Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 10 Haziran’da Viyana Belediye Başkanı Ludwig’i [SPÖ] İstanbul’da kabul etmesinin ardından, Türkiye Kentler Birliği Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile bir araya gelen Ludwig, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret etmeden İstanbul programını tamamlamış olası eleştirilere neden olmuştu.
Avusturya Türkiye Sosyal Demokratlar Birliği, Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’e yazdığı açık mektupta İmamoğlu’nu ziyareti ve Viyana SPÖ’sü içerisindeki Türkiye kökenli siyasetçilerin ve emek harcayanların görülmediği, yok sayıldığı duygusunun kendilerinde hâkim olduğuna yer verdi.
“Birçoğumuz SPÖ’nün seçilmiş politikacıları olarak mahallelerde ve eyalet parlamentosunda aktif olarak rol alıyoruz” denerek, kendilerinin kasıtlı olarak yok sayıldıklarını, TRT Deutsch tarafından yapılan ve Ludwig’in de yer aldığı yayında, sadece bir kişinin ön plana çıkartıldığı suçlamasında bulunuyor.
Avusturya Türkiye Sosyal Demokratlar Birliği’nin Belediye Başkanı Michael Ludwig’e gönderdiği açık mektup şöyle:
“Sayın Eyalet Hükümeti ve Belediye Başkanı Michael Ludwig, Viyana, 14.6.2022
Sevgili Michael,
Elbette Türkiye gezisi ile ilgili açıklamalarınızın ruhunun tam anlamıyla arkasında durmaktayız.
Belirttiğiniz şekilde, “Viyana Şehrinin, Türk şehirleriyle iş birliğini genişletmeye devam edeceği, çünkü geleceğin şehirlerde yatıyor olması, bu nedenle şehirlere yatırım yapmak gerekliliği, genel çıkarlara ve krize dayanıklı altyapıya sahip sürdürülebilir hizmetlere ihtiyacımız olduğu,” Avusturya Türkiye Sosyal Demokratlar Birliği tarafından da tam olarak destekleyeceğimiz bir duruşu sergilemektedir. Ancak en başından vurgulamak isteriz ki, ikiz şehirler için ekonomik karşılıklı faydalar her şey anlamına gelmemelidir. Sosyal demokrasi aynı zamanda insan haklarını, genel hukuk devleti kurumlarının işleyişi ve sosyal koşullarını da dikkate almalıdır.
12 Şubat’ta Viyana Karl Marx Oturum Sitesinde siyasal değerlerimizi silahlarla savunduğumuz ya da ülkümüz uğruna İspanya İç Savaşı’nda faşist Franco rejimine karşı savaştığımız bir geçmişimiz var. Evet, zaman değişiyor ve ideallerimiz farklı bir biçim alıyor. Ama onları özünde asla unutmamalıyız.
Sevgili Michael, şu anda Türkiye’nin hemen hemen tüm büyük şehirleri – İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, vb. – Sosyal Demokrat yoldaşların elindedir. Haklı olarak iddia ettiğiniz gibi gelecek şehirlerde yatmaktadır. Evet, Türkiye nüfusunun neredeyse yarısı bu ilk beş Sosyal Demokrat Belediyeler tarafından idare edilen şehirlerde yaşıyor ve çalışıyor. Gelecek için göz ardı edilemeyecek demografik ve ekonomik bir büyüklüktür bu. Toplam 11 büyük şehrin Sosyal Demokrat Belediye Başkanları, Türkiye’deki Kentler Birliği’nin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Onlar da yukarıda ifade ettiğiniz gibi, sizin anlamınızda, Viyana Şehri’nin yakın iş birliğiyle kesinlikle ilgileniyorlar. Ama aynı zamanda Sosyal Demokrat Belediyecilik anlayışı sadece ekonomik yatırım değil, daha da fazlasıdır, sevgili Michael.
