Teröre karşı savaşan terör zanlıları
Suriye’den ülkelerine dönen Alman YPG’liler, polis aramaları ve haklarında açılan soruşturmalarla karşı karşıya kalıyor. Ancak Alman yargısı da siyaseti de YPG’liler konusunda ikilem içinde.
Jan-Lukas Kuhley, Suriye’de IŞİD’e karşı YPG saflarında savaşıp Almanya’ya dönen Alman vatandaşlarından biri. 4 Ekim’de sabah saat 9’a doğru kapısının çalındığını ve ellerinde Yargıtay’dan arama izni bulunan polislerle karşılaştığını anlatıyor. Polisler Kuhley’in arkadaşlarıyla kaldığı evini didik didik aradıktan sonra cep telefonlarına, dizüstü bilgisayarına ve veri belleklerine el koymuş.
Kuhley, polisin kendi eviyle eş zamanlı olarak, kısa süre öncesine kadar oturduğu daireye ve ailesinin evine de gittiğini belirtiyor ve bu duruma şaşırmadığını söylüyor. YPG saflarında savaşan diğer tanıdıklarının da başına benzer şeyler geldiğini anlatıyor.
Siyaset bilimi öğrencisi Kuhley, 2017 yılında gönüllü olarak YPG’ye katılarak Suriye’ye gitmiş ve aylar boyunca IŞİD’e karşı silahlı çatışmalarda yer almış. Kuhley, YPG’nin IŞİD’e karşı savaşta ana yükü taşıdığını, Almanya’nın da dahil olduğu IŞİD’le mücadele için kurulan uluslararası koalisyon tarafından desteklendiğini savunuyor ve “Biz Almanya’nın da çıkarları için terörle mücadele ettik” diyor.
Alman yasalarına göre ise bu savunma bir anlam ifade etmiyor. Yabancı bir milis güçte askeri eğitim almak ve muharebe tecrübesi almış olmak, onu doğrudan zanlı konumuna getiriyor. Polis aramaları, ceza kanununun “yabancı bir terör örgütüne üyelik” suçunu düzenleyen 129’uncu maddesinin “b” bendine dayanıyor. Alman hükümeti, 2015 yılında Sol Partinin bir soru önergesine verdiği yanıtta “iyi olduğu varsayılanlarla kötü teröristler gibi bir ayrım yapılmadığınının” altını çizmişti.
Jan-Lukas Kuhley
YPG’lilerle IŞİD’lilere farklı muamele
Uygulamada ise Suriye’den dönen YPG’liler ile IŞİD’lilere yönelik muamele arasında farklılık olduğu görülüyor. Alman güvenlik birimlerinin verilerine göre geçen yıl Ekim ayı ortasına kadar Almanya’ya dönen 122 IŞİD‘liden 23’ü hakkında savcılık, “yabancı terör örgütüne üyelik” şüphesiyle soruşturma açtı.
Alman makamlarının tahminlerine göre Almanya’ya dönen YPG savaşçılarının sayısı ise 100 civarında. Aralarından yaklaşık 30‘una karşı soruşturma açılsa da şimdiye kadar hakkında dava açılan YPG’li olmamış. Alman Adalet Bakanlığı DW’ye yaptığı açıklamada “mevcut uygulamalar çerçevesinde savcılık soruşturmalarının sonradan kapatıldığını” teyit ediyor.
DW’nin konuyla ilgili yargı çevrelerinden edindiği bilgiye göre YPG’lilere yönelik soruşturmaların ilerlememesinde siyasi nedenler rol oynuyor. IŞİD’e karşı askeri zaferin büyük ölçüde YPG sayesinde kazanıldığına dikkat çekiliyor.
PKK Almanya’da 1993 yılından bu yana yasaklı olmasına rağmen PKK ile yakından bağlantılı olan YPG, Almanya‘nın terör örgütleri listesinde yer almıyor. Aynı şekilde PKK 2002 yılından beri AB’nin terör örgütleri listesinde yer alırken YPG Avrupa ülkelerinde yasa dışı bir örgüt değil. ABD ve Birleşmiş Milletler de YPG’yi terör örgütü olarak sınıflandırmıyor.
“Dolaylı PKK üyeliği”
Ancak terör örgütleri listesinde yer almamasına rağmen YPG’nin PKK’ya ideolojik yakınlığı Alman yargısını ikilem içinde bırakıyor.
İdeolojik olarak PKK lideri Abdullah Öcalan’ı model alan, Suriye’nin kuzeyinde Öcalan’ın devlet vizyonuna dayalı bir yapı inşa etmeyi hedefleyen YPG, Jan-Lukas Kuhley gibi Avrupalı idealist solcu gençleri de kendine çekiyor.
Suriye’den döndükten sonra Almanya’da hakkında soruşturma açılanların önemli bölümünü, YPG’ye üyelikleri konusunda kamuoyu önünde açıklamalar yapanlar oluşturuyor. Kuhley hakkındaki arama kararında da Kuhley’in DW’de yayınlanan, YPG’de geçirdiği dönemi anlattığı habere atıfta bulunuluyor.
Alman yargısının gözünde YPG üyeliği, PKK’ya dolaylı üyelik şeklinde değerlendiriliyor ve suç şüphesi oluştuğunda soruşturma başlatma yükümlülüğü nedeniyle soruşturmalar açılıyor.
Alman Federal Meclisi İçişleri Komisyonu Başkanı Andrea Lindholz DW’ye yaptığı açıklamada “YPG’nin terör örgütü olarak sınıflandırılmamasına karşın PKK’nın Almanya’daki en güçlü yabancı aşırılıkçı örgüt olduğunu”, kendini korumaya haiz bir hukuk devletinin toptan değil, her bir vakada ayrı ayrı kararlar vermesi gerektiğini vurguluyor.
Alman hükümeti, PKK’lıların Almanya’da ya da Alman hedeflere karşı silahlı saldırı düzenlemesini beklemiyor. Suriye’den dönen YPG savaşçıları arasında IŞİD’lilerden farklı olarak “tehlikeli” olarak sınıflandırılan kimse bulunmuyor.
Türkiye faktörü
Yeşiller partisinin dış politika sözcüsü Omid Nouripour ise YPG’nin yüceltilmesi ve sadece olumlu yanlarının gösterilmesine karşı uyarıyor ve insan hakları örgütlerinin YPG’nin çocuk savaşçılar kullandığı yönündeki suçlamalarına işaret ediyor. Nouripour, bundan bağımsız olarak Kürtlerin IŞİD’e karşı Batı için “pis işleri” hallettiğini belirtiyor ve bu nedenle Alman hükümetinin “bu kişiler bizim için mi yoksa bize karşı mı savaştı” sorusu karşısında kararını vermesi gerektiğini söylüyor.
Ancak bu kararda dış politik hesaplar da büyük rol oynuyor. Türkiye’nin, YPG’nin terör örgütü olarak kabul edilmesi yönünde müttefiklerine uyguladığı baskı karşısında Alman hükümeti de ikilem içinde.
Yeşiller partili milletvekili Nouripour, Alman hükümetinin YPG ile Türkiye’nin talepleri arasında denge tutturmaya çalıştığını, ancak bunda başarılı olunamayacağı görüşünü dile getiriyor.
Matthias von Hein, Felden Esther/Deutsche Welle Türkçe