Birini sevmek ne anlama gelir?
Arkadaşlarımızı, ailemizi, eşimizi ve sevgilimizi severiz. Bu kişileri çeşitli şekillerde seviyor olduğumuzdan dolayı, bu kişilerin hepsini ortak bir kavramla, yani sevgiyle birleştiren şeyin ne olduğunu (eğer böyle bir şey varsa) merak edebiliriz. Birini sevmek ne anlama gelir?
Söylenecek doğal bir şey, birini sevmenin, o kişiyi önemseme ve onunla birlikte olma arzusu olduğudur.
Fakat birisini önemsemeyi ve o kişiyle birlikte olmayı arzulamak, o kişiyi sevmek için zorunlu değilmiş gibi görünüyor. Huysuz bir büyükbabayı veya bunaltıcı bir ebeveyni, onların yanında olmak, onları önemsemek istemeseniz bile sevmek mümkündür.
Aynı zamanda, birisini önemsemeyi ve o kişiyle birlikte olmayı arzulamak, o kişiyi sevmek için yeterli de değilmiş gibi görünüyor. Bir kazaya tanık ettiğinizi ve burada yaralanan birini gördüğünüzü varsayalım. Yardımseverlik veya ahlaki görev nedeniyle yaralanan yabancıyı önemseme ve onun yanında olma arzusu geliştirebilirsiniz. Fakat bu, sizin o yabancıyı sevdiğiniz anlamına gelmez.
Başka bir fikir de, birini sevmenin, onun iyiliğini kendi iyiliğinizin bir parçası veya uzantısı olarak görme anlamına geldiğidir. Bu görüşe göre, birini sevmek, sizin menfaatinize olan şeyle onun menfaatine olan arasında hiçbir ayrım bulmamayı gerektirir. Yani, sevdiğiniz kişilere fayda sağlamak, kendinize fayda sağlamak ve onlara zarar vermek, kendinize zarar vermektir. Bu açıklamanın bir avantajı, sevdiklerimiz hakkında nasıl konuşma eğiliminde olduğumuzu anlamamıza yardımcı olmasıdır. Örneğin, insanların sık sık “sevdiğim biriyle uğraşırsanız, benimle uğraşmış olursunuz!” ve “sevdiğim kişi öldüğünde, kendimin bir parçasını kaybettim” dediğine şahit oluruz.
Yine de, bu açıklamanın insanların mecazi anlamda söylemek istediklerini kast edip etmediğini merak etmek mantıklıdır. Ayrıca bu görüş, sevdiklerimiz için gerçek fedakârlık hissi duyma olasılığımızı ortadan kaldırıyormuş gibi görünür. Sevdiklerimizin menfaatlerini desteklemek, kendi menfaatlerimizi teşvik etmenin başka bir yolu ise, sevdiklerimiz için nasıl fedakârlık yapabiliriz ki?
Bu fikrin daha zayıf ve belki de daha makul bir versiyonu, birini sevmenin sadece, o kişinin iyiliğindeki değişikliklerden etkilenmeye yatkın olma olduğu fikridir. Bu görüşe göre, sevilen birinin iyiliği kendi iyiliğinizden farklıdır, fakat sizi nedensel olarak etkileyebilir: örneğin, sevdiğiniz birinin acı çektiğine tanık olursanız, bu sizin acı çekmenize neden olur.
Diğer bir taraftan, hiç tanımadığımız insanların acı çektiğine tanık olursak, çoğumuz kendimizi kötü hissederiz ve aslında, tanımadığımız insanlara karşı sevgi beslemeyiz. Birisi bu itiraza şöyle cevap verebilir: Evet, bir yabancının acı çekmesini izlerken kendimizi kötü hissederiz, fakat bu his, o kişiye “sevgi” beslediğimizi söyleyebilecek kadar güçlü değildir. Ancak bu yanıt, birisini seviyor olabilmek için ne kadar miktarda acı çekmenin yeterli olacağı sorusunu gündeme getiriyor. Bu soruya verebileceğimiz makul bir cevap var mı? Muhtemelen yok.
Diğer bir öneri ise, birini sevmenin sadece, ona çok fazla değer vermek anlamına geldiğidir.
