İnsan yapımı olan Korona değil, adaletsizlik

Yeni koronavirüsün insan elinden çıkmadığı saptandı, ama bu araştırma komplo teorileri kadar duyulmadı. Banu Güven’in, “Komplo teorilerini bırakın, sosyal adaletsizliğe ve geleceğe odaklanın” yazısı…

İnsan yapımı olan Korona değil, adaletsizlik

Banu Güven

Yeni tip koronavirüs, yani bilimsel kısaltmasıyla SARS-CoV-2 ya da COVID-19 insan icadı mı? Çin’in Vuhan kentindeki Ulusal Biyogüvenlik Laboratuvarı’ndan mı çıktı? Birileri bu virüsü yanlışlıkla dışarıya mı taşıdı? Yoksa virüs planlı bir şekilde üretilip insanların üzerine mi salındı? Bu soruları duymak için fazla beklememiz gerekmedi. Komplo teorisyenleri sosyal medyada çok hızlı harekete geçti.

Dinlediğim ilk komplo teorisyeni, bir minibüs şoförüydü. O konuşuyor, beş altı yolcudan oluşan cemaat onu hararetle destekliyordu. Şoför kardeşimize göre virüsü İsrail yaratmıştı, bu işte Amerika’nın da parmağı vardı. Amaç Türkiye’yi bitirmekti!

İkinci ve son dinlediğim komplo teorisyeni de bir onkoloji hekimiydi, virolog değil! Bu kişi televizyon programlarına da çıkmış, hatta bir virologdan iyi de bir sitem yemişti. Bu sitem umrunda değildi belli ki, bir arkadaşımın bana gönderdiği videoyla yine dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bu hekim COVID-19’un insan icadı olduğunu ve Çin’deki laboratuvardan sızdırıldığını söylüyordu. Üstelik bunu 2015 tarihli bir makaleyi elinde delil diye sallayarak yapıyordu. Görüntüyü durdurup makaleye baktım. SARS-CoV benzeri yeni bir koronavirüsünün insanda görülme potansiyeline dair bir çalışmaydı. Sonra makaleyi buldum. Virologlar Çin’de yarasaların taşıdığı bir COVID-19’unkine benzeyen bir proteinle SARS-CoV virüsünün bazı özelliklerini birleştirerek deneyler yapmışlar, bu virüslerin insanlara geçebileceği ve yeni bir SARS-CoV salgınına neden olabileceği sonucuna varmışlardı. Bu çalışmada adı geçen Dr. Vineet Menachery’ye başrolde olduğu bu komplo teorisini haber verdim, sorular da yönelttim, ancak henüz cevap alamadım. Adamın bu komplo teorilerine cevap vermekten daha mühim işleri olduğunu düşünüyorum.

“İnsan yapımı değil”

Dr. Menachery ile henüz konuşamadım, ama 17 Mart’ta Nature Medicine dergisinde farklı ülkelerden beş araştırmacının imzasıyla yayınlanan bir makale okudum. Yeni koronavirüsün gen sıralamasını inceleyen bu bilim insanları vardıkları sonucu bu makalede şu ifadeyle duyurdu: “Bizim yaptığımız analizler SARS-CoV-2’nin laboratuvar ortamında oluşturulmuş ya da kasıtlı olarak manipüle edilmiş bir virüs OLMADIĞINI açıkça göstermektedir.” Virüsün etkisi ve yapısı itibariyle bugüne kadar laboratuarlarda kullanılan virüslerden farklı olduğunu tespit eden ve bu yüzden doğal yollardan ortaya çıktığını söyleyen bilim insanları, makaleyi mealen “Aksini ispat etmek isteyen buyursun” diyerek bitirdi.

The Washington Post gazetesinde okuduğum bir görüşü de aktarayım. ABD’deki Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü’nden virolog Jeffery Taubenberger, “Bence tabiat bize 20 yıldır yarasalardan yayılan koronavirüslerin insanlarda salgına yol açabildiğini ve bu büyük salgınların influenza gibi uzun vadeli bir tehdit olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyordu” diyor.

