“Deprem bir sınıf sorunu mudur”

Dar gelirli insanlar yaşamın pek çok alanında olduğu gibi deprem koşullarını da daha ağır bedel ödeyebiliyor.

“Deprem bir sınıf sorunu mudur”

Deprem yaşandığı yerde herkesin hayatını olumsuz etkileyen doğal afetlerden.

Kimin, nerede depreme yakalanacağı belli olmadığı için her insan bu afete kurban gitme ihtimali var.

Depremin güvensiz yapılarda oturanları daha fazla etkilediği de tartışmasız bir gerçek.

Bu nedenle eski binaların yenilenmesinin gündemde olduğu bugünlerde maddi imkanları yerinde olmayanlar kara kara düşünüyor.

Dar gelirli insanlar yaşamın pek çok alanında olduğu gibi deprem koşullarını da daha ağır bedel ödeyebiliyor.

“Deprem yoksulların sorunudur”

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, 7 Mart 2023 Salı günü Twitter hesabından bu duruma dikkat çeken bir paylaşımda bulundu.

Jeofizik yüksek mühendisi Ercan, “Depremin suçlusu, 1947’den beri Türkiye’yi yöneten ‘çıkar düzenidir (oligarşidir)’. Bu düzen emeği, halkı sömürerek varsılı daha varsıl eder, yoksulu ezer. Her sarsıntı depremde dar gelirlilerin oturdukları kötü yerlerdeki kötü yapılar yıkar. Deprem, yoksulların sorunudur” ifadelerini kullandı.

“Deprem sınıfsal bir sorun”

Ercan’ın bu yorumu akıllara şu soru geliyor: Deprem, aynı zamanda sınıfsal bir sorun mudur?

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, sorumuza “kesinlikle… Tabii ki öyle” diye cevap verdi.

Bazı zenginlerin oturduğu binaların da yıkıldığını belirten Okuyan, “Ama yaygın olarak baktığımız zaman insanların çürük binalarda oturması sınıfsal bir mesele yani o çok net” dedi.

“Sorunları sadece iktidarın beceriksizliği olarak görmemek gerek, sınıfsal bir durum da var”

Deprem sonrasındaki sorunları sadece AK Parti iktidarının beceriksizliği olarak görmemek gerektiğini belirten Okuyan, “Burada da sınıfsal bir şey var. Piyasa ekonomisi ya da sermaye sınıfının egemenliğindeki ekonomik sistem devletin bütün kaynaklarını özel sektöre veriyor. Örneğin Kızılay gibi halka yardım için kurulmuş bir devlet kurumu dahi özelleştirilmiş durumda” diye konuştu.

“Depremin zengin yoksul ayrımı yapmadığına ilişkin görüş yanlış”

Deprem bölgesindeki kentleri dolaştığını aktaran Okuyan, şunları kaydetti:

Yani depremin zengin yoksul ayrımı yapmadığına ilişkin görüş yanlış. Bu depremde tabii ki zenginlerden de hayatını kaybeden oldu ama çok açık bir gerçek var ki ölenlerin ezici çoğunluğu ve deprem sonrasında o acıyı hala çeken işte aç ve açıkta kalanlar hep yoksullar. Başka yerlerde evi, parası olanlar hemen göçtüler ama memleketlerinde çadırlarda, kendi yaptıkları barakalarda kalanlar hep yoksullar.

“Herkesi ilgilendiren bir sorun ama alt kesimler daha çok etkilenir”

Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Sosyolog Prof. Dr. Gürcan Şevket Avcıoğlu ise deprem, sınıfsal bir sorun olduğu görüşünde olmadığını söyledi.

Depremin halkın genelini ilgilendiren bir sorun olduğunu ifade eden Avcıoğlu “ama” diyerek “Burada eksikliklerden dolayı en fazla etkilenen kesimin toplumsal olarak alt kesimler olduğu söylenebilir. Varlıklı bir insanın diyelim ki birkaç şehirde evi olabilir veya aynı şehir içinde barınacak başka yerleri olabilir. Dolayısıyla bir alternatifi vardır. Ama yoksulların böyle bir seçeneği olmadığından tabii daha fazla etkilenirler, kaybolan varlığını telafi edecek imkanı yoktur. Dolayısıyla daha fazla etkilenir tabii ki diğerlerine göre” değerlendirmesinde bulundu.

