Berivan Aslan: Her Şey Erdoğan’nın “Size Kolaylık Getiriyoruz” Demesiyle Başladı
Avusturya’da yaşanan çifte vatandaşlık sorunu üzerine bir değerlendirme yapan, Yeşiller eski milletvekili, hukukçu Berivan Aslan, Türkiye göçmenleri Ankara ve Viyana hükümetleri tarafından tuzağa düşürüldüğünü iddia etti.
Avusturya gündeminden düşmeyen ve bu güne kadar 85 kişinin mahkeme kararıyla, Avusturya Vatandaşlığının iptal edilmesi, herkesin aklına binlerce kişinin vatandaşlığı alınacak mı? Sorusunu getirmekte.
Son günlerde her kesimden, konu hakkında açıklamalar yapılmakta.
Geçen dönem parlamento da milletvekili olan Berivan Aslan, Meclise bir önerge vererek yasadışı sayılan vatandaşlıklar için af istemişti.
Berivan Aslan konuyla ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklaması şöyle;
Türkiye‘den Avrupa‘ya göçenlere “göçmen“ deniliyor; geldikleri ülkede ise “gurbetçi“ diye anılıyorlar.
Avrupa‘da ikinci sınıf insan muamelesi görüp eziliyorlar, Türkiye‘de ise onlara seçim malzemesi gözüyle bakılıyor.
Bugüne dek hep, geldikleri ülkeyle kaldıkları ülke arasında sıkıştılar; kimse onları benimsemedi, önemsemedi.
Radikal İslam‘ın yaygınlaşması, Suriye krizi, IŞID´in Avrupa şehirlerini bombalaması, AKP eksenli siyasetin Avrupa‘da görünür hale gelmesi, Avrupalı göçmenlerin işini hayli zorlaştırdı.
Sağcı partiler her zamanki gibi bunu fırsata çevirip, yabancı düşmanlığı için kullandı.
Artık sokakta ırkçı saldırıya uğrayan başörtülü kadınla kimse ilgilenmiyor.
Hükümetler, ırkçılık yüzünden aralarındaki ticari ilişkiyi zedelemek istemiyor.
Göçmenler kendi dertleriyle baş başa kalmış durumda…
AKP, yeni seçmen ihtiyacını karşılamak için göçmenlerin bu psikolojisini fırsata ve oya çevirmek istedi.
Köln´deki “Asimile olmayın“ çağrısı yersiz değildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan göçmenlere “Size kolaylık getiriyoruz.
Yalnız gümrüklerde değil, bulunduğunuz yerlerde de oy kullanma sözü veriyoruz´ demişti.
Göçmenlere iyilik yapıyor algısının ardında, kendi siyasi emelleri vardı.
Göçmenlere iyilik mi yapıldı?
Resmi kaynaklara göre, dünyanın 155 ülkesinde toplam 6.5 milyon Türk vatandaşı yaşıyor.
Bugüne kadarki iktidarlar, 60 yıldır göçmenlerin dertlerini görmezden geldi.
Yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşları ilk kez 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullandı.
Erdoğan’ın birden onları sahiplenmesi, Avrupa’daki seçmenin oyunu alıp iktidar gücünü koruyabilmek içindi.
Bunun karşılığında onlara (askerlik, vs.) belirli konularda kolaylık getireceği sözü verdi.
Bu söz üzerine birçok vatandaş, konsolosluklar tarafından yeterince bilgilendirilmeden, yeniden Türk vatandaşlığına geçti.
Oysa mesela Avusturya‘da -bir kaç istisna hariç- çifte vatandaşlık yasak.
Dolayısıyla bugün en az 20 bin göçmen, Avusturya‘da mağdur durumda…
Her an Avusturya vatandaşlığından çıkartılabilirler.
Çifte tuzak
AKP‘nin lobi organizasyonu olan UETD‘nin Viyana’da düzenlediği, çoğunlukla AKP ve MHP‘lilerin katıldığı yürüşte bir Kürt-Alevi işadamının restoranı saldırıya uğradı.
Hemen ardından sosyal medyada AKP‘yi eleştirenleri fişleme çağrıları başladı.
Böylece bilinçli olarak AKP‘nin politikası, Avusturya‘da gözle görülür halde getirildi.
