200 Bin Yahudi’nin Yaşadığı Viyana’da 400 Bin Yahudi İşsiz
Avusturya yakın tarihinden bir seçim propaganda afişi, günümüz afişlerinde nasıl hayat buluyor? Etnik bir bileşen devlet olmayan Avusturya’da ırkçılık nasıl palazlanıyor?
Adem Çetin
Nisan 1932’de NSDAP, Viyana Federal Parlamentosu ve belediye seçimleri için seçim kampanyasında sahte rakamlarla çalışan Anti – Semitik propagandayı gösteren bu fotoğraf, günümüze dair bir çok ip uçları vermekte.
500 yüz bin işsiz olduğu ve 400 bininin Yahudi olduğu yazmakta.
500.000 kişinin işsiz olduğu doğru – ama 1930’ların başlarında Viyana’da yaşayan Yahudi sayısının tamamı bile 400 yüz bin değildi. 400 bin rakamı, o dönem Viyana’da yaşayan Yahudi sayısının en az iki kat daha fazla.
1 Ekim 2006’da Avusturya Federal Parlamento seçimiyle ilgili FPÖ, seçim afişlerinde ‘’ DAHAM STATT ISLAM’’ sloganlarını kullanmıştı.
O dönem Avusturya’da yaşayan Müslüman göçmen sayısı neredeyse 300 bin civarındaydı. Özgürlük Partisi (FPÖ), ülkenin büyük bir nüfus çoğunluğunun Müslümanlar tarafından istila edildiği izlenimi vererek, seçimlerde başarı elde etmek istedi.
2015 yılında başlayan büyük mülteci göçünden sonra, sığınma hakkı alan göçmenlerin, işsizlik maaşı aldıklarını ve çalışmadıklarını iddia eden ajitasyon ve propagandasını yapıldı.
Ama doğru olan, İşçi ve İş Bulma Kurumu (AMS) istatistiklerinde gizliydi.
AMS emek gücü piyasa istatistikleri, medyada küçük karelerde yer alırken, FPÖ’nün, ‘’Avusturya İslamlaşıyor’’ veya ‘’Yabancılar bizim vergilerimizle çalışmadan yaşıyor’’ söylemleri ön plana çıkartıldı.
Suç oranlarının ve özellikle devletin sosyal yardım kuruluşlarının dolandırılması da, yine göçmenlere yıkılmış, istenmeyen çocuk olarak göçmenler ilan edilmiştir.
Oysa ki, Linz üniversitesi araştırmalarına göre, devletin sosyal yardım kuruluşlarını en çok dolandıran göçmen kesim, Almanya’dan gelenlerin olduğu ve Avusturyalıların da bu konuda açık ara ileride olduğu yer almıştı.
Avusturya cezaevlerinde gecen yılın rakamlarına göre bulunan mahkum sayısının, sadece yüzde 10’nun göçmen kökenli olduğu bilinmektedir.
Bu gün Avusturya’nın bütün alanlarında ve bütün vasıflarında yer ve görev alan göçmenler üzerinden siyaset yapan FPÖ’nün prim yapması ve oylarını artırması, yabancıların pasif ve bananeci tavrından kaynaklanmaktadır.
İki milyon yeni göçmen (50 yıl kapsamlı) ve tespit edilmesi çok güç olan Avusturyalılaşmış eski göçmenlerin rakamlarıyla, Avusturya başlı balına bir göçmen ülke statüsündedir.
Bu nedenledir ki, Avusturya ülkesi, etnik yığınların bir araya gelerek oluşturdukları bir ülke değil, siyasi birliklerle kurulmuş bir ülkedir.
Çeşitli ulus ve azınlıkların bir araya gelerek oluşturdukları cumhuriyet devletlerinde, bu çeşitli uluslar ve azınlıklar, eyaletler aracılığıyla hayat bulur ve yaşamlarını sürdürürler.
Cumhurbaşkanının bile göçmen olduğu bir ülkede, nasıl olurda göçmen karşıtı politikalar prim kazanır-güçlenir?
Diğer şeylerin yanı sıra, önemli bir etken olarak görülen, göçmenlerin kendi aralarındaki çelişkiler ve ırkçı siyasetçilerin bu çelişkileri iyi kullanmasıyla başlar.
Göçmenlerin birbirinden bağımsız ve habersiz hareket etmeleri, ortak sorunları etrafında bir araya gelememeleri, ırkçı siyasetin hedefine kolay oturmalarına ve kolayca avlanmalarına neden olmaktadır.
29 Eylül 2019 Federal Parlamento Seçim kampanyalarında FPÖ, yine aynı yöntemleri kullanarak, ‘’daha güvenli bir Avusturya’’ söylemiyle yola çıkmaktadır.
Yaratılmak istenen, yabancıların suç oranının artmasında rol oynadığı, bunun çözümünün de, suç işleyen yabancının ‘’kendi ülkesine’’ gönderilerek, cezasını orada çekmesinde bulunmaktadır.
Peki suç işleyen Avusturyalıları ne yapacaklar sorusuna ise, yanıt verememişlerdir.
Zira burada mesele suç oranını düşürmek değil, yabancıyı göndermektir.
Suç oranlarının azalması, ülkenin sosyo-ekonomik ve sosyo-psikolojik yapılarının ışığında yapılacak tespitlerle alınacak önlemler zinciriyle mümkündür.
FPÖ’nün ırkçı söylemleri her ne kadar deşifre edilmiş olsa da, aynı söylemlerle seçim kampanyası yürüten Halk Partisi (ÖVP), ‘’Avusturya değerleri’’ söylemi üzerinden, pasif ırkçılık yöntemi ile seçmene gitmektedir.
Avusturya değerlerinin, hangi kriterlerden oluştuğunu kimse açıklayamazken, bu söylemin seçim propagandası olarak kullanılmasına devam edilmesi, yine ileri göçmenlerin pasif kalışlarından kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak, göçmenlerin ayrı parçalarda hareket etmesi, kaçınılmaz bir geçekliktir.
Bu anlaşılır. Ama ortak sorunlar karşısında, bir araya gelememeleri, daha güçsüz olan ırkçı yapılanmaların, güçlü kılmaya yetmektedir.
Unutulmaması gereken; Naziler ilk başlarda Yahudilere karşı, ekonomik ve siyasal anlamda çok güçlü değillerdi.
Yahudilerin kendi aralarında, ırkçılığa karşı koyabilecek bir örgütlülük yaratamamaları, onları-Nazilere tek tek bir av olmalarına neden olmuştur./virgül