay seti üretip gelirlerini bir sonraki terör örgütünü finanse etmede kullanabilirler”, “Diğer insanlara hükmedebilecekleri işler söz konusu bile olamaz. Onları hayvanların yanına bile yaklaştırmamak lazım. Sahiplerini öldüren başka köpekler yetişmesin” gibi ifadeler yer almıştı.
Yazının yoğun tepki çekmesi üzerine Genel Yayın Yönetmeni Barbara Junge, “Hiciv niyetiyle yazılmış olsa bile polislerin çöplük dışında birşey olmadığı şeklinde anlaşılabilmesi nedeniyle görüş yazısı amacını aşmıştır. Üzgünüm” açıklamasını yapmıştı.DW Türkçe