Zafer işareti ve paradoks

“IŞİD yaptığı tüm bombalı saldırılar sonrasında ‘Allahu Ekber’ diyerek tekbir getiriyor. ‘Allahu Ekber’ demeyi bırakıyor musun?” Kavramların içi boşaltılıyor ve zaten günde ortalama 300 kelime ile konuşan toplum, şablonculuğa mahkûm ediliyor. Bir okuyucuyla “zafer işareti” üzerine gecen sohbet…

Zafer işareti ve paradoks

Derleyen | Adem Hüyük

İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’de Hitler’e karşı duruşun simgesi haline gelen, günümüzde ise siyasi ve sosyal hayatta yer edinen “zafer işareti”, 2018 yılında Avusturya hükümetinin koalisyon ortağı aşırı sağcı FPÖ tarafından yasaklanmak istenmişti… Özellikle mevcut yönetimler tarafından sevilmeyen bu işaret nasıl doğdu?

Semboller ve işaretler, insanlar arasında iletişim kurmak, bilgi iletmek veya belirli bir anlamı ifade etmek için kullanılan grafik, yazılı veya jestsel öğelerdir. Semboller ve işaretler kültürler arası farklılık gösterebilir ve genellikle belirli bir anlam veya mesaj taşır. Semboller ve işaretler, insanların düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmalarına yardımcı olur.

Öte yandan, semboller, daha çok duyularla ifade edilemeyen bir soyutluğu anlatmaya çalışan somut nesne ve işaretlerdir. Bir şeyi temsil/ifade veya o şey hakkında mesaj veren bedensel işaretler, beş duyu ile algılanan görünür gerçeklikten yola çıkılarak, görünmez gerçeklerin keşfini sağlar.

İkili ilişkilerde yüz yüze iletişimde düşünceler sözlü, duygular ise sözsüz dil ile anlatılmakta, kişilerarası iletişimde konuşma dili; duyguları dile getirmede genellikle yetersiz kalmaktadır. Günlük yaşamdaki ilişkilerde sözel kodlar dışında başvurulan simgesel [işaret] kodlardan sözsüz olanlar, anlamı yaratma ve paylaşmada çoğu kez bilinçsiz olarak sürekli kullanılırlar. Öyle ki beden diliyle verilen mesajlar insanlarla anlaşmada en temel araç niteliği taşır.

V İşareti – Zafer İşareti

“İngiliz/İskoç birlikleri ile Fransa arasında yaşanan 1415 Agincourt Savaşı boyunca Fransızlar, yakaladıkları İngiliz ve İskoç okçularının işaret ve orta parmaklarını kesmişlerdir; böylece bu kişiler geri bırakılacak olurlarsa tekrar ok ve yay kullanamayacaklardır. Bu nedenle İngiliz ve İskoç okçular, yakalanmadıkları zaman Fransız düşmanlarına işaret ve orta parmaklarını göstererek onlarla alay etmişlerdir. Böylece işaret ve orta parmakların kaldırılmasıyla elde edilen işaret, “zafer işareti” olarak toplumda yer etmiştir.”

Zafer işaretinin 1415 yıllarına dayandığı sadece iddiadır ve mitolojik bir öyküden ileriye gidememiştir. Çünkü, bu iddiayı doğrulayabilecek güvenilir kaynaklar bulunamamaktadır.

Vikipedi, özgür ansiklopediye göre ise; “V işareti, ya da Zafer işareti [İngilizce karşılığı olan Victory’nin V’si] elin diğer parmakları kapalıyken işaret ve orta parmağının açık ve birbirinden ayrık durumuna verilen isimdir.”

Nazi Almanya’sına karşı bir sembol

İngiltere Başbakanı Winston Churchill II. Dünya Savaşı sırasında V işaretini V-Victory [Zafer] anlamına gelecek şekilde kullandı. Zafer anlamı özellikle Nazi Almanyası işgali altındaki bölgelerde direnişin simgesi olacak ve Fransa, Hollanda ve Jersey Adası gibi yerlerde sıklıkla Alman sembollerinin üzerine yazılmıştır.

Öte yandan, ABD’nin Vietnam’a silahlı müdahalede bulunduğu Vietnam Savaşı sırasında özellikle savaş karşıtı gösterilerde V-işareti barışı sembolize edecek şekilde kullanılmıştır.

