Bir sabah anne bir sabah, acını süpürmek için açtığında kapıyı

Adem Hüyük, Avusturya'nın Viyana kentinde yaşayan Türk gazeteci ve yazardır. Der Virgül adlı haber ve analiz platformunun imtiyaz sahibi ve köşe yazarıdır. Gazetecilik kariyerinde, Avusturya'daki Türk toplumu, göçmen politikaları ve Avrupa'daki Türk diasporası üzerine analizler kaleme almıştır. Ayrıca, Avusturya'daki Türk toplumunun sosyolojik ve politik yapısı üzerine yazılar yazmaktadır. Deutsch: Adem Hüyük ist ein türkischer Journalist und Autor, der in Wien, Österreich lebt. Er ist Herausgeber und Kolumnist der Nachrichten- und Analyseplattform Der Virgül. In seiner journalistischen Laufbahn hat er Analysen über die türkische Gemeinschaft in Österreich, Migrationspolitik und die türkische Diaspora in Europa verfasst. Darüber hinaus schreibt er über die soziologische und politische Struktur der türkischen Community in Österreich.

Annelerimiz Türkiye’deydi. “Bekle beni anne, acını süpürmek için açtığında kapını, ansızın gelirim” şiirleriyle vefasızlığımızı arabeskle kamufle ettiğimiz, çaresiz günlerin üzerinden yıllar geçti. Artık bekleyen bir annemiz de yoktu. Keşke-ler içerisinde boğulmak yerine annenize gidin. Çünkü biz çok geç kaldık…

Babasız büyüyenlerin annesine olan bağlılığı, tutkulu bağlanmanın daha da  ilerisinde oluyor. Belirli bir yaşa kadar anne merkezli olursunuz. Hele buna bir de ekonomik sıkıntılar içinde büyütülmeniz eklenirse, anne kutsallığı soyut söylemden öteye geçerek içselleştirmenize neden olur.

Anneyle çocuğunun ilişkisi, torakla ağacın ilişkisi gibidir. Bitmek bilmeyen bir sevgiye karşı, kimi zaman zorunlu vefasızlığın vicdan mahpusluğudur.

Fırtına kopar, sel basar, yangın çıkar – her ne olursa olsun toprak ağacın köklerini bırakmaz.

İşte o toprak annedir.

Annesini kaybetmiş insanlar için, Rhea veya Kibele gibi mitolojik annelerin bir önemi kalmamıştır. Artık; babasını kaybeden ve sadece annesiyle yaşam süren ancak bir süre sonra da annesini kaybeden Anna Jarvis’in kaderini yaşamaya mahkûm olmuşlardır.

Sizi saracak olan pişmanlık, hiçbir zaman tahliye olmayacağınız vicdan hapsine mahkûm edecek. Sokaklarda ellerinde çiçeklerle annesine giden insanlar, sizin gardiyanınız olacak.

Anna Jarvis içine girdiği vicdan mahpusundan çıkabildi mi bilemiyorum. Ancak kendi annesine olan vefa borcunu, tüm annelere özel bir kazandırarak ödediğine inanıyorum.

[Anna Marie Jarvis, Amerika Birleşik Devletleri’nde Anneler Günü’nü başlatan kişidir.]

Tüm evlatlar bir şekilde annesine olan vefa borcunu öder… Bunun yeterli olup olmadığına da kendi vicdanı karar verir.

Annenizi çok sevmeniz yetmiyor kimi zaman. Onları sevdiğinizi pratik olarak gösterin. Başarılı olun mesala-herhangi bir konuda alan da… Göreceksiniz nasıl da mutlu olacak… İnsan emek verdiğinden kendisine bir şey beklemez. Emek verdiğinin de emek verdiğini görmek ister…

Benim gibi küçük yaşta annesinden ayrılarak Avusturya’ya gelen arkadaşlarımla, “Bekle beni anne, acını süpürmek için açtığında kapını, ansızın gelirim” şiirleriyle vefasızlığımızı arabeskle kamufle ederdik. Eksik yanları hiç görülmeyen, neyi neden yaptığı sorgulanmadan hep suçlanan, yakın akrabaları tarafından “ hayatı kurtulsun lütfuna laik görülen” ergen beslemelerdik.

O günlerden çocuk sahibi olduğumuz şu günlerdeki düşüncemiz arasında çok fark oluştu. Keşke-ler içerisinde boğulmak yerine annenize gidin. Göreceksiniz ki o sizi toprağın ağacın köklerini sarmaladığı gibi saracaktır.

Çocuklarımın annelerine, tanıdığım ve tüm annelere buradan selam olsun. Anneler gününüz kutlu olsun…

Yayınlama: 14.05.2023
Düzenleme: 15.11.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.