Cumhurbaşkanı kim olacak?

Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri, adayların hiçbiri ilk oylamada mutlak çoğunluğu sağlayamadığı için 28 Mayıs tarihinde yapılacak olan ikinci tura kaldı. Yurt dışında yaşayan seçmenler için ikinci tur seçim maratonu bugün resmen başladı. Avrupalı gazetecilerin köşe yazıları…

Cumhurbaşkanı kim olacak?

Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri, adayların hiçbiri ilk oylamada mutlak çoğunluğu sağlayamadığı için 28 Mayıs tarihinde yapılacak olan ikinci tura kaldı. İlk turda görevdeki cumhurbaşkanı Erdoğan (yüzde 49,5) net bir şekilde muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun (yüzde 44,9) önündeydi. Sonucu aşırı milliyetçi aday Oğan’a yüzde 5,2 oranında oy veren seçmenin belirleyebileceği öngörülürken, Avrupa basını iktidar değişikliği ihtimalinin azaldığını düşünüyor.

Hayvani becerileriyle üstesinden geliyor

Le Quotidien, Erdoğan’ı sürekli dört ayak üzerine düşen bir kediye benzetiyor:

“Erdoğan, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlere vicdanı hayli rahat, toparlanıp ayağa kalkma becerisine de sarsılmaz bir inançla gidiyor. Bir kedi gibi kabarttı tüylerini ve kamburunu çıkardı. … Korku ve titremeler yatışana, kuruyan gözler tekrar başka yöne bakana ve günlük hayatın akışına geri dönene kadar. Siyasetle yatıp kalkan bu politik hayvan hayli kötü durumdaydı. Yine de tehlikeli durumlardan kurtulma becerisinden hiçbir şey kaybetmedi.”

Gurbetçilerin sınıf bilinci yok

Almanya’da yaşayan Türkiye vatandaşları, yüzde 65 gibi bir oranla Erdoğan’dan yana oy kullandı. Evrensel bunu şöyle yorumluyor:

“Sınıf mücadelesinin değil, ayrıştırmanın belirleyici olduğu günümüz Avrupa’sında oluşan bu tablodan en çok Türkiye’deki muhafazakâr, milliyetçi, faşist partilerin nemalandığını bu son seçimler gösterdi. … Almanya’da aşırı sağ, göçmen ve mülteci karşıtı, milliyetçi ve faşist partilerin estirdiği havadan endişe duyan, gelecek korkusuna kapılan Türkiye kökenli göçmenlerin azımsanmayacak bir bölümünün, Türkiye’de Avrupa’da endişe duydukları, aynı ideolojik-politik çizgiye sahip partilere oy vermesi ancak ‘sınıf bilinçsizliğiyle açıklanabilir.”

Fazla Batıcılık seçmeni ürküttü

Trud, Türkiye’deki muhalefetin kendisini fazla abarttığı kanısında:

“Batı’ya fazla sarıldılar ve bu da Türk seçmenin pek hoşuna gitmedi. Öte yandan, İskenderun bölgesindeki felaketten de istifade etmeyi beceremediler. Muhalefet, değişim için katalizör olarak depremi kullanabilirdi. Ama Erdoğan daha erken davrandı. Kusursuz, proaktif ve oldukça hızlı yanıtlar verdi. Bu da depremden etkilenen bölgede Cumhurbaşkanı lehine açık bir zafer getirdi.”

Değişime henüz hazır değil

Habertürk, Erdoğan’ın görevde kalmaya devam edeceğinden emin:

“CHP defalarca söylenmesine rağmen iktidarın kurduğu tuzağa düştü, AK Parti’nin istediği adayı gösterdi. Sonuç ortada. … Alevi kimliğinden dolayı tereddütteki seçmen ona oy vermemişe benziyor. … Savunma sanayi, bedava doğalgaz, beka sorunu, vatanın bölünmez bütünlüğü, ‘Yaparsa yine Erdoğan yapar,’ algısı, müteahhitler ve inşaata dayalı ekonomi, dış güçlerin müdahalesine karşı birlik olma mesajı kazandı. … Pandemi, ekonomi, deprem teğet geçmiş. Demek ki Türkiye henüz o kadar da değişime hazır değilmiş ve Erdoğan’la işi bitmemiş. … Meclis aritmetiği bunu gösteriyor.”