Erdoğan bu yöntemle ‚ kendi siyasetinin Avrupa’da da desteklendiği mesajı veriyordu.
Öte yandan binlerce kişinin Türk bayraklarıyla Viyana‘nın ortasında AKP propagandası yapması ve dini sloganlar atması Avusturyalıları rahatsız ediyordu.
Bu yürüyüşlere, muhafazakarlardan solculara kadar her kesimden siyasetçi tepki verdi.
Birçok politikacı Türkiyeli göçmenlere, “Madem Erdoğan‘ın siyasetini çok beğeniyorsunuz, Avusturya vatandaşlığından çıkın` çağrısı yaptı.
Vatandaşlıktan çıkarma talebi ilk kez böyle gündeme geldi.
Özelikle Avusturya‘nın sağcı partisi FPÖ, bu olay üzerinden çok puan topladı.
Türk seçmen listelerinin ellerinde olduğunu, bunları Avusturya makamlarına vereceklerini söylediler.
Bu seçmen listelerini kullanıp yasa dışı çifte vatandaşları fişleyerek vatandaşlıktan çıkarmak istiyorlardı; sonuçta da bu amaca ulaştılar.
FPÖ, Türk düşmanlığıyla bilindiği için seçmen listesini Türklerden aldıklarına kimse inanmazdı.
Kirli bir oyun oynayıp listeyi Kürtlerden aldığını söylediler.
Böylelikle Kürtlerle Türkleri birbiriyle çatıştırıp kavgayı ellerinde patlamış mısırla izleyecek ve “Biz bu yabancıların entegre olmayacağını zaten söylemiştik“ diye prim yapacaklardı.
Ayrıca kendilerine verilmeyen binlerce oyun, başka partilere gitmemesini de sağlayacaklardı.
Listenin Avusturya makamları tarafından delil olarak kulanılması da FPÖ politikasının bir parçası…
Söz konusu listede vefat etmiş, çoktan vatandaşlıktan çıkmış, insanların bile bilgileri var.
Böyle bir listenin YSK tarafından dikkatsizce dağılması ve sonra Avusturya makamları tarafından kulanılması da işi iyice çıkmaza soktu.
Bir şans verelim
Şu an en az 20 bin Türkiye kökenli göçmenin Avusturya vatandaşlığından çıkartılma tehlikesi var.
Vatandaşların bir çoğu ne Avusturya ne de Türk makamları tarafından doğru dürüst bilgilendirilmediklerini söylüyor; her iki taraf da birbirini suçluyor.
Ben her iki hükümetin de sessizliğini gördükten sonra geçen sene ilk yasa teklifimi sundum:
“Her iki tarafın da hataları olmuş. Binlerce insanı mağdur etmeyin.
Gelin hoşgörüyle insanlara bir şans verelim; isteyen Türk vatandaşlığına, isteyen Avusturya vatandaşlığına geçsin.
Fakat oy veren insanları otomatikman kriminalize edip Avusturya vatandaşlığından çıkartmayın“ dedim.
İlk etapta Avusturyalı ırkçıların saldırısına uğradım. Sonra hükümet partilerinin ileri gelenleri tepki koydu.
Kendi partimden bile tepki geldi. Kendi partimi ikna ettikten sonra Meclis’e bir yasa teklifi verdik.
Tam iktidar partilerini ikna ederken seçim kampanyası başladı ve önerim, seçim sonrasına kaldı.
Seçimin üzerinden geçen 2 yılda, ne Avusturya hükümeti ne AKP hükümeti birşey yaptı.
AKP medyası gündemi asıl sorunlardan uzaklaştırmak ve dikkati asıl sorumlulardan öteye çekmek için, “Listeyi kim verdi“ meselesine yoğunlaştı.
Oysa listeyi kimin verdiğinin önemi yok.
Bu listeyi elde edebilmek için Sherlock Holmes olmak gerekmiyor.
Yetim evlat muamelesi gören ve seçim malzemesi olarak kullanılan göçmenlerin mağduriyeti karşısında hükümetlerin halka en azından bir özeleştiri borcu var.
Ardından da göçmenlerin uğradığı zararı karşılamak zorundalar.(virgül.at)