Avusturya-Türkiye ilişkilerini 2023’te neler bekliyor?
Uzun zamandır Batılı liderler hakkında çok da olumlu açıklamalar yapmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Avusturya’nın Viyana valisini bile makamında kabul etmesini, ÖVP-Yeşiller koalisyon hükümetinin, yeni ve olumlu Türkiye stratejisi belirlemiştir. Erdoğan- Ludwig görüşmesinin ironisi ise, ilişkilere ivme kazandırmak yerine, taraflar tarafından, unutulmak istenmesidir… Der Virgül, bilinmeyeni yazdı… Türkçe dili ehliyet sınavı seçeneği 2023’de gelmesi olasılık içerisinde…
Adem Hüyük
Tarihsel mirasında etkisi ve her şeyden daha önemli olan ekonomik çıkarlar çerçevesinde, Türkiye için Avrupa Birliği’nden daha önemli olan birlik kurucusu Almanya ilişkileri olmuştur. Dar ve yüzeysel bir bakışla anlaşılması güç olan Türkiye-Almanya ilişkisi, popülist siyasetin gölgesinde kalmış veya öyle olması istenmiştir. İç siyasette egemen olmak için, dış siyaseti kullanma alışkanlığı neredeyse Platon’un devlet teorisine kadar dayanmaktadır.
Erdoğan’ın Nazi benzetmeleri, Merkel’in demokratik yaptırım tehditleri, Amerika Birleşik Devletleri’ni bile kıskandıracak kadar derin olan ekonomik ilişkilere hiçbir etki yapamamıştır.
Dolayısıyla, Almanya-Türkiye ilişkilerinin bozulması sermayenin çıkar ilişkilerinin bozulmasıyla mülkündür.
Bu doğrultuda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile diyaloğundan memnun olduğunu söyleyerek, “İkili görüşmelerimizde Scholz’dan ben doğrusu memnunum, yani anlaşılmayacak bir insan değil” dediği biliniyor… Diğer taraftan, Türkiye Almanya için önemli. Almanya’da hangi parti iktidar olursa olsun, sermayenin çıkar ilişikleri kapsamında, bu değişmeyen bir gerçek olarak kalacaktır…
“Avusturya kötü polisi oynuyor yanılgısı”
Türkiye’de sıradan insanların ötesinde bazı sözü gecen gazeteciler bile, Almanya ile Avusturya’nın yakınlığını, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yapısal birliğiyle eş değer tutuğu görülmekte. Kısmen bile olsa bu benzetme, beraberinde en başta sosyo-ekonomik tahlillerde yanılmalara, uzaktan yapılan analiz ve değerlendirmelerde büyük yanılmalara neden olmaktadır.
Türkiye’den yapılan değerlendirmelerde, Almanya-Türkiye ilişkilerinde Almanya’nın arka bahçesi olarak görülen Avusturya, gerekli görüldüğünde, Almanya’dan bağımsız olarak Türkiye’ye tavır alan ve bu tavrı, gayri resmi olarak tarihsel sürece yayan ve de Viyana kuşatmaları ile anlamlandıran ülke olarak görülmekte. Ancak aynı cevreler, Prusya-Avusturya Savaşı sonuçlarını ve tarihsel düşmanlıkları görmemekte.
Avusturya’nın Türkiye ile olan münasebeti öteden beri, diplomatik olarak atılan imzalarda iyi olmasına rağmen, pratik olarak hep kötü, bazen de kötü veya iyi olmasını gerektirecek ilişki ağının kurulmaması da ilişkiler hanesine tarihsel süreçte kötü olarak nitelendirilmiş ve yazılmıştır.
Bugün ve Yarın Avusturya-Türkiye İlişkileri
“Geride bırakmakta olduğumuz 2022 yılına dönüp baktığımızda, son bir senenin Türkiye-Avusturya münasebetleri açısından son derece olumlu ve verimli geçtiğini söyleyebiliriz.”
Bu sözler, Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun’un Anadolu Ajansına verdiği demeçte yer almakta.
Büyükelçi Ceyhun, “İlişkilerin olumlu yönde ilerlemesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve mevkidaşı Alexander Van der Bellen’in kurduğu diyaloğun önemli bir rol oynadığını, iki liderin açtığı yolun üst düzey görüşme ve ziyaretlerle bugünkü seviyeye ulaştığı” bilgisini verdi.
“Ben Cumhurbaşkanı olduğum sürece, Türkiye Avrupa Birliğine giremez” diyen Van der Bellen, kesin olmamakla birlikte, önümüzdeki yıl Antalya Diplomasi Forumu’na katılacak…
Söylemlerin, karşıt pratik tutumları arasındaki çelişkiler bazında örnekler vermek mümkün. Ancak bu örneklerin diplomaside bir karşılığı yok…
Daha açık ve net anlatmak gerekirse, Avusturya-Türkiye ilişkileri, karşılıklı ülke menfaatleri kapsamında yeni bir stratejik yörüngeye girmiştir.