Erdoğan’ın performansını referanduma götürmeli

Ekonomist Eser Karakaş, Artı Gerçek’te Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasının odağını değiştirmesi gerektiğini söylüyor:

“AKP 21 senedir iktidarda ve son on senesi çok büyük başarısızlıklarla dolu. Hukuk ayaklar altında, her gün Anayasa çiğneniyor, ekonomi ise tam bir iflas tablosu, dış politikada büyük ve çok vahim eksen kaymaları işin cabası, kadın hakları. … Bu manzara-ı umumiye karşısında Kılıçdaroğlu’nun yapması gereken kanımca Erdoğan ile program, öneriler yarıştırmak değil Erdoğan’ın performansını referanduma götürmek olmalıdır.”

Polonya muhalefeti için umut kırıcı

Interia, Polonya’da sonbaharda yapılacak parlamento seçimlerinde hükümetin değişmesini bekleyenlerin umutlarının azaldığı kanısında:

“Polonya, Türkiye değil. Ancak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin ilk turunu anketlerin aksine önde bitirmesi, pek çok PiS hükümeti muhalifi için şok etkisi yarattı. Kamuoyu yoklamaları yine başarısız oldu. Ekonomik kriz, Erdoğan’ın halk desteğini kırmadı. Türk hükümetinin herkesin malumu beceriksizliklerinin ve hatta depremde yapılanların dahi bir etkisi olmadı. … Hüsnükuruntular, makul muhakeme gücünün önüne geçti. … İnsan, 2022’de Macaristan’daki seçimlerde de benzer büyüklükte umutlar bağlandığını hatırlamadan edemiyor.”

Tahıl anlaşması kampanya kozu olabilir

Kommersant, Moskova’nın Erdoğan’a hayli somut bir destek sunabileceğini öne sürüyor:

“[Erdoğan] Türkiye’nin kilit rol oynadığı tahıl anlaşması gibi haber değeri taşıyan her gelişmeyi kendi lehine çevirmeye çalışacak. Anlaşma 18 Mayıs’ta, ikinci tur seçimden tam on gün önce sona eriyor. Moskova, Ankara ile görüşerek sözleşmeyi en az iki ay uzatırsa, Erdoğan Türkiye’ye de önemli mali avantajlar sağlayacak yeni bir dış politika başarısı daha ilan edebilir. Ülke ekonomisinin ciddi sorunlarla boğuştuğu bir dönemde, bunlar Türkiye Cumhurbaşkanı için çok olumlu haberler.”

Seçmen istikrar istiyor

De Volkskrant, Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın eş zamanlı yapılan parlamento seçimlerinde çoğunluğunu korumayı başarması muhalefetin işini zorlaştıracak, diyor:

“Pek çok yurttaş ülkede siyasi istikrar istiyor. Cumhurbaşkanı parlamentoda çoğunluğa sahip olmazsa, Fransa’da ‘kohabitasyon’ olarak adlandırılan durum meydana gelir ve istikrar tehlikeye girer. Bu endişe, 28 Mayıs seçimi öncesinde Cumhurbaşkanı’na fazladan bir ivme kazandırabilir. Cumhur İttifakı önümüzdeki iki hafta boyunca istikrar gerekliliğini şüphesiz vurgulayacaktır. Aynı ‘kohabitasyon’ senaryosu, Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda muhalefetteki Millet İttifakı’nı zor bir pozisyonda bırakabilir.”

