Deprem ve Seçim

6 Şubat’ta gerçekleşen iki büyük deprem felaketi, on bir ilimizi derinden sarstı. Resmi rakamlara göre açıklanan elli bine yakın canımızı kaybettik.

Olayın üzerinden bir buçuk ay geçti. Bu süreçte neler oldu? Mayıs ayında yapılacak olan seçim, depremi unutturacak mı?

İçinde zerre merhamet olan herkes çok üzüldü. Halk olarak çok büyük bir dayanışma örneği gösterdik tüm dünyaya. Yapılanlar ve yapılmayanlar, siyasetin ikilimleri, medya kuruluşları tarafından haber yapıldı. Kraldan çok kralcılar çıktı meydanlara. En üzüldüğüm şey ise meclisin kapalı kalmasıydı. Bu meclis savaşta da açıktı, barışta da açıktı. Gerekçe, vekillerin deprem bölgesinde olmalarıydı.

Siyasetin kirli yüzünü bir kez daha gördük. Herkes birbirini karalama çabası içindeydi. Herkes kendi tabanına şirin görünmeye, kendini aklamaya ve karşı tarafı suçlamaya çalıştı. İki yüz elli kadar müteahhit ve yapı denetçisi tutuklandı. Tek suçlu onlar mı? Başka suçlu yok mu?

Japonya da harakiri kültürü var. Görevini yerine getiremeyen ve onurunu koruyamayan bir kişinin hayatına son vermesi. Bunu yapın demiyoruz. Ama en azından bir istifa kültürünüz olsun.

Kıyaslamak bana acı verse de batılı ülkelere bir bakın. Seçim kaybeden tekrar aday olmuyor.

Bir işte başarısızlığını kabul eden idareci veya siyasetçi, en hızlı şekilde görevinden ayrılıyor.

Peki bizde durum nasıl?

Başarısızlık, başka sebeplere bağlanıp olayın üstü örtülüyor. Kimse yerinden kıpırdamıyor.

Eğitim sisteminde ahlak, onur, haysiyet konularına daha çok önem vermeliyiz. Rüşvet, görevi kötüye kullanama, devlet malını kendi zimmetine geçirme v.b. gibi hukuksal cezaların daha çok arttırılması gerekiyor.

Siyasetin içindeki kirlilik bazen bunların yapılmasına engel oluyor. Çünkü Türkiye de bir iş yaptırmak istiyorsan rüşvet kavramını iyi bilmek zorundasın. Memur, köken olarak emronulan, senin işini yapmakla vazifedar kişi demek.

Ama bazı yerler ve kurumlarda, memura iş yaptırmak rüşvet engeline takılıyor.

Geçenlerde bir duyum aldım ve içim yandı. Gerçekten doğruysa eğer, felaketten daha beter bir felaket. Deprem bölgesine giden özellikle gıda maddeleri, kötü kişilerin eline geçmiş.

Bunlar depremzedelere verilmesi gereken gıda ürünleri başta olmak üzere toptancılara satmaya başlamış. Özellikle yağ fiyatlarının düşmesi bu yüzden olmuş. Halkımızın ve devletimizin felaket bölgesine gönderdiği ürünlerden çıkar sağlamak nedir ya? İnsanlık kalmamış, hayvandan daha aşağı duruma düşmüşler. O insanların ahı elbette çıkacak sizden. Yetkililerimizin bu konuyu araştırması gerekiyor. Sorumlularına, satanlara, alanlara en ağır cezaların verilmesi gerekiyor.

Biz lafım da bölgedeki ve çevre illerdeki mülk sahiplerine…

Bölgeden gitmek zorunda kalan depremzedelere, evlerini fahiş fiyatlara kiraladılar. Tabii ki her mülk sahibini aynı kefeye koymuyorum. Vicdan sahiplerine can-ı gönülden teşekkür ederim.

Bizim sözümüz, insanlıktan nasibini alamamışlara…

Böyle bir durum sizin başınıza da gelebilirdi. Biraz da olsa empati yapmayı öğrenin artık. Gözünü ve kalbinizi para hırsı bürümüş. Ama şunu unutmayın! Malınızı ve mülkünüzü toprağın altına götüremeyeceksiniz.

Şimdi ne oldu?

Seçim telaşı başladı ve deprem bölgesi kısmen unutuldu.

Sonuçta hayat devam ediyor. Önümüzde seçim var.

Ülkenin kaderi belki de buna bağlı. Ama şunu istemiyoruz artık, kirli koltuk kavgaları yüzünden bu ülkeye acı çektirmeyin.

Yalanın ağzına yuva yaptığı siyasetten bıktık artık.

Dürüst olun.

Depremzedeleri unutmayın, unutturmayın.

Devlet ve millet olarak oradaki insanları unutmayalım.

Millet olarak elimizden ne gelirse yaptık, yapmaya devam edelim.

Bölgedeki insanlarımıza yalnız bırakmayalım. Kirli siyasete alet olup, onların oyuncağı olmayalım.

Yayınlama: 19.03.2023
A+
A-
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. attilla dedi ki:

    İnsanlara şatafat lüks gösteriş aşılanıyor… örn: Dün televizyonda milletvekili başvurusu için giden adamlar son model lüks araçlarla gittiler, konvoy halinde… Bunlar görsen kendilerini kahraman zannediyor… Yanında passat model siyah camlı araçlarla(…)
    Azizim bu ülke; Bu şişirilmiş egolarla, bu mantıklarla, v.b… uzatmayayım ama sokakta yere tüküren bu insanlarla hiç bir yere gitmez… Hangi sistemi getirirsen getir hiç fark etmez… Al takke ver külah devam eder… Buna alışmış, aliştirilmis maalesef…
    Adamların mantığı tofaş, şahin, bmw, mangal, futbol… Bu kültüre(mantığa) sahip kişiler bu ülkeye hiç bir fayda sağlamaz… Hazır yiyici tüketicilerdir…
    Saygılarımla…