V-Hareketinin Gerçek Kökeni

V-hareketinin bir “zafer işareti” olarak kullanılmasının gerçek hikayesi 2. Dünya Savaşı’na uzanmaktadır.

14 Ocak 1941 yılında Belçika Adalet Bakanı ve Belçika’da Fransızca yayın yapan BBC’nin başkanı Victor de Laveleye, Belçikalıların V işaretini “zafer” amaçlı kullanmalarını önermiştir, zira Fransızcada victorie “zafer”, Felemenkçede vrijheid “özgürlük” demektir. Laveleye, BBC üzerinden yaptığı yayında şunları söylemiştir:

İşgalci kuvvetler, bu el hareketini tekrar tekrar, her seferinde aynı biçimde, adeta sonsuz defa tekrarlanan bir şekilde gördüklerinde anlayacaklardır ki, etrafları akıl almaz sayıda vatandaş tarafından sarılmıştır. Bu vatandaşların her biri, düşmanlarının bir anlık zafiyetini ve ilk hatasını beklemektedir.


Aradan birkaç hafta bile geçmeden Belçika, Hollanda ve Kuzey Fransa’da V işaretleri her yerde görülür hale gelmiştir. Bundan hoşnutluk duyan BBC, kısa bir süre sonra “V for Victory” [Zafer için V] isimli bir kampanya başlatmıştır. Bu kampanyanın başına getirilen Douglas Ritchie, V harfinin Mors kodundaki karşılığı olan üç nokta bir çizgiyi kampanyanın resmi melodisi olarak belirlemiştir. Beethoven’ın 5. Senfonisi de bu dizgiyle başladığı için, BBC bu besteyi savaş boyunca işgal altındaki yabancı Avrupa ülkelerindeki programlarının başlangıcı olarak kullanmıştır. Bu beste kısa sürede Nazi Almanyası’nın “kapısını çalma” propagandasının bir parçası haline gelmiştir. Bu “kapıyı çalma” kavramı da Beethoven’ın 5. Senfonisi’ne yönelik beste yorumlarından gelmektedir. Besteyi inceleyen uzmanlar, güçlü beste girişine Kader Motifi adını vermektedirler. İddialarına göre bu giriş, “kaderin kapıyı çalması”nı sembolize etmektedir.

Temmuz 1941’e gelindiğinde V işaretinin “zafer” anlamında kullanımı işgal altındaki tüm Avrupa ülkelerine yayılmıştır. 19 Temmuz günü Başbakan Winston Churchill, yaptığı bir konuşmada bu işareti benimsediğini belirtmiş ve o günden sonra işareti bu anlamda kullanmaya başlamıştır.

Avusturya’da yasaklanmak istenen zafer işareti | Tartışma konusu dahi olmadı…

2018 yılında Avusturya İçişleri Bakanı Herbert Kickl [FPÖ] aşırı görüşlü gruplarla mücadele için aralarında rabia, zafer ve bozkurt işaretlerinin de bulunduğu bir dizi el işaretini yasaklayacaklarını açıkladı. Koalisyonun aşırı sağ ortağı Özgürlük Partisi [FPÖ] mensubu üyesi Kickl bu adımın özgür ve liberal demokrasinin korunması adına atılacağını belirtti. [Herbert Kickl şimdilerde FPÖ genel başkanlığını yapıyor.]

Dönemin İçişleri Bakanı Herbert Kickl [FPÖ] tarafından öne sürülen bu teklifin, zafer işaretini de kapsaması, Avusturya’da tartışma konusu dahi olmadı. Öte yandan, Bozkurt işareti, IŞİD, El Kaide, Hamas, PKK, Ustaşa [Hırvat milliyetçiler] gibi örgütlerin sembolleri yasaklandı.

Zafer işareti ve paradoks

Der Virgül gazetesine destek vermek amacıyla, bir restoran bir ay boyunca yarım gün işletmesini bize vermiş ve karşılığında hiçbir şey istememiştir. Bu vesileyle sabahları kahvaltı sunumu yapıyor, gazetemizi destekleyenler kahvaltılarını burada yapıyor, aynı zamanda buluşma noktası oluşturuyorduk.

Bir ay boyunca çok büyük tecrübeler edindiğim gastronomi ortamında, gazetemizin okuyucularıyla buluştuk. Her konuda tartışmalar, fikir alışverişi ve de öneri/eleştiri aldık, özeleştiri yaptık…

Kahvaltı yapmaya gelenlerin, sadece kahvaltı yapmak için gelmediklerini görüyor, olumlu veya olumsuz gelişler bizi/beni, “eksikliklerimizden bağımsız” bir adım daha gazeteci olmaya yaklaştırıyordu.

