YENİLGİ YILLARININ AVUNTUSU; ARABESK

“ Ben hep yenilmeye mahkum muyum
Ben hep ezilmeye mecbur muyum
İtirazım var bu yalan dolana”

YENİLGİ YILLARININ AVUNTUSU; ARABESK

Arabesk deyince akla hüznün sözcükler ve melodiler yoluyla doruğa ulaştığı kimi zaman; anın koşulları içerisinde çığlığı aştığı, genel tanımı itibari ile sadece bir müzik üretim dalı olmakla yetinilemeyecek denli geniş bir yelpazesi olan, birden çok işlevi bulunan bir araç vasıtası gören aktif bir kavram olarak zihinlerde belirir.

Öyle ki dillere pelesenk olan arabesk müzik eserleri ve onların üretiminde bulunan müzisyenlerin toplum nezdinde geniş bir sempati ve sevgi uyandırması salt müziğin kendi üretim ve kulanım alanı ile ifade edilemez. Kuşkusuz ki bugünkü hali ile bu misyonu taşıp, farklı bir forma bürünmüştür. Yaratmakta olduğu ruh hali yaşamımızın belirgin etkenlerinden biri olarak yer edinmekle yetinmeyip bir süre içerisinde maalesef duygu kontrolüne varabilecek fonksiyonlara sahip bir egemen kültür dalı haline dönüşümü sağlaması ile bir çeşit toplum mühendisliği aracı görevi görmeye başlar.

Şarkılarda, filmlerde veyahut söylemlerde meydana gelen melankolik hayıflanma, yakınma halinin ortaya çıkışı temsil ettiği sınıfın yaşamlarındaki eşitsizliklerden kaynaklı oluşan acılardan, üzüntülerden türemesi içinde yaşadığımız sınıflı toplum yapısından dolayı gayet anlaşılırdır. Bu durumda anormal olan ise tarihsel sınıf savaşımı süreci içerisinde bu arabesk çok yönlü üretimin seyrindeki gelişimdir. Oluştuğu kaynağın sınıfsal özü ortada iken kendi karşıtına karşı şarkılarda da dile geldiği üzere biriken/birikecek öfkenin doğru yerde toplanmasına hem kendi varlığının yetersizliğinden hem de bu ham öfkenin karşıtı tarafından kendine yöneltildiğinin farkında olan egemen sınıflar tarafından bir dizi tedbir alınmıştır. İlk olarak yasaklamalar ile üretimin önüne geçilmek istenmiş çok geçmeden başarısız olduklarının farkına vararak başka bir yol izlenerek endüstriyel müzik piyasası içine dahil edilip mevcut bulunan ham öfkenin kendisinin de dizginlenmesini sağlayarak ilk zamanlarda üretilen eserlerin şarkı dizelerinde barınan derin anlamlar önemsiz kılınıp benzin istasyonlarında, dijital ürün pazarlarında satılan birer tüketim nesnesi haline getirilmiştir.

” Ben sefalet tahtında şanlı bir hükümdarım
Binlerce dert gördüm bilsen ne bahtiyarım”
“Müslüm Gürses”

Var olan öfke potansiyelinin sermaye sınıfı tarafından dizginlenmesi ve geriye sadece yaşanılan acıdan, kederden beslenen her seferinde sadece acının daha katmerli anlatımını yapan, bununla yeterli bulunmuş kısır bir arabesk kültür inşası gerçekleştirilmiştir.

Yeni arabesk kültür yaratımı, salt yakınma eylemi vasıtasıyla kederi ile uyum içinde yaşamayı öğütleyen ve buna uygun insanlar arası sosyal ilişkiler geliştirmesiyle hedeflenen dingin insan profillerine ulaşımda büyük yol kat etmiştir.

Keza Arabesk duygu dünyasının yaygınlaşıp yükselişe geçtiği zaman aralıklarında yaşanan toplumsal olaylara bakıldığında ekonomik, siyasi ve hukuki alanda uygulanan zor ve baskının doğurduğu infial durumunun nasıl ustaca yönetildiğini, egemen cephede oluşan kaygının nasıl boşa çıkarıldığının arabesk kültürün anlatılan yeni halinin aldığı “uyuşturma, ehlileştirme” işlevinin kitleler tarafından gördüğü ilgi ile başarısı teyit edilmiştir.