Çeyrek yüzyıl sonra iktidardaki muhafazakâr ve neoliberal AKP’nin Belediye Başkanlığını elinde tuttuğu büyük şehirleri yeniden kazanan, tıpkı yaklaşık 20 milyonluk bir metropol olan İstanbul’da ve Başkent Ankara’da olduğu gibi, bu kozmopolit, ilerici görüşlü Sosyal Demokrat Belediye Başkanları, şehirlerinde, özellikle gençler arasında, yeni bir kültürel bilinç yaratmaya izin vermeye, olanak tanımaya ve yeniden yapılandırmaya başladılar.
Bu şehirlerin yaşamını Viyana’nın örnek yaşam felsefesine göre şekillendirmeye çalışıyorlar tüm gün anaokulları, toplu taşıma araçlarının uygun fiyatlı kullanımı, yeni kamuya açık, kültürel faaliyetlerin tasarımı için boş alanlar vb. Bir örnek vermek istersek, Viyana Love Parade, Vienna Pride, gibi geçit törenleri tam da bu belediye başkanları tarafından güvence altına alınmaktadır. Bu tip törenler, AKP iktidarındaki belediyelerin birçok yerinde hala ahlaki yaşam için bir tehdit olarak görülmektedir ve buna izin verilmemektedir. Gökkuşağı geçit töreni, sizin de Viyana’da her zaman gururla sunduğunuz gibi, açık bir toplumun barometresidir.
Türkiye’nin Sosyal Demokrat liderliğindeki şehirler, AKP’li Belediye Başkanları tarafından kültürel farklı çeşitli etnik gurupların dillerinde şarkılar nedeniyle de yasaklanan birçok etkinlik için bir garantördür. Sevgili Belediye Başkanı Michael, bunun büyük bir şehrin yaşam kalitesinde farkı oluşturduğunu ve Sosyal Demokrat özgürlük ülküsünün damgasını taşıdığını herkesten çok siz daha iyi biliyorsunuz.
Bu kaliteye önem veren bir isim de 23 Haziran 2019 tarihinden bu yana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu´dur. Seçim başarısını Sosyal Demokrat Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul lideri Canan Kaftancıoğlu’na da borçludur.
Yargıtay, geçtiğimiz günlerde 12 Mayıs 2022’de, Kaftancıoğlu’nun müebbet hapis cezasını onadı, ancak terör örgütü propagandası, isyan, Cumhurbaşkanına hakaret suçlarından verilen cezayı yaklaşık 5 yıl hapis cezasına indirdi. Bu nedenle 5 yıl boyunca siyasi faaliyette bulunmasına izin verilmemektedir.
Kaftancıoğlu’nun mahkumiyeti, AKP’nin İstanbul’daki yenilgisinden sonra bir “yıldırma girişimi” olarak görülmektedir. Bir parti örgütünün desteği olmadan, seçim kazanmak zordur. Bunu size söylememize gerek yok Sevgili Başkan. Canan Kaftancıoğlu’nun üç yıl önceki yerel seçimlerdeki örgütsel yeteneği ve bağlılığı olmasaydı, İstanbul’u AKP’nin dini-muhafazakar pençesinden kurtaramazdık.
Bu nedenle AKP, İstanbul’daki bu iki seçkin Sosyal Demokratı, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Başkan Canan Kaftancıoğlu’nu cezalandırmak ve siyasi arenadan uzaklaştırmak için hukuken savunulamaz yöntemler kullanıyor. İstanbul’da AKP’yi hazmedilemez bir yenilgiye uğratan ve halk arasında kıyaslanamayacak kadar büyük bir popülariteye sahip olan Sosyal Demokrat Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir iddianamede de Türkiye’deki Yüksek Seçim Kurulu üyelerini alenen hakaretle suçlanıyor. Cumhuriyet Savcılığı bunun için dört yıla kadar hapis cezası talep ediyor.