“Zengin olanlar, olmayanlara göre depremin yıkıcı etkisinden daha az etkilenir”

Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Erdoğan da önce depremin bir doğa olayı olmasından dolayı vurduğu yerde zengin, fakir, kadın, erkek, ırk, din ayrımı yapmadığına kaydetti.

“Ancak her birimizin depremden etkilenişi farklı” diyen Erdoğan, “Maddi zenginlikleri olanlar, olmayanlara göre çoğu zaman depremin yıkıcı etkilerinden daha az etkilenir” tespitini yaptı.

“Fakirseniz depremde ölme ihtimaliniz varlıklı birine göre çok daha fazladır”

“Paranız varsa depreme karşı daha dayanıklı yeni evlerde oturabilirsiniz. Bu sayede hem canınızı hem de mülkünüzü yani servetinizi korumuş olursunuz” diyen Erdoğan, şunları söyledi:

“Deprem sonrası yaşanabilecek elektrik kesintilerine karşı hazır jeneratörünüz, sizi kentten uzaklaştıracak özel otomobiliniz, acil ihtiyaçlarınız için kenarda nakit paranız vardır. Fırsatlar nasıl üst sınıflarda toplanıyorsa riskler de maalesef alt sınıflarda toplanıyor. Fakirseniz depremde ölme ihtimaliniz varlıklı birine göre çok daha fazladır.”

“Fakirin akrabalarınızı kaybetme ihtimali de zenginlere göre daha yüksek”

Enkazdan sağ kurtulsalar dahi bu insanları bekleyen başka sorunların karşılarına çıktığını dile getiren Erdoğan, “Ev sahibi de olsanız kiracı da muhtemelen bütün servetiniz yıkılan evle beraber yok olur gider. Birinci derece akrabalarınızı kaybetme ihtimaliniz de zenginlere göre çok fazladır. Maddi durumu yerinde olmayan kadınlar, yaşlılar ve çocuklar felaketler karşısında daha da savunmasız ve kırılgan olurlar” şeklinde konuştu.

“Zengin olmak da kurtarmayabilir”

Erdoğan, varlıklı bir birey olmak kadar nasıl bir ülkede yaşanıldığının da afetlerde önemli olduğuna dikkati çekerek, “Eğer depreme hazırlıklı bir ülkede yaşamıyorsunuz kale gibi sağlam bir eviniz olabilir ama gittiğiniz bir hastanede, okulda, sinemada enkaz altında kalabilirsiniz. Yani depreme karşı mücadele sadece bireysel bir çaba ile olacak iş değil. Zengini, fakiri herkes kamu yönetimini depreme karşı ciddi önlemler almaya teşvik etmeli” diyerek sözlerini bitirdi.

“Varsılların İstanbul’da depreme nerede yakalanacaklarının garantisi yok”

Aynı soruya eski İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Cemal Gökçe de yanıt verdi.

Ahmet Ercan’ın tespitinin doğru olduğunu kaydeden Gökçe, “Fakat o varsılların (zenginlerin) İstanbul gibi bir kentte depreme nerede yakalanacaklarının garantisi yok. Yani Kahramanmaraş merkezli deprem gece olduğundan herkes evindeydi, fakat gündüz olsa insanların nerelerde olduğunu kestirmek mümkün değil. İstanbul gibi kentlerde de öyle düşünmek lazım. Dolayısıyla sadece şu yapı, bu yapının sağlamlığı olarak değil, genel çerçevede kentin güvenli olması gerekir” ifadelerini kullandı.

“Parası olmayanın konutlarını güçlendirme şansı yok”

Cemal Gökçe, konuya yeni konut yapma, edinme çerçevesinde bakıldığında ekonomik durumları iyi olan insanların yapacakları gidere pek takılmadıklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

Bu çerçevede bakacak olursak sınıfsaldır ama kent düzleminde bakacak olarak olursak toplumsaldır. Şimdi biz yapılarınızı güçlendirin diyoruz. Parası olmayan insanların yapılarını güçlendirme şansı var mı? Bu çerçevede sınıfsaldır. Deprem yoksulları daha fazla vuruyor.|The Independentturkish| Ali Kemal Erdem

Yayınlama: 12.03.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.