Analiz: Avusturya Seçimlere Giderken

Avusturya’da 29 Eylül 2019 tarihinde erken genel seçimlerinin yapılması kararlaştırıldı. Avusturya neden ikidir erken genel seçime gidiyor? 15 Ekim 2017 seçimleri öncesi ve sonrası, Ibiza videosu, yükselen aşırı sağ…

Analiz: Avusturya Seçimlere Giderken

Adem Çetin

Avusturya’da erken genel seçimlerinin tam tarihi belirlendi.

ÖVP-FPÖ Koalisyon Hükümetinin Mayıs ayında dağılması sonucunda alınan erken genel seçim kararı, milletvekili seçimleri için 29 Eylül 2019 tarihi belirlendi.

Bakanlar kurulundan geçen seçim tarihi, meclis genel kurulundaki görüşmede bütün partilerin oy birliği ile kabul edildi.

Buna göre, 6 milyon 400 binin üzerinde seçmenin bulunduğu Avusturya’da vatandaşlar yine bir erken genel seçimleri için tekrar sandığa giderek yeni meclis ve hükümet üyelerini belirleyecek.

 

Ne Olmuştu?

2017 yılının ilk yarısında, Halk Partisi (ÖVP) içerisinde yaşanan genel başkan değişikliği sonrasında, Sebastian Kurz, ÖVP Genel Başkanı seçilmişti.

ÖVP’nin genç lideri, ülkeye yeni bir umut olarak sunan sermaye çevreleri, SPÖ-ÖVP Koalisyonunun dağılmasına ve 15 Ekim 2017 tarihinde, erken genel seçimlerine gidilmesine neden oldu.

Avusturya’nın önde gelen büyük şirket sahiplerinin alenen ve yasa dışı yollarla ÖVP’ye dolayısıyla Kurz’a yardım ve bağış yapmaları, ÖVP’nin seçim kampanyasında başarılı bir çizgi izlemesine yardımcı olmuştur.

2017 seçimlerinden ÖVP birinci parti olarak çıkmış, aşırı sağ Özgürlük Partisi (FPÖ) ise, mülteci ve göçmen karşıtı politikalarıyla üçüncü parti olmuştur.

Ekim ayından, Aralık sonuna kadar süren koalisyon görüşmeleri sonucunda, ÖVP-FPÖ koalisyon hükümeti kuruldu.

 

(Esnek Çalışma Sistemi) 12 Saat İş Günü

Seçim kampanyalarında ÖVP’ye açık destek veren sermayedarlar, seçimlerin sonucunda bunun karşılığı olarak, (Esnek Çalışma Sistemi) kapsamında 12 saat iş günü ve hafta da 60 çalışma süresinin yasallaşmasında etkili rol oynadılar.

SPÖ-ÖVP koalisyonu döneminde de gündeme getirilen Esnek Çalışma Sistemi, SPÖ’nün karşı çıkmasından dolayı, tam anlamıyla uygulanamıyor, kısmen bazı bölümleri yasalar kapsamına alınıyordu.

Göçmen Düşmanlığı Maskesi

Avusturya seçmeni ve işçi-emekçiler, 12 saat iş yasasına Avusturya’da uzun yıllar görülmemiş bir şekilde protesto ile karşılık verdi.

ÖVP-FPÖ hükümeti, Avusturyalı seçmenin dikkatini dağıtmak için, göçmen ve mülteci politikalarını daha da sertleştirdi, göçmenleri ülkenin huzur kaçırıcısı olarak, açık hedef haline getirdi.

 

Asgari Ücret Sosyal Haklar Gaspı

Hükümet asgari gelir, acil yardım gibi, fakirlik sınırında yaşayanların yararlandığı devlet yardımları üzerinden yaptığı demagoji ile kafa karışıklığı yaratarak, dar gelirli vatandaşlara ödenmesi gereken bütçede daralmaya gitmiş, hazinede, sermayedarlara uygulanan vergi sisteminden doğan hazine açığını bu şekilde kapatmaya çalışmıştır.

Hükümet, sosyal yardımlarda yaptığı tasarrufun asıl nedenini saklamak için yine mülteci ve göçmenleri işaret ederek, ‘’göçmenlerin haksız kazanç sağlamalarının önüne geçiyoruz’’ diyebiliyordu.

Bu sayede, koalisyonun her iki sağ ve muhafazakar partileri, kendilerine oy veren, göçmen ve mülteci akınını sorgulayamayan bir tabana hükmetmeye devam ediyorlardı.

 

Rakamlar Üzerinden Siyaset

ÖVP-FPÖ hükümeti iktidara geldiklerinde 400 bin işsiz sayısı bulunan Avusturya’da, bugün işsizlik oranı yaklaşık 350 bin civarında.

İşsizlik maaşı alanların, İŞ ve İşçi Bulma Kurumu (AMS) tarafından verilen meslek kurslarının neredeyse tamamen kaldırılması, Almanca kurslarının yine aynı kurum tarafından verilmesi, bu hükümet tarafından kaldırılmıştır.

