Trump topu “hayranıyım” dediği Erdoğan’ın sahasına attı

Anlaşmazlıkların aşılamadığı Trump- Erdoğan görüşmesinden diplomasiye son bir fırsat verilmesi kararı çıktı. ABD’nin yaptırım baskısı altındaki Erdoğan, artık bir tercih yapmak zorunda.

Trump topu “hayranıyım” dediği Erdoğan’ın sahasına attı

ABD Başkanı Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray görüşmesinde, Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan kriz aşılamadı.

İkili ilişkilerdeki krizi çözüme kavuşturamayan Trump ve Erdoğan, diplomasiye fırsat verilmesinde mutabık kaldı.

ABD’nin ağır yaptırımlar kozunun gölgesinde yapılacak görüşmeler, sancılı bir döneme işaret ediyor.

DW Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre, ABD merkezli Brookings Enstitüsü uzmanı Amanda Sloat, görüşmeyi DW Türkçe’ye değerlendirirken, Trump ve Erdoğan’ın gerilime yol açan anlaşmazlıklar hakkında bilinen pozisyonlarını teyit eden açıklamalar yaptıklarını vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın eski müsteşar yardımcılarından olan Sloat, “Görünen o ki, diyalogun sürdürülmesi sözü dışında, ne Suriye ne de S-400’lerde bir ilerleme kaydedildi” ifadelerini kullandı.

Övgü çok ilerleme yok

Trump basın toplantısında “mükemmel” bir görüşme gerçekleştirdiklerini söylerken, “hayranıyım” dediği Erdoğan’a övgüler yağdırdı.

Ancak ABD Başkanı, Erdoğan’ın, ABD’nin YPG ile işbirliğine son vermesi, SDG komutanı Mazlum Kobani’nin muhatap olarak kabul edilmemesi, Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması, Fethullah Gülen’in iadesi, S-400’ler nedeniyle öngörülen yaptırımların uygulanmaması gibi temel beklentileri için Türk tarafında umut yaratacak herhangi bir sinyal vermedi.

Etkili düşünce kuruluşlarından Alman Marshall Fonu’nun kıdemli araştırmacısı Nicholas Danforth, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, “Trump, Erdoğan’a methiyeler düzerek, söylemek istediklerini söyledi, pozisyonunu tekrarladı. Ancak ivedilikle çözüm bekleyen ikili meselelerde ilerleme kaydedildiğine dair hiç bir şey söylemedi” dedi.

Senatörlerle sürpriz görüşme

Trump, Beyaz Saray’a davet ettiği bir grup senatörle Erdoğan’ın görüşmesini sağlayarak, 1915 Ermeni tehcirininde yaşananları soykırım olarak tanımlayan karar tasarısı ile Türkiye’ye ağır yaptırımlar öngören yasa tasarısının Senato’da gündeme alınmasını önlemeye çalıştı.

Bu görüşmeden birkaç saat sonra, Erdoğan ile görüşmelere katılan senatör Lindsey Graham’ın soykırım tasarısının oylanmasını bloke ettiği haberi Amerikan medyasına yansıdı.

Trump için S-400’ler ön koşul

Beyaz Saray görüşmesinde ABD yönetiminin asıl ağırlık verdiği konu S-400’ler olurken, krizin düğümünü çözecek, ilişkilerin geleceğini belirleyecek adımın Erdoğan’dan beklendiği mesajı verildi.

Trump, basın toplantısında ABD’nin “stratejik müttefiki” olarak nitelendirdiği Türkiye’nin Rus yapımı S-400’leri almış olmasını “önemli bir sorun” olduğunu söyleyerek, “Dışişleri bakanlarımız ve ulusal güvenlik danışmanlarımızdan derhal S-400 meselesini çözüme kavuşturmalarını istedik” açıklamasını yaptı.

Beyaz Saray tarafından görüşme sonrasında yapılan yazılı açıklama da, “diğer konularda ilerleme kaydedilmesi için”, S-400’ler konusunun çözüme kavuşturulmasının “hayati öneme haiz” olduğu vurgulandı.