Haberlerimizdeki Türkçe imla hatalarımızı, kimi zaman yapısal hatlarımızı, çok beğendikleri menemeni yiyerek, diğer yandan ise bizi eleştiriyorlardı,- bütün bunlar bizi çok mutlu etti…

Kişisel siyasi geçmişim, bunun beraberinde Virgül’ün mevcut haber anlayışı ve ürettiği içerik kapsamında kendisine ideolojik karşıt görüş olarak bizi tanımlaması ve bu yönlü bir önyargı içerisine giren bir okuyucumuz ile diyaloğum saatlerce sürdü.

Diyaloğun ana konusu “zafer işareti” ile başlamış, daha sonra geniş bir sosyo-ekonomik tahlil yapmaya kadar uzandı.

Haklı olarak 600’ün üzerinde köşe yazısı ve bir o kadar analiz ve yorum makalelerimizi okuyamadığından, dar bilgiler çerçevesinde değerlendirdiği Virgül gazetesini eleştirmenin de ötesine geçerek ithamlarda bulundu.

Ülkücü hareketten geldiğini söyleyen okuyucumuz, her zaman karşılaştığımız “düz mantık” değerlendirmesiyle yaklaşım sergileyerek, o meşhur “vatan haini” suçlaması ve bilimsel hiçbir alt yapısı olmayan siyasi tespitlerde bulundu.

Avusturya’ya dört yıl önce evlilik yaparak gelmiş, basit işlerde çalışarak geçimini sağlıyordu. Yani bir emekçiydi. Türkiye’yi çok seviyordu… Bunu her fırsatta dile getiriyordu… Haklıydı da Türkiye sevilmeyecek bir ülke değildi sonuçta…

Dedim ki ona; “İnsan çok sevdiği yurdu neden terk eder biliyor musun? Sen neden terk ettin? Ekonomik nedenlerden dolayı buraya geldin… Peki senin ekonomik nedenlerden dolayı buraya gelmene neden olan yöneticilerin hiç mi sucu yok? Şayet varsa; sen ve senin gibi binlerce yurdundan ayrılmak zorunda kalan ama yurdunu çok seven insanlara vatan hasreti çektirenler, asıl vatan haini değilimdir?” Bir an sustu […]

En güçlü argümanı olan PKK’yı özneleştirdi ve oradan tartışmanın başlama nedeni olan “zafer işareti” konusuna geri dönüldü.

Virgül gazetesinden bağımsız kişisel siyasi görüşüme atıfta bulunan okuyucu, “solcular” PKK’lıların yaptığı zafer işaretini yapıyorlar” ifadesini kullandı. Her şeyden önce ben klasik anlamda bir solcu değilim. 25 yıldır gerektiği zaman, gerekli ortamlarda belirttiğim gibi Marksist’im.

Ve ayrıca; PKK veya başka bir yapılanma “zafer işareti” yapıyor diye bu işaretin evrenselliğinden vazgeçecek kadar cahil değilim.

Son olarak okuyucumuza şunları sordu: “PKK’lıların yaptığı zafer işaretini yapıyorsunuz” söylemine şu yaklaşımı ve örneği sergiledim: “IŞİD yaptığı tüm bombalı eylemler sonrasında, “Allahu Ekber” diyerek tekbir getiriyor. Bu durumda sen “Allahu Ekber” demeyi bırakıyor musun? Ve yine, Allah ve İslam’ın adını kullanarak terör saldırıları düzenleyen yapılanmaların öldürdükleri çocuklara bakarak, Allah ve İslam’dan vaz geçiyor musun?” | ©DerVirgül

 

[Not: Makalede adı gecen örgüt veya yapılanmalar, birbirleriyle eş değer tutulmamakla birlikte, hiçbir şekilde ideolojik kıyaslama da yapılmamıştır. Adı gecen örgütlerin terör kapsamında nitelendirilmesi uluslararası ülkelerin çıkar ilişkilerine göre değişkenlik arz ederken, bize göre ise masum insanların korkutulması, öldürülmesi gibi eylemlerin yapılması sonucunda bu nitelendirme yapılmaktadır.]

 

 

Yayınlama: 25.09.2023
Düzenleme: 25.09.2023
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.