‘’Cennet Tabutu’’
‘’Kitap yazma merakım hayal gücümü özgür, duygularımı kontrol etmekle başladı’’ diyen genç yazar Can Gezer.
Akdeniz’in en büyük adasının bir sahil kasabasıydı ve güneş yerini yakamozlara bırakmak üzereydi. Pazarcılar tezgahlarını toplamış, günün getirdiği kazançlarını hesaplıyorlardı.
Geç kalmışlığın telaşı ile açık bir tezgah bulmanın sevincinin yarattığı yüz ifadesiyle, tezgahta kalan son iki balığı isteyen kadın ve “Güzeller güzeli İffet Tanrıçası Marpessa’ı bulmadan gelme!” bağırmalarıyla denize açılan, balıklarına ‘son ikizlerim’ diyen balıkçının, iç dünyalarına mavimsi bir yolculuktu ‘’Cennet Tabutu’’
Yazar Can Gezer ile ilk kitabı hakkında yaptığımız söyleşide, ‘’Kitap yazma merakım hayal gücümü özgür, duygularımı kontrol etmekle başladı’’ diyordu genç yazar.
Gezer , ‘’Bir kitabı sadece okumak, sonunu merak ederek hızlı bir şekilde bitirmek değil de, her bir cümleyi zihnime nufüz ederek okumayı seviyorum.
Bu kitap okumak ve gerçekten anlıyor olmak anlamına gelmektedir.’’
Yazar romanında, gelecek ile geçmiş arasında kurulan olumsuz kıyaslamaların, anı yaşamanın vereceği somut gerçekliklerden uzaklaştırdığına işaret ediyor.
‘’Her güzel şeyin sonu vardır düşüncesiyle yola çıkıp içinde bulunduğun güzelliği tam anlamıyla yaşayamazsın.
Yaşarsın da hep içinde göbekli yağmur dolu gri bir bulut yer değiştirip durur.’’(Cennet Tabutu)
Kitaplarla iç içe yaşadığı serüvende, hayatının iyi ve kötü yaşanmışlıklarından yola çıkarak genişleyen ufkunu zihninde renklenmeye başladığını söyleyen yazar, yazdıkça güzel bir bağımlılık yapan bu histe durmak bilmediğini ve ürettiğini belitti.
Romanda, ‘duyguların aç kalması sonucunda, herkesle duygusal bağ kurulamayacağı’, aç kalan bir midenin, sevmediği yemeği yiyebileceği ama aç kalan duyguların aynı şeyi yapamayacağı vurgusu, ‘his ve hissetmenin’’ olağan üstü gücünü ortaya koymakta.
“Sanki bu yaşıma kadar seninle birlikteymişim gibi hisse- diyorum. Garip! Yani sanırım bana öyle geliyor.
Bu kadar kısa sürede bu kadar hızlı gelişmesi.
Galiba duygularımız aç kaldı, dedi Peri. Dizlerinin üstünde papatyaları topladı. Eliyle teker teker saplarını düğümledi.
Haklı olabilirsin. Ama ben öyle düşün- müyorum.
Eğer aç kalan karnımız değil de duygularımız olsaydı beden seçmez, her insanla her şeyi yaşayabilirdik.
Hissediş bu, beslenme değil.
Hiç birinin yokluğunda eksik olduğun zamanlar oldu mu? Sanki bir parçan yok gibi.
Ayaklarımın sağlam oldu- ğunu biliyorum ama yürüyemiyorum.
Tıpkı senin bir yerlerde nefes aldığını bildiğim halde her an yanında olamadığım gibi…” (Cennet Tabutu)
Kaybetme korkusu ve her güzel şeyin bir dedeli vardır- Metafiziksel düşüncenin, hayatımızda çok önemli ve olumsuz bir yer edindiğini gördüğümüz romanda, yaşanılan en mutlu anların bile, bu düşünce ile bir anda mutsuz olmamızı sağladığı ve içimize dönük-geçmişimize doğru bir yolculuğa çıkmamıza neden olduğu vurgu yapılıyor.
“Yanındayken sevdiğin her şey o kadar güzeldir ki sen bu güzelliğin bir bedeli olduğunu düşünmeden edemezsin.
Yanında ve en güzel vakitler avucunun içinde.
Bitmesin diye avuç içlerin ter ter, sıcak sıcak bir o kadar da iki bedenden doğan manolya kokulu duygu.
Yanındadır o! Senin ellerinde, kollarında titrer dudakları, sesinin küçük fırtınasıyla uçuşur ipeksi saçları.
Yanında olması yetmez sen yine hiç görmüyormuş gibi, hiç görmemiş gibi özlersin.
Ama en büyük korkun senin peşini bırakmaz kayıp!’’ (Cennet Tabutu)
– Yani böyle şey- leri yazmak için yaşamaya gerek yoktur. Hislerimiz bu yüzden var,”
Can Gezer’in ‘’Cennet Tabutu’’ kitabı bir solukta okunabilecek derecede akıcı ve düşündürücü özelliğe sahip. |DerVirgül