Kur’an Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmayı yasaklıyor mu?

Konya’da otobüs duraklarındaki reklam panolarına asılan “Hristiyanları ve Yahudileri dost edinmeyin” afişi tartışma konusu oldu. Tepkilerin ardından, afişlerin kaldırılacağı açıklandı.

Kur’an Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmayı yasaklıyor mu?

Milli Gençlik Vakfı (MGV) ve Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından hazırlanan posterde yer alan ifadeler, Kur’an-ı Kerim’in Maide suresinin 51. ayetinin Türkçe tercümesi.

Söz konusu ayet tam olarak ne diyor? İlahiyatçılar nasıl yorumluyor? Ayetin tarihi konteksi ve bağlamı ne?

Maide suresinin 51. ayeti nasıl tercüme ediliyor?

Afişteki “dost” ifadesi, ayette yer alan Arapça “evliya” kelimesinin (veli kelimesinin çoğulu) tercümesi.

Diyanet İşleri Başkanlığı, tercümelerinde bu kelimeyi “dost” ve “veli” olarak çevirirken, ilahiyatçı Mustafa İslamoğlu “müttefik”, Yaşar Nuri Öztürk ise “gönül dostu” anlamını veriyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın meali: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin.

Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.”

Mustafa İslamoğlu’nun meali: “Siz ey iman edenler!

Yahudileri ve Hristiyanları müttefik edinmeyin!

Onlar birbirlerinin müttefikidir.

Sizden her kim onları müttefik edinirse, o onlardan olur.

Şüphesiz Allah zulme gömülmüş bir topluma rehberliğini bahşetmez.”

Yaşar Nuri Öztürk’ün meali: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları gönül dostları edinmeyin.

Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır.

Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.”

Nasıl yorumlanıyor?

Peki, aynı surenin 5. ayetinde Yahudi ve Hristiyanlarla evlenmeye izin veren Kur’an, bu ayetle gerçekten Müslümanlara Yahudi ve Hristiyanlarla dost olmayı yasaklıyor mu?

Uzmanlar, ayetin “nazil” olduğu (Hz Peygamber’e geldiği) bağlamı ve yasağın kapsamını nasıl değerlendiriyor?

Almanya Bayreuth Üniversitesi Din Çalışmaları Bölümü’nden Dr. Emrah Çelik’e göre “ayette söz konusu olan, belli tarihsel bir bağlamda, sadece o andaki aktörleri ilgilendiren bir durum.”

Yani Maide suresi 51. ayetten hareketle, “genel olarak hiçbir Yahudi ve Hristiyan’ı dost/veli edinmemek gibi bir hüküm çıkarmak yanlış olur.”

Hz Peygamber’in Medine dönemine ait olan ayetin kendi şartlarında değerlendirilmesi gerektiğini belirten Çelik kullanılan ifadeleri şu şekilde açıklıyor: “O dönemdeki, en azından Medine’deki

toplumsal örgütlenme din/inanç esası üzerine bina edildiği için ifadelerin kişilerin dinleri üzerinden yapılmış olması o dönem için normal; ulus devletler döneminde insanların milli ya da etnik

aidiyetlerine göre sınıflandırılması gibi.

Yani o ifadelere dayanarak kıyamete kadar gelecek bütün o din mensuplarıyla ilişki şeklini tarihsel bir olay ve karar üzerinden belirlemek çok yanlış ve haksız.”

İlahiyatçı Mustafa İslamoğlu söz konusu ayetin Medine’de Hz. Peygamber ile yapılan anlaşmalara uymayan grupları hedef aldığını, bir inanç grubunu toptan mahkum etmediğini savunuyor.

İslamoğlu, Maide 51’in “sözleşmeye ihanet etmiş Yahudi ve Hristiyanları ‘sırdaş ve müttefik’ edinmeyin” dediğine dikkat çekiyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. Ömer Dumlu da ayetin bağlamında ve indirildiği zamanın şartlarında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Ayette genel bir “dostluk yasağı”nın söz konusu olmadığını belirten Prof. Dumlu, doğrudan ilgili grupların ve eylemlerinin hedef yapıldığını ifade ediyor.

Hz Peygamber’in Müslüman olmayanlarla ilişkileri nasıldı?

Diğer yandan, Dr. Çelik, Müslüman olmayanların dost ya da veli edinilmemesi gerektiğini savunanların şu soruları “tutarlı” bir şekilde cevaplamaları gerektiği belirtiyor:

Mekke’de Hz. Muhammed’in resmen himayesine sığındığı kişi neden gayrimüslim olan Ebu Talib’di?

Himaye arayışı için gittiği Taif’ten dönerken, Mekke’de himayesine sığınacağı kimse olmadığında üç gün Sevr’de bekledikten sonra neden Mekkeli bir “müşrike” (Mut’im bin Adiyy) haber yollayıp himayesini talep etti ve ancak o kabul edince şehre girdi?

Zor durumda kaldığında Hz. Muhammed neden bir grup Müslümanı Hristiyan bir ülke olan Habeşistan’a sığınma konusunda teşvik edip onları gönderdi?

Kelimeyi ‘dost’ anlamında alacaksak, madem dost edinmemek gerekiyor, o halde neden Yahudi ve Hristiyanların kestiklerini yemek ve onlarla, dostluğun en ileri derecelerinden olan evlilikle ilgili

onay veren ayetler var?

Diyanet’in tefsirinde ayet nasıl açıklanıyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırlattığı Kur’an Yolu adlı Tefsir’de Maide suresi 51 ayet için şu ifadeler yer alıyor:

“Mümin olmayanları dost edinme yasağı, onlarla iyi geçinmemek anlamına gelmez.

Toplum ve devletin emniyet ve selâmeti bakımından devlet sırlarını onlara verecek derecede kendileriyle samimi olmak veya devletin sırlarını yahut menfaatlerini alâkadar eden önemli görevleri onlara teslim etmek yanlış olmakla birlikte onlarla beşerî münasebetlerin iyi yürütülmesinde bir sakınca yoktur.

Kur’an Müslümanlara karşı düşmanca tavır almayan gayri müslimlerle beşerî münasebetlerin iyi yürütülmesini, gerektiğinde onlara iyilik edilmesini, haklarında adaletli davranılmasını tavsiye etmekte, böyle yapanları yüce Allah’ın sevdiğini bildirmektedir.

Müslümanların menfaatine olduğu müddetçe onlarla uluslararası dostluk antlaşmaları imzalamakta da bir sakınca yoktur.

Nitekim Hz. Peygamber Medine’deki Yahudilerle vatandaşlık antlaşması yaptığı gibi müşrik kabilelerle de ittifak antlaşması yapmıştır.

Samimi dost edinilmeleri yasaklananlar ancak İslâm’a ve Müslümanlara karşı düşmanca tavır alanlar, onlarla savaşmak ve onları yurtlarından çıkarmak için birbirlerine destek verenlerdir.

Yüce Allah bu tür gayri müslimlerle dostluk bağları kuranları zalimler olarak nitelemiştir”

Yayınlama: 24.10.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.