Bu durum yarın değişebilir mi?
Evet değişebilir…
İki yıl önce Viyana’daki bir sivil toplum derneğinde Büyükelçinin sözünü unutmuyorum: “Siz işinize gidin, dükkânınızı acın veya okulunuza gidin […] Biz olumlu veya olumsuz gelişen her türlü Avusturya-Türkiye ilişkilerinde buradayız… Diplomasi bizim görevimiz…- Ve bu çok değişkendir… Tepki ve övgüyü bizim göstereceğimizden emin olun” demişti…
Aslında verilen mesaj net… Herkes yapması gerekeni yapsın… Ancak bu mesaj sınırlar çizen ayrıştıran ve gruplaştıran anlamında algılanmamalıdır. Türkiye kökenliler olarak Avusturya’da etkin olabilmek için hayatın her alanında yer almanın, yer alınan üretim noktalarından haksızlık yaşanması durumunda ses çıkaracak kudrete sahip olması gerektiğinin mesajıdır…
Bugün, Türkiye-Avusturya ilişiklerinde iyiye gitmenin sonuçlarından çıkarılacak ders, bu iyi ilişkilerin devamı için, 320 bin Türkiye kökenlinin yaşadığı ülkede, ırkçılığa bulaşmadan diasporanın vasıf kazanması için çalışmak, demokratik tüm platformlarda yer almaktır.
2023 yılında ilişkilerin daha verimli olacağı Türk ve Avusturya siyasi kulislerinde konuşuluyor… Aslında daha fazlası konuşuluyor…
Ancak nasıl Türkiye iç siyasetinde uluslararası politikalarda muhalefet ile iktidar partisi arasında demokratik çatışmalar yaşanıyorsa, bu durum Avusturya iç siyasetinde de yaşanmakta…
ÖVP Bir – SPÖ Sıfır
Mevcut Avusturya Federal Cumhuriyeti ve geçmiş monarşi devleti, tarih boyunca Türkiye Cumhuriyeti ve yine geçmiş Osmanlı monarşisi; yani Osmanlı İmparatorluğu ile karşılıklı savaşmış, bir dönem ise aynı cephede ortak düşmana karşı savaşmış ve asker kaybetmiştir…
Avusturya’nın ikinci cumhuriyetinden sonra, Avusturya’nın gündemine 1990’lara kadar Türkiye hiç girmemiştir… Türkiye, geri dönmek şartıyla Avusturya’ya misafir işçi gönderen ülkeydi… Ancak Avusturya bir göç ülkesi olduğunu nasıl çok geç kabul ettiyse, Türkiye’den gelen misafir işçilerin ev sahibi olduğunu da fark etmesi 1994’ü buldu… [Gündem de olma: Viyana’da Türk diplomatlara yapılan terör saldırıları hariç]
Çalkantılı gecen 2016’da Türkiye’ye silah ve mühimmat ambargosu yılı sonrası, Ekim 2017 erken genel seçimlerinde başbakan olan Kurz’un faşizan popülizmi, zaten mecazen olan Türkiye-Avusturya ilişkilerini, düşmanlık tohumları ekerek gündeme getirdi.
Seçimlerde olumsuz unsur olarak propaganda aracı olan Türkiye kökenliler, Türkiye’den yükselen “Hey Avrupa haddini bil” iç siyaset propagandasının, haklı olarak etkisinde kaldı. Türkiye göçmenleri, o günlerde “anayurt-yaşadığın yurt” arasında neredeyse tercih etmeye zorlandı. Siyasi baskıdan yorulan Avusturya vatandaşı Türkiye kökenliler, İbiza skandalı ile yıkılan ÖVP-FPÖ hükümeti sonrası yapılan seçimlerde sandığa bile gitmedi…
2023’e ışık tutan 2022, ÖVP’ye ve kerhen de olsa Yeşiller partisine dayattığı uluslararası konjonktürel durum, Avusturya-Türkiye ilişkilerinde son 70 yıl yaşanmayan olumlu diplomatik acıdan diyalog sağlamıştır.
Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla araması, bütün bu makalenin oluşmasındaki ana faktördür…
İki yıl boyunca diplomatik lobi çalışması yürüten Viyana Büyükelçiliği-Büyükelçisi, her ay gazetemize resmi basın bildirisi göndererek, görüşülen Avusturyalı siyasetçileri bildirmiştir.