Kılıçdaroğlu’nun işi zor

The Guardian da Kılıçdaroğlu’nun zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya olduğunu düşünüyor:

“Kılıçdaroğlu için yarış henüz bitmedi. Ancak görevde olmasının avantajı ve AKP’nin parlamento zaferinin getireceği ivmenin birleşimi, Erdoğan’ın otokratik yönetimini üçüncü bir on yıla uzatma olasılığının güçlü olduğu anlamına geliyor. … Hayal kırıklığına uğramış Kılıçdaroğlu ittifakının, beklentilerini karşılayamayan cumhurbaşkanlığı yarışında durumu tersine çevirmek için önünde iki haftası var. Ezici bir çoğunluğu Erdoğan’ın lehine haber yapan düşmanlık içindeki medyayı da hesaba katarsak bu çok zor bir görev olacak.”

Erdoğan diasporaya güvenebilir

Revista 22 seçim sonuçlarını değerlendiriyor:

“Seçim sonuçları, hem Anadolu’da hem ülkenin kuzeyinde hem de diasporada geleneksel [Erdoğancı] kalelerin varlığını sürdürdüğünü gözler önüne seriyor. Fransa’da Türklerin neredeyse yüzde 70’i, 2018’deki seçimlerden yaklaşık yüzde yedi artışla Erdoğan’a oy verdi. Almanya’da da çoğunluğu Türkiye’yi kasıp kavuran yüksek enflasyonundan etkilenmeyen ve aslen Anadolululardan oluşan topluluk tarafından net bir çoğunluk oyuyla seçildi. … Hassasiyetleri öncelikle kimlik temelli ve Erdoğan’ın prestijli dış politikasına kendilerini kaptırmış durumdalar. Yalnızca İsveç’te yaşayan Türk toplumu oylarıyla Erdoğan’ı cezalandırdı, ancak bunu yapmaları Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya katılımı konusundaki tutumunu daha da radikalleştirme riski taşıyor.”

Milliyetçilik yükselişte

T24 sonuçları analiz ediyor:

“Erdoğan özellikle son dönemde ‘din’den çok milliyetçilik merkezli bir dili, kendi ittifakı ve seçmenini ‘vatansever’ olarak tarif ederken muhalefeti ‘terörle-teröristle’ yan yana konumlayan bir propagandayı benimsedi. … Millet İttifakı içindeki en büyük ikinci parti ‘şehirli milliyetçi’ler olarak tarif edilen İYİ Parti idi. … Ve Ata İttifakı, … Sinan Oğan’ı Cumhurbaşkanı adaylığında destekleyerek yüzde 5,3’e ulaştıran birliktelik. Her üç ittifakta da ana damarı ya doğrudan oluşturan ya da önemli bir faktör halinde tutan unsur milliyetçilik. Başta anket şirketleri olmak üzere geniş bir kesimin kaçırdığı, bu milliyetçi dalga oldu.”

Otokrat artık yumuşar mı?

Le Figaro, Erdoğan’ın yeniden seçilmesiyle otoriter yönetim tarzını da bir nebze yumuşatabileceği görüşünde:

“Seçim, Türkiye’nin en güçlü kişisinin halkından korktuğu ve onları susturmaya çalıştığı zamanlardaki kadar zayıf olmadığını da göstermiş oldu. Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü dönemiyle birlikte otokrasiye mi geçilecek? Avrupalılar ve NATO’daki müttefikleri buna hazırlıklı olmalı, ancak Ankara’daki cumhurbaşkanının elde ettiği yeni meşruiyetle biraz yumuşamasından da şikâyet etmeyeceklerdir.”

Popülistlerle mücadelede bir sınav sahası

Polityka seçimin ikinci turunu büyük bir heyecanla bekliyor:

“28 Mayıs’taki seçim yalnızca Türkiye’nin geleceğini belirlemeyecek. Ülke muhalefeti, otokrasiyi savunan, liberal demokrasinin sunduğu özgürlükleri küçümseyen otoriter ve milliyetçi Recep Tayyip Erdoğan’ı yenerek, dünyaya bu tür siyasetçilerin alt edilebileceğine dair güçlü bir mesaj vermiş olacak. Ve bu durum, baştan itibaren koşulların eşitsiz olduğu, adil bir seçimden bahsedilemeyecek hallerde dahi geçerli. Türkiye ayrıca, popülist bir tahakkümün ardından devletin yeniden inşası bakımından önemli bir siyasi ve toplumsal sınav sahası haline gelecektir. Bunlar bugün elbette yalnızca teorik varsayımlar.”