Washington Türkiye’yi kaybetmek istemiyor

ABD yönetimi, Erdoğan ile zorlu ilişkilere rağmen, NATO müttefiki Türkiye’yi kaybetmek istemiyor.

ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Erdoğan’ın ziyareti sürerken medyaya yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin yeniden aramıza katılmasını sağlamalıyız” derken, “bu zorlu dönemin atlatılmasını temin edecek dayanıklı ilişkiler için bağların oluşturulması çabalarına devam etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan ABD’nin eski Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanı Ben Hodges, Türkiye’nin ABD için önemli bir müttefik olduğunu vurgularken, mevcut sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini söyledi.

Emekli Korgeneral Hodges, “Türkleri tanıyan ve Türkiye’de sadece bir saat bile geçirmiş olan herkes kamuoyu önünde yapılacak sert eleştireler ve aşağılamanın amaca hizmet etmediğini, hatta ters teptiğini bilir.

Sorunlarımızı aramızda konuşmak, çözüme kavuşturmak zorundayız. Aramızdaki güçlü bağ, iç siyasi güçlükler nedeniyle bir enkaza dönüştürülmesine izin verilemeyecek kadar önemli” şeklinde konuştu.

“ABD-Türkiye 2.0 sürümü zamanı geldi”

Avrupa Politika Analiz Merkezi (CEPA) Stratejik Araştırmalar Bölümü’nün başkanlığını yürüten Hodges, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yenilenmesi, daha üst seviyelere çıkartılması gerektiğini vurgularken, “Soğuk Savaş döneminde iyi işleyen ABD-Türkiye 1.0 sürümünün ömrü bu yıl doldu.

Artık ilişkileri ABD-Türkiye 2.0 sürümüne yükseltmemizin zamanı geldi” dedi.

Hodges, bunun için karşılıklı güvensizliğe yol açan şüphelerin giderilmesi gerektiğinin altını çizdi. Hodges, “ABD tarafında, Türkiye’nin gizli İslamcı dış politikası olduğu şüphesi, Türk tarafında ise ABD’nin uzun vadeli bir Kürt devleti kurulması planının olduğu, hatta Gülencilerin öncülük ettiği darbe girişiminin arkasında olunduğu şüphesi var.

Bunlar her iki taraftaki vehimlere dair bir kaç örnek. Bunların giderilmesi, güvenin yeniden temin edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

ABD’nin YPG ile işbirliğine eleştiri

YPG’yi, “PKK’nın uzantısı bir terörist örgüt” olarak nitelendiren Hodges, ABD’nin IŞİD’le mücadele için YPG ile taktiksel işbirliği yapmasını da eleştirdi.

Hodges, “Tüm bunlar, gerçek bir müttefikimiz olan, 1952 yılından bu yana bize büyük stratejik katkı sağlayan Türkiye ile ilişkilerimizde, telafisi olmayan hasarlar yaşanması ihtimaline rağmen yapıldı” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin NATO üyeliğinden çıkartılması tartışmalarını ise “yersiz” ve “stratejik düşünceden uzak” tartışmalar olarak değerlendiren Hodges, “ABD’nin varoluşsal bir tehdit oluşturan Rusya’ya karşı, gerçek müttefiki olan Türkiye’ye ihtiyacı var” diye konuştu.

“Bedel” uyarısı

Bununla birlikte Hodges, S-400 konusunun çözüme kavuşturulmasının önem taşıdığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: “Tabii ki Türkiye’nin bölgesindeki Rusya ile ilişkileri olacak.

Bu son derece doğal. Ancak Türkiye’ye ne kadar büyük bir saygı duysam da, NATO’nun güçlü ve güvenilir bir üyesinin, ittifakın işlerliğini etkileyecek adımlar atmasının kabul edilmesi mümkün değil.

Savunma Bakanlığı’nın ‘S-400’lerle F-35’ler aynı yerde olamaz’ politikası doğrudur. S-400’ler Türkiye’nin tercihi olabilir ama bunu yaparken bir bedel ödemek zorunda olduğunun da bilincinde olmalı.”

Yayınlama: 14.11.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.