Türkiye-Avusturya ilişkilerinin iyiye gitmesi, en çokta Türkiye haberlerinde tek düzenek editöryal politika izleyen Avusturya basınını şaşkına çevirmiştir. Türkiye üzerinden, Avusturya’da yerleşik hayat süren Türkiye kökenlileri haber başlıklarında, “tıklanma sayısına feda eden” bulvar gazeteleri, ÖVP’nin ve Başbakan Nehammer’in, Türkiye ve dolayısıyla Erdoğan’la daha iyi ilişkiler kuracağız, söylemi sonrasında, haber ve haber başlıklarında alışa gelmişliğin verdiği alışkanlıklardan geri dönmenin omurgasızlığıyla tanışmak zorunda kaldılar…
Avusturya’da yaşayan 320 bin Türkiye kökenliyi ilgilendiren […] genel politik gelişmelerden bağımsız olarak , yani Avusturya-Türkiye arasındaki diplomatik dengelerden bağımsız; Türkiye-Avusturya ilişkilerinin iyiye gitmesinden doğan sonuçların, objektif yansıması ve somut olarak uygulanması, yerli halkın veya kamusal alanda uygulanan kısmi ırkçılığa karşı bir etkisi olacak mı?
Doğru soruyu soracak ve alt başlıkta yazdığımıza dönecek olursak; İstanbul’da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından el yordamıyla kabul ettirilen Viyana Belediye Başkanı ve Valisi Michael Ludwig’in [SPÖ], Erdoğan’la yaptığı ikili görüşme sonrasında Türk Pasaportu taşıyan ancak seçme ve seçilme hakkı olmayan Viyana’da yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin, MA 35 yabancılar dairesindeki çilesine son verileceğini taaddüt etti mi?
108 yıldır SPÖ’nün yönettiği Viyana Belediyesi bünyesindeki, “Viyana Eyaleti Göç ve Vatandaşlıktan Sorumlu Belediye Dairesi’nin [MA 35] diğer etnik grupların yanı sıra, Türk pasaportu taşıyanlara yaşattığı kâbus, İstanbul’da gündeme geldi mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaşanan bu sorunu bilmemesi çok doğal, ancak stratejik hareket eden, hükümet partisi ÖVP ile Türkiye seviciliğinde bayram çocukları gibi yarışan ve Anayasal güçten mahrum ama bayramı hangi gün kutlayacağını saklayacak kadar kibirli ve iç siyasete oynayan, “adı gecen mahallede salyangoz” satan eyaletçiler, bu sorunun birinci muhataplarıdırlar.
Şayet, kurumsal işlevsizlik ve yetersizlikten dolayı, eyaletinde yaşayan göçmenlerin oturum kartları ve uzatılması kapsamında onları mağdur ediyorsan, o insanların cumhurbaşkanıyla görüşmen fiyaskodur… -Ve iki ülke arasında gelişen iyi diplomatik ilişkiler kapsamında, Federal hükümete rağmen ve anayasa göre bildirmen gereken İstanbul ziyaretin, Türkiye tarafından güç dengelerinin Avusturya Anayasası’nda yer alan “Eyaletlerin özerkliği” maddesinin yanlış anlaşılmasına yol acar…
Avusturya iç siyasetinin çekişmeleri ve entrikaları, Türkiye üzerinden kurgulanıyor. Viyana Belediye meclis üyesi tarafında, “heyet” olarak tanımlanarak, Viyana restoran sahipleri bir proje kapsamında Gaziantep’e götürülmüş, ancak götürülme amacı bile götürülen yani davet edilen restoran işletmecileri tarafından bile sorgulanmıştır. Sonuç itibariyle, meclis üyesi tarafında “heyet” olarak tanımlanan işletmeciler arasında çıkan tartışma soncunda, olaylar çıkmış, arbede yanşamıştır… Emniyet birimlerin müdahale ettiği olay, şikayetin geri alınmasıyla kapatılmaya çalışılmıştır…
DerVirgül’ün görüştüğü bazı işletmeciler, Viyana Belediyesi Projesi kapsamında mı?, yoksa bireysel mi?,- Gaziantep’e neden gittikleri ve bu ziyaretten Viyana’ya ne gibi bir katkı sağlandığını anlayamadıklarını dile getirdiler… İktidar partisinin Türkiye strateji üzerinden puan kazanmak isteyen muhalefet partisinin Viyana SPÖ örgütü, Türkiye-Avusturya ilişkilerine ivme kazandırmak yerine, belediye başkanı Ludwig -Erdoğan görüşmesi dahil bütün girişimleri, Avusturya iç siyasetine yatırım amaçlı yapıldığından zarar vermektedir. Bu durum, dolaylı olarak Avusturya’da yaşayan 320 bin Türkiye kökenli göçmenin yaşantısını olumsuz etkilemektedir.
Ankara hükümetinin hatırlamak bile istemediği, Viyana Belediye Başkanı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesinde konuşulanların, Ludwig tarafından çarpıtılarak Avusturya kamuoyuna duyurulması, 2022 yılında iyiye giden ilişkilere darbe vuran bir gelişme olmuştur.
