Senden entelektüel olmaz hikayesi…

“Entelektüel olmak istiyorum” dedim. “Senden entelektüel olmaz” dedi. Entelektüeller, Sofistlerin öğretme iddiasında oldukları erdemliliği içselleştirmiş kişilerdir. Entelektüel olmak, yalnızca belirli bir alan veya konuda uzmanlaşmış olmakla sınırlı değildir…

Senden entelektüel olmaz hikayesi…

Adem Hüyük

Sosyal medyada sürekli paylaşılan, kimi zaman Oğuz Atay’ın İTÜ İnşaat Fakültesi’nden hocası olan Prof. Dr. Mustafa İnan’ın yaşam öyküsünü anlattığı “Bir Bilim Adamının Romanı” kitabına atfedilen, kimi zaman ise tarihçi İlber Ortaylı sözleri diye paylaşılan “Senden entelektüel olmaz” hikayesini hatırlayalım…

Senden entelektüel olmaz hikayesi nasıldır?

Üniversitenin son günleriydi. Okulda en çok sevdiğim hocanın odasındaydım.
Bana, “Ne olmak istiyorsun?” dedi.

“Entelektüel olmak istiyorum” dedim.

“Senden entelektüel olmaz” dedi.

Çok şaşırmıştım. Biraz duraksadıktan sonra, kırgın ve alıngan bir ses tonuyla;
“Dersinizi 3 sene önce alıp geçtim. Dersinizi almama rağmen hala bütün derslerinize giriyorum. 300 kişilik sınıfta 30 kişi bile dersinize girmiyor. Şu gördüğünüz okulda en çok okuyan öğrenci benim. 1 tek kişi daha gösterebilir misiniz benim gibi okuyan, araştıran ve sizinle sınıfın ortasında yeri gelince sert tartışmalara giren?” dedim.

Ciddi bir ifadeyle tekrar;

“Senden entelektüel olmaz” dedi.

İyice hiddetlenmiştim.

“İyi benden olmasın, doçentlik tezlerine bile kaynak hazırladığım, konular önerdiğim şu gördüğünüz hocalarımızdan olsun!” dedim.

Profesör, gülümseyerek geriye yaslandı. Uzun uzun baktı. Ben hocanın en gözde öğrencisi olduğumu ve bu konuda tam aksi şeyler söyleyeceğini tahmin ediyordum.

İçimden, “Hoca’ya bak neler diyor!” diye geçiriyordum.

“Bak evladım” dedi.

“Senden çok iyi bir araştırmacı yazar olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince, sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana bir entelektüel gibi ‘Niçin olmaz?’ diye sormadın, aksine bir köylü gibi kızdın, alındın ve hiddetlendin” dedi.

Nasıl entelektüel olunur?

Hocayı dinliyordum dikkatle bir yandan da ruh halimden kurtulup, ne söylediğini anlamaya çalışıyordum.

“Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. Ben çok okuyan bir adamım. Ama entelektüel değilim. Hayata senin tepkilerini veriyorum. Oğlum da çok okuyan birisi. O da yetmez. Ancak entelektüel olmaya ondan sonra gelecek nesillerle başlanır.”

Hocanın söyledikleri kafama çakılmıştı.

“Şu okulun önüne bak. Hepsi son model araba dolu ve hepsi hocalara ait. Her iki sene de bir de model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o yüksek unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ve diplomaları ne kadar yüksek olursa olsun, ruhlarındaki insan bir feodal köylü. Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez” dedi.

Odadan çıktığım günden beri bu hayat dersi niteliğindeki konuşma, her ne zaman TV’lerde büyük unvanlarla tartışan insanların bir anda ilkel öfke krizlerine girerek birbirlerine hezeyanlarla saldırdıkları anlar gözümün önüne gelip duruverir.

Entelektüel olmak

Yukarıdaki hikaye kimileri tarafından “Entelektüellik manifestosu” gibi algılandığından, Eski Yunan toplumundaki sofistler ile Platon gibi filozofların arasında gecen, “erdemli olunur mu? Yoksa doğulur mu?” tartışmasına döndürülmektedir.

Entelektüel olmayı kendi sübjektif değerleriyle zamansal ve kuşak sınırlamaları getiren bu hikaye, üniversite bitirmeyenlerin veya diploması olmayanların bilinç sahibi ve söz hakkı olmamasını savunmakla eş değerdir. Antik Yunan filozofu Sokrates, Platon ve bir çokları üniversite bitirmemiş çünkü diploma alacak bir üniversite henüz mevcut değilmiş. Ve yine Sofistler içinde aynı durum geçerlidir.

Bu nedenle, herhangi bir insanın entelektüel olması için, bilgi birikimi, düşünme yeteneği ve öğrenme isteği gibi özelliklere sahip olması gerekir. Entelektüellik, bir kişinin akademik başarılarından ziyade, derin düşüncelere sahip olma, merak etme, eleştirel düşünme, sanata, kültüre ve farklı konulara ilgi gösterme yeteneğini ifade eder. Entelektüel gelişim sürekli ve sürekli bir çaba ve öğrenme sürecini içerir.

Entelektüel olmak, insanların dünyayı daha iyi anlamalarını ve çeşitli konular hakkında daha bilinçli ve bilgili olmalarını sağlayabilir. Ancak, entelektüel olmak için belirli bir eğitim düzeyine veya sosyal statüye sahip olmak gerekli değildir. Herkes, kendi ilgi alanlarına yönelerek ve öğrenmeye açık bir zihinle entelektüel olma yolunda ilerleyebilir.

Unutmayın ki herkesin farklı ilgi alanları ve güçlü yönleri vardır. Entelektüelliğin temeli, merak, öğrenme isteği ve eleştirel düşünme becerileri üzerine inşa edilir. Öğrenmeye açık olmak, çevrenizdeki dünyayı daha derinlemesine anlamanıza ve kendinizi sürekli geliştirmenize yardımcı olacaktır.

Entelektüeller, dünyadaki sosyal, kültürel ve politik konulara ilgi gösterir, toplumda ve dünyada yaşanan sorunları anlamaya çalışır, eleştirel düşünce ve analitik becerileriyle sorunları analiz eder ve çözüm önerileri sunarlar. Aynı zamanda sanata, edebiyata, felsefeye, bilime ve tarihe ilgi gösterirler.

Entelektüellik, belirli bir eğitim düzeyine veya mesleğe bağlı olmadan herkesin ulaşabileceği bir niteliktir. Önemli olan, öğrenmeye ve düşünmeye açık bir zihinle, çeşitli kaynaklardan bilgi edinmeye istekli olmaktır.

Bir entelektüel, dünyayı daha iyi anlamak için sürekli öğrenmeye ve düşünmeye devam eden, bilgi ve bilgelikle donanmış bir bireydir. Entelektüellik, insanların kendi iç dünyalarını ve çevrelerini daha derinlemesine anlamalarına, yaşamın çeşitliliğini ve karmaşıklığını kavramalarına yardımcı olabilir.

Bütün bunların ışığında entelektüelliğin getirdiği öğrenme ve araştırma-uygulama yetisi, kişinin davranış-biçim ve eylemlerinin belirleyici faktörü olur. Bu durum düşünceyle pratiğin iç içe geçmesi ve paralel harekete geçmesi anlamına gelmektedir. |© DerVirgül

Yayınlama: 28.07.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.