Asgari gelir alıcılarının, Almanca dil bilgisine göre ödenmesi, hükümetin en ırkçı ve en popülist icraatı olarak tarihe geçmiştir.

Avusturya’da yaşayan göçmenlerin yüzde 80’ni yoksulluk sınırında yaşadıkları, Linz ve Viyana Üniversiteleri tarafından yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.

Yabancıları, sosyal dolandırıcı olarak hedef gösteren hükümet, sosyal yardım kurumlarından haksız kazanç sağladıklarını ileri sürmüştür.

Linz Üniversitesi araştırmalarına göre, sosyal dolandırıcılık yapanların etnik köken olarak sıralandığında, Avusturyalılar birinci, Almanya’dan gelen Alman göçmenlerse ikinci sırada yer almaktadır.

 

Radikal Sağ Güçlendi

Hükümetin küçük ortağı FPÖ, kimilerine göre Nazi siyasetinin yasal zeminini oluşturmaktaydı. Avusturyalı ilerici kesimler, FPÖ’nün açık bir faşist parti olduğunu ileri sürerek, sosyal devlet olan Avusturya’da böyle bir partiye yer olmadığını savunuyorlar.

Peki gerçekten öyle mi?

FPÖ, hükümete gelmeden önce yaptığı koalisyon pazarlıklarında direttiği bakanlıklar, burada belirleyici oluyor.

FPÖ ülkenin bütün kritik bakanlıklarını aldı.

Savunma, Dışişleri, İçişleri, Ulaştırma bakanlıkları gibi, silaha ve güce dayalı noktalar FPÖ’nün kontrolü altına girdi.

Bütün bu bakanlıkların bünyesinde bulunan kurumların reklam anlaşmaları, FPÖ’nün sözcülüğünü yapan medya gruplarına verildi.

Dolayısıyla, tarihlerinde görmedikleri büyük rakamlarda devlettin kurumlarından ödenek almış oldular.

Bütün bu ekonomik kalkınmanın ışığında, daha radikal kanat olan, ‘’Kimlikçiler Hareketi’’ ile olan bağlantıları gün yüzüne çıktı.

FPÖ’lü politikacıların, Neo-Nazi Kimlikçiler grubuyla para ve ideolojik trafiği, FPÖ’nün devlet içerisinde nasıl bir örgütlenme ağı kurmak istediğini göstermiştir.

Avusturya’da kamusal ırkçılığın temellerini atmak isteyen FPÖ ve lideri, kendilerine yakışır bir şekilde sahneden çekilmek zorunda kadılar.

 

Ibiza Videosu

Özgürlük Partisi (FPÖ) eski Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Heinz Christian Strache’nin geçen mayıs ayında bir Rus yatırımcıyla “partilerinin desteklenmesi durumunda devlet ihalelerinin Rusya’ya verilmesi ve ülkenin en çok satan bir gazetesine ait hisselerinin alınmasına yardımcı olunacağını, bunun karşılığında kendi partisinin desteklenmesini’’ içeren görüşmelerin yer aldığı görüntü kayıtlarının medyada yer alması, sonun başlangıcı olmuştu.

Aslında videoda yer alan yatırımcı sahteydi.

Video 2017 de çekilmiş, büyük bir ihtimalle 15 Ekim 2017 seçimleri için hazırlanmıştı.

Strache, videonun yayınlanmasından sonra, yaşalanılanları inkar edememiş ve bütün görevlerinden istifa etmiştir.

Ardından, ÖVP-FPÖ koalisyon hükümeti dağıldı.

Başbakan Sebastian Kurz, koalisyonu sonlandırarak, erken seçim kararı aldı.

 

Güven Oylaması

Avusturya tarihinde ilk defa bir başbakana güvensizlik oylaması yapıldı.

İbiza videosu sonrasında dağılan koalisyon hükümetinin başbakanı Kurz için, federal parlamentoda güven oylaması yapılarak, Başbakan Kurz’un, başbakanlığı son bulduruldu.

Yine Avusturya tarihinde, en genç başbakan unvanına sahip Kurz, en az görevde kalan başbakan unvanına sahip oldu.

 

Hükümet Krizinin, Hükümet Krizi Olarak Kalması

Ibiza videosu sonrasında kısa dönem yaşanan hükümet krizi, devlet krizine dönüşmeden müdahale edildi.

Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, AB ülkelerinden de taktir alan bir davranışla, krizi ustalıkla yönetti.

Başbakan Kurz’un tecrübesizliğini, profesyonel bir siyaset yöntemiyle, seçim hükümetinin kurulmasını sağlayarak, erken genel seçimlerine gidilmesinin ön koşullarını yarattı.

 

29 Eylül 2019 tarihinde Avusturya tekrardan sandık başına gidecek.

Büyük bir olasılıkla yine bir koalisyon hükümeti bizleri beklemekte…(virgül.at)

Yayınlama: 05.07.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.