Fakat nasıl bir değerden bahsediyoruz? Patronunuz bir çalışan olarak size çok fazla değer verebilir, ancak bu, seni sevdiği anlamına gelmez. Öyleyse, bu açıklamanın dikkate alınmasını istiyorsak, sevgiyi birine değer vermenin farklı bir yolu yapan şeyin ne olduğu hakkında bize daha fazla bilgi vermesi gerekiyor.
Birini sevmenin, “harika bir çalışan olma” gibi özellikler için değil de, “çekici olma”, “esprili olma”, “cesur olma” gibi özellikleri içeren daha dar bir listeye karşılık geldiği için onlara değer vermeyi içerdiği söylenebilir.
Fakat bu görüşün sezgiye aykırı bazı çıkarımları var. Örneğin, sevdiklerinizden birinin mükemmel bir kopyasına rastlarsanız ve bu kopya sevdiğiniz kişiden biraz daha çekici, esprili ve cesursa, sevginizi kopyaya çevirmek için iyi bir nedeniniz olacağını ima eder. Fakat bu sonuç, sevdiklerimizle olan derin kişisel bağlılığımızla uyumsuz göründüğü için isabetsiz bir çıkarım olabilir.
Bazıları, her insanın sırf bir insan olduğu için sevilmeyi hak ettiğine inanır. Bu görüşe göre, birini sevmek, o kişinin birey olma değerini takdir etmek anlamına gelir. Öyleyse, herkesi sevmeliyiz. Fakat psikolojik olarak sınırlandırılmış olduğumuz için bunu yapamıyoruz. Sonuç olarak, sadece bir miktarda insanın birey olma değerini takdir edebiliriz.
Ancak, birisini “çünkü o bir insan olduğu için” sevdiğini iddia etmek, kulağa en iyi ihtimalle biraz sahte geliyor. Dahası, bu öneri, sevgiyi saygıyla birleştiriyor gibi görünüyor, fakat birisini bir birey olarak değerini takdir etmek için sevmemize gerek yok; onlara saygı duymamız yeterli olur.
Başka bir öneri de, birini sevmenin, sizinle özel bir anlamda bağlantılı oldukları için – örneğin anneniz, kızınız, kız kardeşiniz, arkadaşınız, sevgiliniz vb. olduğu için onlara değer vermek anlamına geldiğidir. Ancak, birini sevmek, sizinle özel bir anlamda ilişkili olduğu için ona değer vermek anlamına geliyorsa, sizinle özel bir anlamda ilişkili olmayan birini sevmek imkânsız olmalıdır. Fakat arkadaşınız, akrabanız veya romantik partneriniz olmayan (veya olmak istemeyen) birini karşılıksız sevmek mümkün görünüyor.
Son olarak, sevdiğimiz insanlara olan sevgimizden önce onların değerli olduklarını bir şekilde anladıktan sonra onlara değer vermediğimizi, fakat onlara olan sevgimiz onları bizim için değerli yaptığı için onlara değer verdiğimiz iddia edilebilir. Başka bir deyişle, öneri, birini sevmenin sadece ona değer vermek ya da yansıtmak olduğudur.
Ancak, sevdiklerimiz onları sevdiğimiz için bizim için bir değere sahipse, onları sevmeyi gerekçelendirmek için birinin değerine başvuramayız. Yani, “Sevilmeye neden layığım?” sorusu, bir cevabı olmadığı için anlamsız hâle gelir. Bu yüzden, bu cevaptan da şüphe duyabiliriz. Hatta birisini sevmemenin gerekçesi olarak o kişinin soykırım manyağı olması gerçeğini veren birini de de itiraz edemeyiz. Ki bu, açık bir şekilde yanlış görünür.
Sonuç
Bu görüşlerden hiçbiri tatmin edici değilse, tüm sevgi durumlarının ortak bir özelliği olduğu varsayımını reddetmek için elimizde iyi bir neden olabilir. Belki de sevgi, tanımlanamazdır. Pek çok şeyin tanımlanması zordur (veya imkânsızdır) ve bu onların gerçek veya önemli olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle, tam olarak ne yaptığımızı veya onu nasıl tanımlayacağımızı bilmesek bile sevmeye devam edeceğiz.