Avrupa’ya yeni bir Demir Perde mi çekiliyor?
Ukrayna’daki savaş, Avrupa’daki güç dengesine yeni bir düzen getiriyor.
Finlandiya ve İsveç NATO’ya, Ukrayna ise AB’ye girmek istiyor.
Devlet Başkanı Vladimir Putin, Bişkek’teki Avrasya Ekonomik Forumu’na video konferans aracılığıyla bağlanarak, kimsenin Rusya’yı tamamen izole edemeyeceğini söyledi.
Avrupa medyası, ülkelerinin aslında hangi safta durduğuna ilişkin yorumları yansıtıyor.
Bulgaristan’ın net bir tavra ihtiyacı var
Bulgaristan net bir tavır almalı, diyor Deutsche Welle Bulgarca Servisi:
“Avrupa değerlerine sıkı sıkıya ve kopmaz bir şekilde bağlı, sorumlu siyasetçilere ihtiyaç var. … Aksi takdirde Bulgaristan, yeni Demir Perde’de diktatörün, askeri gücün ve sosyoekonomik primitivizmin tarafında bulur kendini. Öyle ki, Moskviç [eskinin Sovyet, bugünün Rus otomobil markası] yine Lofça’da [Bulgaristan’ın kuzeyindeki bir şehir] üretilmeye başlanır.”
Macaristan yanlış safta duruyor
Gazeteci Tóta W. Árpád, Hvg’de Macar muhaliflerin Rusya’nın kendi ülkelerinden gördüğü desteği azımsamamaları gerektiği uyarısında bulunuyor:
“Hâlâ her fırsatta Rusların türküsünü söyleyen tek bir [AB’ye] üye devlet var, o da biziz. … Maalesef yalnızca hükümet değil, savaş başladığından beri hükümet taraftarları da, Putin’e karşı koyma cesaretine sahip oldukları için anavatanlarını savunan Ukraynalılara karşı nefret duyuyor. … Batı dünyası artık bu tehlikeli suç devletini ezip geçiyor ve başımızın üzerinde sallanıp duran gölgeyi defediyor. Yapabileceğimiz en iyi şey, hâlâ bunu takdir edemeyen Macarların var olduğunun bilincine varmak.”
Silahlı kuvvetler birbirlerine daha yakın çalışmalı
Neue Zürcher Zeitung, Ukrayna’daki savaşın Avrupa’nın savunma politikasında olumlu değişimleri tetiklediği kanısında:
“Finlandiya ve İsveç NATO’ya girmek istiyor, Avrupa Komisyonu silah teslimatlarını finanse ediyor ve üye ülkeler savunma bütçelerini artırıyor. Kıtayı kendisini daha savunabilir hale getirme yolunda atılacak bir sonraki makul adım, bu silahlanma çabalarını birleştirmek olmalı. Avrupa’nın silahlı kuvvetleri birlikte daha iyi işleyebilir, gereksiz tekrarlardan kaçınılabilir ve savunma harcamaları daha verimli kullanılabilir. NATO açısından da arzu edilir olan budur.”