AB’yle ilişkilerin yönüne de karar verilecek

Naftemporiki, seçmen nezdinde AB’yle ilişkilerin kilit önem taşıdığı kanısında:

“İkiye bölünmüşlüğü belki de görevdeki Adalet Bakanı Bekir Bozdağ kadar iyi formüle eden çıkmadı: ‘İnsanlar ya şampanya patlatıp kutlama yapacak ya da alnını şükür için secdeye koyup rabbine hamdedecek.’ … Brüksel ile Türkiye arasındaki ilişkiler soğudu demek yetmez. Donma noktasına geldi. Brüksel’de yıllardır üyelik müzakerelerini canlandırmaya yönelik tek bir ciddi girişimde bulunulmadı. Türkiye’de iktidar aygıtının başında Recep Tayyip Erdoğan bulunduğu sürece, Avrupa Komisyonu açısından da bir anlamı yok bunların.”

Ekonomiyi kim kurtarabilir?

De Tijd, yurttaşlar için en önemli şeyin genel ekonomik durum olduğu kanaatinde:

“Tüm stratejik ve jeopolitik sorunların yanı sıra, ekonomik gidişat halk için en önemli mesele olmaya devam ediyor. Devasa boyuttaki enflasyon, Erdoğan’ın ilk yıllarındaki ekonomik başarısını yerle bir etti. Ekonominin nasıl yeniden rayına oturacağı belirsizliğini koruyor ve tek bir adayın dahi bu konuda net bir planı bulunmuyor. Ancak bu, Türkiye açısından bir fark yaratacaktır. 2023’ün en önemli seçim hikâyesinde henüz sona gelinmedi. Ve bu nihai son, Avrupa için de büyük önem arz edecek.”

Seçimin sonucunu kadınlar ve ilk kez oy kullananlar belirleyecek

Večernji list bu seçimin hâlâ ortada olduğuna vurgu yapıyor:

“Analistler, Türkiye’nin kadınları şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı çıkan kadınların oylarının büyük önem teşkil ettiği kanısında. … İlk kez oy kullanan ve kendilerinin oyları da belirleyici olacak altı milyon genç seçmenle birlikte, bu seçimde en etkili grup kadınlar. Ukrayna topraklarında Doğu ve Batı blokları arasında süren askeri çatışmanın arka planında, jeopolitik güç ve dengeleri doğrudan etkileyecek olan bu seçimi ve seçimin sonuçlarını bütün dünya heyecanla izliyor.”

Demokrasi görevi yerine getirildi

Milliyet, seçimlere yüksek katılımdan ve barışçıl geçen oy verme sürecinden memnuniyet duyuyor:

“Vatandaş hem cumhurbaşkanlığı hem de TBMM’de temsil edilecek milletvekillerini belirlemek için ellerinde pusula kuyruğa girdi, yurttaşlık görevini yerine getirdi yüzde 87.6’lık bir oranla. İzmir’de sabahın erken saatlerinden itibaren yoğun kalabalığa şahitlik ettik. Özellikle engelli ve yaşlıların zor da olsa oy kullanmak için çaba harcadıklarını, birçoğunun da heyecanlı olduğunu, kiminin tekerlekli sandalye ile kiminin koltuk değnekleriyle okulların yolunu tuttuğunu gördük. … Bu seçimde dişe dokunur bir olumsuzluğun yaşanmaması tabii ki mutlu etti hepimizi.”| eurotopics.net

 

Yayınlama: 20.05.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.