Der Virgül’ün ilk bilgilere ulaşarak haber yaptığı ve Avusturya medyasının Der Virgül’ü kaynak göstererek Almancaya çevirdiği, Ludwig’in Twitter sayfasından paylattığı, “ Erdoğan’la Kopenhag Kriterleri’ni de konuştuk” ifadesi, aslında hiç konuşulmadığını, Ankara’nın belediye başkanının neden böyle bir paylaşım yaptığına anlam veremediğini Der Virgül yayınladı…
Avusturya, kim neyi nasıl yorumlarsa yorumlasın, ikinci cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye ilişkilerinde bu boyuta ulaşamamıştır.
Avusturya İstatistik Kurum, 2021 yılında 2,4 milyar dolar seviyesinde olan ikili ticaret hacminin bu yılın eylül ayı itibarıyla 2,7 milyar dolara yükseldiğini belirterek, Büyükelçi Ozan Ceyhun’un Anadolu Ajansı’na verdiği bilgiyi doğruladı. Öte yandan, Büyükelçi Türkiye’ye giden Avusturyalı turist sayısının bu yıl 420 bini geçtiği bilgisini verdi. Bu yılkı turist sayısının pandemi öncesine kıyaslandığında neredeyse iki kat arttığı bildirildi. Resmi verilere göre Korona salgınında önce Türkiye’de tatil yapan Avusturyalı sayısının 220 bin olduğu kaydedildi.
2023 yılında iki ülkenin cumhurbaşkanı karşılıklı olarak iadeyi ziyaret yapacaklar…
Bu, Avusturya Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in “Antalya Diplomasi Forumu”na katılması, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye seçimleri öncesinde, Mart veya Nisan ayında Avusturya’ya “resmi” ziyarette bulunacak… [Tarihler sabit değildir]
Öte yandan, Avusturya’nın Linz kenti, İzmir ile “kardeş şehir” olma yolunda mutabakata varacak, Tirol ve Vorallberg eyaletlerindeki bazı şehir ve turistlik ilçeler Türkiye’nin eş değer yerleşim bölgeleriyle kardeş [ortak karar ve iş birliği] olacaklar…
Ehliyet sınavları yeniden Türkçe yapıla bilinecek
Avusturya’da aşırı sağ Özgürlük Partisi [FPÖ] tarafından kaldırılan “Türkçe dili ehliyet sınav” seçeneği, zaten son günlerde SÖZ partisi tarafında Viyana’nın reklam panolarına asılan afilerle talep edilmişti.
Ayrıca, SÖZ Partisi, Koalisyonun küçük ortağı Yeşiller Partili Ulaştırma Bakanı’na bu konuda geçtiğimiz günlerde açık mektup yazarak, Avusturya medyasının da dikkatini çekmişti…
SÖZ partisinin siyasi bakısı, Türkiye-Avusturya ilişkilerinde başrolü çeken ÖVP, konjonktürel durumun nesnel ihtiyaçlarından yola çıkarak, parti ve hükümet hanesine bir artı yazılması nedeniyle, Yeşiller Patisinde olan Ulaştırma Bakanlığı’ndan gayri resmi Türkçe dili sürücü belgesi sınavının yeniden getirilmesini isteyebilir… Ancak, bu konuda ÖVP-Yeşiller iktidarına yaptırımı Ankara’dan beklemek yanlış olur… Başlatılan kampanyaya destek vererek, Yeşiller Partisi’nin beslendiği ideolojik kaynağı göstererek göçmenlerin alınmış haklarını yeniden alınması gerekmektedir… ÖVP, göçmen seçmenler kapsamında, sübjektif koşullarının ölümcül diyalektiği nedeniyle, bu konuda özellikle Türkiye kökenlilerin yanında olacağından şüpheniz olmasın…
Sonuç…!
2023 yılının ekonomik sıkıntılar getireceği bilinse de Türkiye kökenliler acısında, “belki de hiç farkında olmadığı” yaşamsal alanda özgürlük ve imkan sahibi olacak… Nasıl oluyor da bir çok konuda kati sonuçlara varıyor ve analiz yapabiliyoruz?
Yukarıda yazdığımız analiz ve öngörüler, Avusturyalı ve Türkiye siyasi arenasından, muhalefet ve iktidar parti mensuplarıyla yaptığımız görüşmelerden edindiğimiz bilgiler ışığında değerlendirme yapıyoruz…
Kaynağını söyleyemediğimiz dürüst diplomat ve siyasetçilere buradan teşekkür eder, onları değiştirmeye çalışan siyasi arenaya rağmen, kendileri olarak kalmayı başardıkları içinde, sizin ve bizim adımıza tebrik ederiz… | © DerVirgül | Mutlu Yılar […]