Bu duygu hali birçok toplumsal kesimde karşılık bulurken elbette sosyalistlerde bu olumsuz durumdan nasibini almıştır. Arabesk kültürün endüstrileşmesi askeri darbe dönemine denk düşmesiyle birlikte cunta yönetiminin ve dönemin egemen sermaye bloğunun yoğun ideolojik baskısı altında özelde işçi sınıfı ve ezilenler genelde ise halklar üzerinde uygulanan apolitize etme uğraşlarına cevap üretememek sosyalist yapılarda oluşan savrulma halinin bir nedeni olarak görülür. Müzik endüstrisinin önemli bir bileşeni konumuna gelen arabesk müziğin ve yarattığı kültürün dallanıp budaklanarak kedisine özel kalıplar ve yaşam dizaynı belirlemesi egemenlerin var olan ve gittikçe keskinleşen sınıfsal çelişkilerin emekçi kitleler nezdinde açığa çıkmasını engellemek için kurguladığı taktik planlamalardan birinin örneği durumundadır. Üretilen müzikte topluma kanıksatılmak istenen temel gaye “çaresizlik” halinin ilelebet devam edeceği, bundan kaçınamayacağımızı belirten bir duygu durumu yaratmaktır. Erkin Koray’ın Fesupanallah şarkısının dizeleri bu anlatımı zenginleştirecek ve yeterli berraklığı sağlamaya aday en en güzel örnek olacaktır.

“Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah
Biri biterken öbürü de başlar vermesin Allah
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah
Yok mu çaresi dostlar fesupanallah
Alemin keyfi yerinde yine maşallah
Bize de bir gün kader güler, güler inşallah
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah
Yok mu çaresi dostlar fesupanallah”

Şarkının ilk dizelerinde kendini gösteren isyan ve öfke vaziyeti kendini devamı olan dizelerde “çare arayışı, kurtuluş isteği” olarak niteliyor. Buraya kadar herhangi bir olumsuz ibare taşımayan sözcükler ikinci dizenin başlangıcı ile birlikte kendi mevcut işlevini ön plana çıkarıp tabiri caizse dananın kuyruğunun koptuğu an olarak beliriyor. İkinci dizenin ilk satırlarında yakınma ile birlikte bu durumdan kurtulma “talebi”nde bulunuluyor. Ama talebin mercii olarak yine kendi ve onun gibi olan milyonların öz gücüne bir çağrı yapmak yerine toplumun büyük bir kesimi tarafından “maddi ve manevi kudret” olarak nitelenen islam inancının terimlerinden biri olan “kader”e başvurulup, ardından gelen dizelerin devamında ise “ders çıkarılmamasından” kaynaklı yine başa dönerek yana yakıla bir biçimde çare arayışı dile getiriliyor

Şarkı sözlerinde beliren arabesk kültürün ifadesinin, kısır döngü halinde tekrarlanmasının esas nedeni iradi değilde kaderci yaklaşımın ve dünya görüşünün hakim olmasından ötürü geldiği apaçıktır.

Bu hata tespitlerine rağmen sosyalistlerde belirli aralıklar ile egemen sınıfların taktik yönetimlerinden biri olan arabesk kültür yaratımı üzerinden şekillenen yaşam biçimine ve anlayışına bilinçli veya bilinçsiz şekilde adapte olmuş ve çoğu zaman ona göre konum almıştır. Buna örnek olarak severek izlediğimiz filmlerin vurgulayıcı repliklerinin, hayranlık duyduğumuz şarkıların sözlerinin mevcut sıkıntılı yaklaşımının ilk olarak zihnimizde meydana gelen alternatif dünya görüşü olan sosyalist düşünceyi erozyona  uğratıp bu düşünceyi çıkış kaynağından, kökünden yani anlamından arındırma girişimi olarak gösterilebilir.

Kıssadan hisse dememiz gerekirse karşıtlarımız tarafından üretilen arabesk kültür bizler açısından tam tabiri ile “yenilgi yıllarının avuntusu” olmak dışında bir anlama denk düşmemesi gerekirken tam tersi şeklinde meydana gelmiş bu kültürün hitap ettiği milyonların severek eşlik ettiği, müzik alanındaki tabiri ile “tutunulacak dalımız olmuştur”

Egemenlerin taktik yönetimlerinin dışına çıkmak için ilk elden kaderci değil iradi yaklaşım sergilemeli, maddi olaylar karşısında edilgen değil etken pozisyonda olmalıyız!
Ozan Balcı

Yayınlama: 12.03.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.