Seçim Üzerine
Seçim yoktur, tek gerçek “nedensellik”dir.
Ne demek şimdi bu.
Bir nedenden dolayı seçim yapmak demek. Nedensiz seçim olur mu?
Hayattaki en önemli konulardan biri bu seçimlerimiz. İnsan hayatı, doğumdan ölüme sürekli seçimler üzerine kurulmuştur. Her seçim aynı zamanda başka bir şeyden vazgeçmek demek değil midir? “Ya gereğini yaparız ya kayboluruz “cesaret gerektiren seçimler üzerine kurulan bir cümle oldu bu.
Hayatın bize verdiği bir şanstır seçim, olağan zamanlarda fark edilmeyen. Fark edildiğinde de geç kalınılabilen. Önemli olan bunu o an iyi bir şekilde idrak edebilmek, görebilmek. Önümüzde bir seçim var evet; yalınız bu sadece bizi ilgilendirmiyor, sonuçtan etkilenecek bir dolu insan var çevremizde. Kimi anne kimi baba evlat, amca, teyze, torun… İyi düşünmek gerek.
Şöyle bir geçmişe bakmak istedi Esra. İnsanların oy kullanma sürecinden bir kesite takıldı gözleri. Sokrates…Hepimiz biliriz Sokrates’i. O, kölelerin oy hakkına sahip olmaması gerektiğini çünkü demokrasinin genel bir talep olduğunu, kölelerinse kendi taleplerini yaratamayacak kadar dış tepkilere açık olduğunu dolaylı yollardan belirtmiştir. Ee Stalin de hakeza. Döneminde köylülerin on oyunun, burjuvanın bir oyuna eşit olacak şekilde seçime gidilmesini sağlamıştır. Günümüze geleyim. Günümüzde ise bu durum Aysun Kayacı gibi insanların “çobanla oyum bir olmamalı”” gibi demeçler vermelerine kadar ilerledi. Burada Stalin ile ki-sanırım 1934 Rus seçiminde bunu uygulamıştı-Sokrates’in düşünceleri arasında çok büyük bir benzerlik varmış gibi görünse de aslında arada derin farklar var. Sokrates, kölelerin oy hakkının olmamasını, Stalin ise cahil denecek kitlenin oy haklarının kısıtlanmasını ele almıştır. Sokrates’in düşüncesi Türkiye’de resmi olarak ele alınmaktadır fakat Stalin mantığı ülkemizde asla düşünülmemektedir. Türkiye’de askerlerin oy kullanma hakkının olmaması, Sokrates’in emir altında olan kölelere oy hakkı verilmemesi düşüncesiyle paralel bir davranıştır.
Bu düşüncelerden yola çıkarak seçimi rant haline getirebilecek her harekete maruz kalan vatandaşın, köle kıvamına getirerek rant sağlayan seçilenlerin de seçilme haklarının ellerinden alınması taraftarıyım. Toplumu giderek köleleştiren politikalarıyla ülkede değişilmez biri olarak imaj ortaya koyan seçilenlere de yasalar dahilinde cezalar verilmeli hatta seçilme hakları ellerinden alınmalıdır. Kömürle, beyaz eşyayla ya da zam olduğunda yetkili kurumun açıklama yapması fakat indirim olduğunda seçilenlerin açıklama yapması toplumu köleleştirmekte ve siyasal gruplar tarafından kullanılmalarını sağlamaktadır. Seçimlerle disiplinli, düzenli ve güvenli bir devlet oluşturmak isteyen toplumlarda köleleştirmeden kaçınmak şart diyorum. Köleleşen toplumlarda cahili bilgili yapmak sadece aldatıcı ve geçici desteklerle ortaya çıkacak bir durumdur. Kömür yanıp, buzdolabı çöpe gittiğinde biten refah hiçbir zaman topluma kalıcı çözümler sunmaz ki. Halkına balık tutmayı değil de balık vermeyi öğreten devletin, diğer toplumlarla rekabetinde her zaman bir adım geride olması kaçınılmazdır. Siyasetin zannımca kendine rot balans ayarı vermesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde araca değil amaca hizmet gerçekleşir.
Sonuç olarak ne olursa olsun onca şeye rağmen yine de bu toplum için umutlu olmaya değecek bir seçim olsun diyorum.
Sağlıcakla, huzurla kalın efendim.