Viyana Belediye Başkanının verdiği madalya-da geri alınacak mı?
Dokunulmaz sanılmanın büyük kibri, beraberinde güvenlik zafiyetleri doğurmuş ve ülke ilk defa bariz bir şekilde “hedef gözetilmeden-rastgele” terör saldırısına maruz kalmıştır. Ülke istihbaratının basiretsizliğinin bedeli, önce kahraman sonra terör şüphelisi ilan edilen Filistinli gence ödetiliyor…
Yorum | Adem Hüyük
Irak ve Şam İslam Devleti [IŞİD] örgütünün üslendiği, 2 Kasım 2020 Viyana saldırısını Kuzey Makedonya çifte vatandaşlığa sahip 20 yaşındaki genç gerçekleştirdi.
Dört masum sivilin ölümü ve yedisi ağır 23 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının kahramanı olarak görülen Filistinli Usame Ebu El Hüsna, saldırgan tarafından vurulan bir polis memurunu tehlike bölgesinden sağlık görevlilerine ulaştırdı.
Usame Ebu El Hüsna’nın bu cesareti, Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig [SPÖ] tarafından Viyana Eyaletinin “Kurtarma Madalyası” verilerek ödüllendirildi.
Kurtarma Madalyası verildi vatandaşlık verilmedi
Usame Ebu El Hüsna uzun yıllardır yaşadığı Avusturya’nın vatandaşlığına geçmek için, “Kurtarma Madalyası’nı” elinden aldığı Michael Ludwig’in valisi olduğu MA 35 göç ve vatandaşlık dairesine müracaat etti-ancak reddedildi.
Nedeni ise, Viyana Eyalet Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi [LVT] raporunda, Usame Ebu El Hüsna’nın “terörist grup Hamas’ın çevresinde görünmeye devam edeceğini” ve vatandaşlık verilmesinin “önemli bir risk oluşturduğunu” belirtmesine bağlandı.
Rapora göre, Usame Ebu El Hüsna, Hamas ile ilişkilendirilen bir yardım derneğinde yer alıyor.
“Luksor Operasyonu”
2 Kasım 2020 Viyana saldırısının gün yüzüne çıkardığı güvenlik zafiyetini gizlemek için, saldırının yapıldığı aynı gün “Luksor Operasyonu” adı altında İslami kurum ve derneklere operasyon yapıldı.
Temel eğitimini vatandaşlığını aldığı Avusturya’da yapmış yirmili yaşlarda bir gencin, otomatik silah tedarik ederek üstelik IŞİD ile bağlantısının daha önce bilinmesine rağmen böyle bir eylemi gerçekleştirmesi, yani istihbarat birimlerinin bu saldırıyı önceden engelleyememiş olması en azından böyle bir saldırıyı öngörememiş olması, dokunulmaz olduğunu düşünmekten kaynaklanan bir güvenlik zafiyeti ve güvenlik zafiyetinin gizlenmesi için yapılan bir operasyondur, “Luksor Operasyonu”.
2020 yılında şimdilerde başbakan olan ancak dönemin İçişleri Bakanı Karl Nehammer [ÖVP], Müslüman Kardeşler ve terör örgütü olarak nitelenen Hamas’a yönelik “belirleyici bir darbe” den söz etmiş, o meşhur cümleyi oda kurmuştu: “Siyasal İslam’a Avusturya’da yer yok!”
İçişleri Bakanı Karl Nehammer’in bu açıklamasının da etkisiyle, Graz savcılığı düğmeye basarak Hamas ile ilişkilendirilen kurumlara baskın düzenlendi.
İlgili kurumlara yapılan baskınlar sonrasında Usame Ebu El Hüsna’nın da bu gibi yardım derneklerine gittiği tespit edildiği ileri sürüldü. Ancak mahkeme bütün bu operasyonu boşa çıkaracak karara imza attı.
Graz Ceza Mahkemesi davayı kapattı
Ancak Graz Bölge Ceza Mahkemesi, geçen Eylül ayında Ebu El Hüsna aleyhindeki davayı, Hamas’a üyelik varsayımını destekleyecek “somut bir kanıt” olmadığı için düşürdü. Suçlanan dernek hakkındaki hazırlık soruşturmasına da son verildi. Bu nedenle Viyana Eyalet Polis Merkezi geçen sonbaharda vatandaşlığa alınma konusunda herhangi bir kaygı duymadığını ifade etti.
Buna rağmen, Viyana Eyalet Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi [LVT] Ebu El Hüsna’nın Avusturya vatandaşlığına geçmesinin sakıncalı olduğu fikrinden vaz geçmedi ve MA 35 raporunu geri çekmedi.
Kurtarma Madalyası ne olacak?
Ülkenin istihbarat birimlerinin terör şüphelisi olarak gördüğü birine verilen “Kurtarma Madalyası’nın” akıbeti ne olacak sorusu, akıllara takılıyor. Bu durumda madalya geri mi istenecek? Yoksa verdik ama bilmiyorduk mu denilecek?
Mahkemenin bile akladığı Usame Ebu El Hüsna’dan özür mü dilecek?
Bütün bu sorulara, sadece şov yapmak için ödül verenlerin yanıt vermesi gerekmektedir… | © DerVirgül