Sözcü, Sabah ve komplo teorileri

İşte geçen haftanın en iştah kabartan komplo teorilerinden birine zemin oluşturan haberlerden biri de bu bilimsel öngörüye dayanan bir pandemi eylem planıydı. Almanya’da Robert Koch Enstitüsü başkanlığında, 2012 yılında bu tür bir salgına karşı bir eylem planı hazırlanmıştı. Komploseverler bu eylem planının üzerine atladı. Sabah gazetesi haberi “Almanya’dan kan donduran Corona virüs raporu! 8 yıl önce hazırlanmış” diye duyurdu. Gazeteye göre “Raporda, ‘SARS CoV’ virüsünün mutasyona uğrayıp ‘pandemi’ olacağı, tüm dünyayı etkileyeceği ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olacağı” öngörüsünün yer alması ve “Alman hükümetinin rapora dayanarak ülkedeki sağlık sistemini güçlendirmesi” bilimsel bir gereklilik değil, “kan dondurucu bir detaydı.” Sabah’ın kaynağı ise, Sözcü gazetesiydi! Sözcü de haberi “Almanların 8 yıllık Corona virüsü raporu ortaya çıktı!” başlığıyla vermişti. Bir hükümetin bilimsel çalışmalar ve uyarılar doğrultusunda önlem almasına ancak bu kadar şaşırılabilirdi!

Asıl sorulması gereken

Pekiyi komplo teorilerinin müşterisi neden bu kadar çok ? Aralarında hekimlerin bile bulunduğu, siyaseten apayrı noktalarda bulunan insanlardan oluşan azımsanamayacak büyüklükte bir kitle neden komplo teorilerinin etrafında kenetleniyor? Bilgisizlik ve analitik olmamak en başta gelen nedenlerden olsa gerek. Üşengeçlik de ayrı bir neden herhalde. Kimse kafasına takılan konuda ne araştırma yapılmış diye bakmakla vakit kaybetmek istemiyor. Sosyal medyanın ve sohbet gruplarının hızına hemen, saniye geçirmeden yetişmek derdinde herkes. O hıza yetişmeye çalışırken de Orta Çağ’dan hallice bir zaman dilimine ışınlanıyorlar. Oysa insanlığın bu felaketin nedenlerine, salgının neden hızla yayıldığına ve olası sonuçlarına odaklanması gerekiyor.

Nedenler, sonuçlar

İnsanın vazgeçmediği tüketim alışkanlıkları ve başka canlıları, soylarını tüketmek adına sömürmesi bu virüsün insana geçmesine yol açtı. Virüsü yarasalardan alıp insana taşıdığı düşünülen karıncayiyenler (pangolinler) dünyada en çok yasadışı ticareti yapılan hayvanlardan. 2018’de yayınlanan bir raporda Asya ve Afrika’da 10 yılda 1 milyondan fazla karıncayiyenin canına kıyıldığı belirtiliyor. Çin geleneksel tıbbı nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan bu hayvancıkların pullarından ruhsal ve sinir sistemi hastalıklarına iyi geldiği varsayılan bir ilaç üretiyor. Yani suç yarasa çorbasında değil.

Bazı hükümetler yeni SARS-CoV’un senaryosunu yazmış olsalar bile, virüsün onları teslim almasına engel olamadılar. Korona Çin’in Vuhan kentini kırıp geçerken, dünya genelinde zamanında ve yeterli önlem alınmadı, mesela uçuşlar zamanında durdurulmadı. Bu tutumun ardında işlerin, yani ekonomik düzenin, yani para akışının kesintiye uğramaması endişesi vardı. Pandemi eylem planını 8 yıl önce yapmış olsa da, Almanya da farklı davranmadı. Burada ilk vaka otomotivde yan sanayiinde faaliyet gösteren bir firmada çıkmıştı. Virüs buraya Çin’den eğitime gelen bir çalışan tarafından taşınmıştı.

Ekonomiler ve üzerinde durdukları neoliberal sistem asıl şimdi tehdit altında. Ne yazık ki emekçilerin kazancı da risk altında. Borçları aynı kalıp, her ay büyürken, kazançları azalacak. Yeni Korona’nın yarattığı krizden sistemin patronları daha fazla kâr sağlayarak mı çıkacak, yoksa krizle daha da belirginleşen sosyal adaletsizliği aşabilmek yeni girişimler mi olacak?

Komplo teorilerine kafa yormak yerine, sosyal adaletsizliğe ve geleceğe odaklanmak daha faydalı değil mi? DW Türkçe 

© Bild: virgül

Yayınlama: 28.03.2020
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.