Erkekler ekmek yapmaya başlamadan çok evvel…
Karantina sürecinde gösterilen ve keyifli hale getirilmeye çalışılan yemek yapma ve ev işleri, kadınlar için hobi ya da eğlence değil; süregiden, ara verilemeyen bir zorunluluk.
Nazan ÖZER
Her şey elinin hamuruyla bütün olup bitenler karşısında burnunun dikine giden kadınlar yüzünden mi oldu ya da erkek liderlerin yönetemediği salgın yüzünden mi oldu bilmiyoruz ama işler biraz karıştı.
Koronavirüs salgını nedeniyle yıllardır kadınların çıkamadıkları evlere erkeklerin çekilmesiyle ev işleri egzotik bir hal almaya başladı.
Bir o kadar da popülerleşti.
Evde iş yapan veya yapıyormuş gibi görünen erkek olunca, yapılan şey büyük bir marifetmiş gibi lanse edildi.
Özellikle son dönemlerde evde yapılan ekmek, yemek videolarını ve tarifini veren kişi erkekse, kimi kesim tarafından ilgiyle karşılandı.
Tesadüfen tanık olduğum bu videolarla annem karşılaştığında ondan “Ben on yaşındayken ekmek yapmayı öğrendim, bizim ekmek yapmamız zorunluydu,” cevabını aldım. Nihayetinde ekmek yapabilmek ya da yemek yapmak, beslenmek zorunda olan her insan için zorunluluktur.
Kadın, kendisine biçilen annelik kutsalında her daim yavrusunu beslemekle mükellef.
Kadınlar açısından bunu bilmek ve mecburi bir biçimde yapmak toplumsal cinsiyet zincirinin halkalarından birini oluşturur.
Kaldı ki kadınlar toplumsal cinsiyet kurallarını/rollerini aşmaya çalıştıklarında dillere pelesenk olan “elinin hamuruyla erkek işine karışma” deyimiyle sıklıkla karşılaşır.
“Ne yani kaptırdık mı hamuru!” diyesi geliyor insanın büyük bir yanılgıya gönderme yaparak.
Ev işlerinin en olmazsa olmazı olan ve sürekli, adeta hayat boyu bir “iş” olan yemek yapma yükünü seve seve erkeklere verirdik aslında, ama devretmek mümkün olmuyor.
Kadınlar yüz yıllardır ev içi emeği görünür kılmaya çalışıyor.
Koronavirüs nedeniyle insanlar evlere çekilirken kadınlar evde ne yapacaklarını düşünmediler.
Karantina süreci kadınlar için ertelenen temizliğin yapılması, çocuk eğitiminin devamı, artan günlük iş yükü oldu.
Normal şartlarda kadının ev içinde kendine ayırdığı kısmi zaman dilimi de böylece yok olup gitti.
Kadınların karantina sürecinde de mesaisi bitmedi ve artarak devam etti.
Okula gönderilen çocuklar ya da işe gönderilen kocalardan sonra rahat nefes alan kadınlar, artık o anları da bulamaz durumda.
Kadının ev içinde bıkkınlıkla yaptığı işlerin eğlenceli bir hobi olması elbette beklenemezdi.
Normal şartlarda, biten bir iş hemen ardında başka bir işin daha olduğunun habercisidir.
İnsan, doğal olarak sürekli acıkan ve doyması gerek bir canlı.
Hal böyle olunca hobi olarak ekmek yapımı da er kişisinin hanesine yazıldı.
Çünkü karantina uzun sürdü.
Bu süre zarfında (bilinmez ama) kitaplar okundu, önerildi, Netflix’ten hepsi birbirinin neredeyse aynısı olan dizi stoku tüketildi.
Sıradaki olay evlerin içini dışarıya açmaktı.
Bu süreçte sosyal medya ağları daha önce olmadığı kadar aktif kullanıldı.
Normal şartlarda gezilen yerler, yemek yenilen mekanlar ya da dışarda içilen kahveler gibi sosyal aktivitelerle süslenen sosyal medya hesaplarının içerik paylaşımları değişmeye başladı.
Evlerin içi dışarıyla açılırken en bol malzeme mutfak raflarında saklıydı.
Bu durum aynı zamanda zorunluluktu.
Ev, mekan olarak dışarısı halini aldı. Çünkü ‘gerçek ev’in ne olduğunu biliyorduk.
Şimdi evde hamuru yoğuran kişi de sokakta yürürken karşılaştığımız herhangi biri değil.
“Bak gördün mü, David Beckham’dan tut da Murat Boz’a, Erdal Özyağcılar’a kadar herkes ekmek ya da yemek yapıyor.” Burada önemli kıstas ünlü olmak.
O kişilerin bile bunu yapıyor olması oldukça sarsıcı. Bu durum diğer tarafta yeni bir tür virüs.
Bu virüs en yukardan, yani ilgiyle takip edilen kişilerden başlayıp, takipçi sayısı en düşük olan kişiye kadar bulaşabiliyor.
Moda akım halini alan videolar bir sonraki işin ne olacağını düşündürüyor.
Burada hamur ya da ekmek yapmanın bir diğer yakıcı yönü ise ekmek yapımının belli bir yaş kuşağında olan kadınların hayatını etkilemesi.
Ekmek yapmak gösteriye dönüşmeden çok evvel, köylerde tandır başında veya sacın üzerinde yıllarca ekmek pişiren kadınların akciğer ve mide kanserine veya solunum yolu hastalıklarına yakalanmaları.
Yolu hastaneye düşen pek çok kadın ve hasta yakını bilir.
Doktorlar tarafından sorulan bir sorudur bu.
Eğlenerek çekilen videoları hep beraber eğlenerek izledik.
Kayıt bittiğinde, yani perde kapandığında kayıt altına alınmayıp paylaşılmayanın ne olduğunu görmedik.
Ama bildiğimiz şeyler fazlasıyla ürkütücü. Bu süreci artan şiddet ve taciz haberlerinden takip ettik.
Çünkü kadınlar karantina sırasında psikolojik şiddete, tacize, tecavüze, fiziki şiddete uğramaya devam etti, hatta öldürüldüler.
Karantina sürecinde gösterilen ve keyifli hale getirilmeye çalışılan yemek yapma ve ev işleri, kadınlar için hobi ya da eğlence değil; süregiden, ara verilemeyen bir zorunluluk.
Şov bitince de kadınlar bu işleri yapmaya devam edecekler, ediyorlar.
Çok iyi biliyoruz ki gerçekler video kayıtları bittiği anda başlıyor./ekmekvegul.net