Benzer birçok örnek ışığında, bu iki seçkin Sosyal Demokrat siyasetçiyle tanışmak ve onlarla dayanışıp, güç vermek için bu İstanbul gezisini kullanmanızı isterdik. Bu destek, var olan hükümetin otokrasisinden etkilenen tüm insanlara çok önemli bir sinyal olabilirdi. Böylesi bir buluşmanın programınızda yeri olmamasından ötürü derin üzüntü duyduğumuzu bilmeni isteriz.
Sevgili Michael! Biz Türkiye kökenli Sosyal Demokratlar, yıllardır SPÖ üyesiyiz ve Federal Başkentin siyasi-toplumsal şekillenmesine aktif olarak katılıyoruz. Birçoğumuz SPÖ’nün seçilmiş politikacıları olarak mahallelerde ve eyalet parlamentosunda aktif.
TRT’nin Almanca yayın yapan kanalının Türkiye gezisi öncesinde sizinle birlikte hazırladığı haber, SPÖ içindeki Eyalet Paramentosuna ve Mahalle Belediye Meclisi üyeliğine seçilmiş Türkiye kökenli dostlarımızın gerçek siyasi hayatını ve resmini yansıtmıyor.
TRT’nin yayın kuruluşu, kasıtlı olarak sadece bir kişiyi Türk asıllı SPÖ’lü siyasetçi olarak ön plana çıkarmak istemiştir.
Bu, Viyana Sosyal Demokrasisi’nin başarısı için gün be gün mücadele eden ve şu anda kendileri dikkate alınmadığı hissine kapılan Türkiye kökenli SPÖ temsilcilerinin gerçek resmini hem nitelik hem de nicelik olarak çarpıtmaktadır. Bu konuda Belediye Sarayından bir düzeltme yapılıp yapılmadığı bilinmemektedir.
Bu nedenle İstanbul seyahatinizin, çatlaklara yol açtığının ve Viyana SPÖ’sünün güvenini sarstığının altını bir kez daha çizmek isteriz.
Oradaki farklı dini cemaatlerin temsilcileriyle görüşmüş olmanız, ki bunu kesinlikle onaylıyoruz, yukarıdaki gerçeği değiştirmiyor. İstanbul ziyaretinizin planını, Sosyal Demokrat açıdan siyasi öncelikleri içermediği şeklinde değerlendiriyoruz.
Türkiye kökenli Sosyal Demokratlar olarak bizler, sürdürülebilir ekonomik ve siyasi başarıyı sağlamak için Türk şehirleriyle ilişkiler kurulmasına desteğimizi sunmak istiyoruz.
Sizinle/aynı partili gönüldaş olarak seninle, bu konuda ve Türkiye kökenli Viyanalı yoldaşların sarsılmış tanımışlığının ve kabulünün tamiri hakkında karşılıklı bir konuşmayı yararlı görmekteyiz.
Bu nedenle bir randevu rica ediyor, yakında görüşebileceğimiz için şimdiden seviniyoruz.” |©DerVirgül
________________________________________________
Biz ancak sizin desteğinizle ayakta kalabilir ve büyüyebiliriz!
Siz bu haberi okurken, biz yeni bir haberi yazmaya başlıyoruz. Kimi zaman içerik üretmek için haftalarca araştırma yapıyor, insanlarla görüşüyoruz.
Bunu yaparken de habere konu olan taraf, olay, gelişme ve açıklamaların “şartlarından bağımsız” olarak sizlere aktarmaya çalışıyoruz.
Objektif haber, özgür yorum anlayışımızla hiçbir gücün etkisi altında kalmadan ve her gün yeniden ve yeniden öğrenerek yazmaya devam ediyoruz…
Editoryal bağımsızlığı sağlayabilmek, siyasi ve ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.
Bu nedenle Der Virgül’ü destekleyin ve Avusturya’da Türkçe bağımsız kaliteli gazeteciliğin gelecekte de var olmaya devam etmesine yardımcı olun…
Der Virgül sadece okuyucularına karşı sorumluluk duyar….
Destekleriniz için
IBAN: AT45 6000 0103 1026 6499 / Adem Hüyük