“Küçülme komünizmi” | “Büyümeye yer kalmadı”
“Küçülme komünizmi” fikriyle yıldızı parlayan Japon felsefeci Saito: “Büyümeye yer kalmadı”
“Küçülme komünizmi” kavramıyla büyük ilgi toplayan Japon akademisyen Kohei Saito, ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times’a (NYT) konuştu.
2020’de yayımladığı “Hitoshinsei no Shihonron” (Karl Marx’ın Ekososyalizmi: Sermaye, Doğa ve Ekonomi Politiğin Yarım Kalmış Eleştirisi) kitabıyla Japonya’da en çok satanlar listesine giren yazar, ülkesinde kapitalizmin artan yaşlı nüfusunun bakımı, eşitsizliğin azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesi gibi sorunların çözümünde hayal kırıklığı yarattığını söyledi.
36 yaşındaki akademisyen, kapitalizm güdümlü büyüme modelinin kendi sınırına ulaştığını belirterek, “Büyümeye ayrılan alan artık daralıyor” dedi.
Japonya’nın ekonomik kalkınma seviyesi ve finansal sağlığının gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) üzerinden ölçülmemesi gerektiğini savunan Saito, bunun yerine “İnsani Gelişme Endeksi”nin kullanılmasını öneriyor.
Yaşam uzunluğu, okuryazarlık oranı, eğitim ve yaşam düzeyi gibi ölçütlere odaklanılarak hazırlanan bu endeks, 1990’da Pakistanlı ekonomist Mahbub Hak tarafından geliştirilmişti. Endeks, 1993’ten beri Birleşmiş Milletler tarafından da kullanılıyor.
Karl Marx’ın çalışmalarıyla ilk kez 2005’te Tokyo Üniversitesi’nde felsefe eğitimi alırken tanıştığını belirten Saito, “2008 ekonomik krizinden sonra Japonya’da bir Marx rönesansı yaşandı. Ben de onun teorisinin önemine ikna oldum” dedi.
Saito, Alman filozofun özellikle kapitalizmin yarattığı ekolojik tahribatı incelediği yazılarına odaklanarak bir “küçülme komünizmiyle” kapitalizmin olumsuz etkilerinin aşılmasını amaçladığını belirtti.
Akademisyen, Marksizmin toplumu sonsuz zenginlik arayışı ve sermayenin yoğunlaştırılması yerine kamu mallarının maksimizasyonu etrafında yeniden şekillendirerek, bu hedefe uygun bir model sunduğunu savunuyor.
Yazar, “küçülme komünizmi” fikrinin toplumsal kaynakları artırmaya, gelir eşitsizliğini azaltmaya ve aşırı tüketime yönelik teşvikleri ortadan kaldırmaya odaklandığını belirtiyor.
Saito, Japonya’da halkın ülkedeki kötü gidişattan şikayetçi olurken, bundan genellikle kendisini sorumlu tuttuğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
Onlar ‘Kapitalizm kötü’ diye düşünmüyorlar. Bunun yerine ‘Ben kötüyüm’ diyorlar. Kapitalizmin değişmesi gerektiğini düşünmüyorlar, ‘Benim değişmem gerek’ diye düşünüyorlar.
Akademisyen, Japon Komünist Partisi’nin (JKP) politikalarını “iyi niyetli fakat eski kafalı” gördüğünü de belirtti. Yazar, benzer şekilde Sovyet modelinin ya da Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) politikalarının da herhangi bir çözüm üretemediğini savundu.
Saito, kurduğu bir ekiple birlikte başkent Tokyo’nun batısındaki dağlık bölgelerde arazi satın alarak, burada kolektif üretimle yerel halkın ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladıklarını söyledi.
Yazar, burayı bir işletme gibi değil, kentlerde yaşayanların sağlıklı gıdaya erişebileceği ve tarım hakkında bilgi edinebileceği bir topluluk olarak tasarladıklarını ifade etti. |Independent Türkçe, New York Times