16 Yaşındaki Genç | “Ben Türk Irkçısıyım”
Kendimize benzemeyen insanı nasıl görüyoruz? ‘Biz’den farklı olanlar, insandan ayrı bir şey mi? ‘Biz’ üstün insansak, onlar nasıl insan? Daha az mı insan? ‘Biz’den iyi mi kötü mü? Avusturya’da doğan 16 yaşındaki Türk genci ile ırkçılık üzerine söyleşi…
Adem Hüyük
Türk’ten farklı olanlar, insandan ayrı bir şey mi?
Türk’ üstün insansa, onlar nasıl insan?
Daha az mı insan?
Türk’ten iyi mi kötü mü?
İyi insanla kötü insanı’ belirleyen ne?
Onlar aşağı da mı yukarı da mı?
Da- ha mı akıllı?
Yoksa aptal mı?
Daha mı güzel?
Örnek alınmalı mı?
Yoksa ona örnek mi olmalıyız?
Onları eğitmeli mi, onlardan eğitim mi alınmalı?
Bir Türk olarak kendini nasıl tanımlıyorsun?
Kendini hangi hususlarda başka ulus mensuplarından üstün görüyorsun?
Kalem tutmayı bırakmış parmaklarına taktığı yüzüğün üzerindeki üç hilali göstererek, “ben Türk ırkçısıyım” diyordu…
Tek amacı, anne ve babasının doğduğu ülkeyi bütün kötülüklere karşı korumaktı… Daha kendisini bile korumayı öğrenememişken…
Bir Türk olarak kendini nasıl tanımlıyorsun diye sorduğumda, insana dair değerlere değmeden tanımlama yapamıyordu oysa… Çünkü o 16 yaşındaydı ve kimlik arayışı içerisinde radikal çıkışlarla kendisini bulacaktı.
Irkçılık insanlık sucu biliyor musun dediğimde, biraz durdu ve düşündü…
Irkçılık yapanların bile kabul etmediği bu suçlamayı, 16 yaşındaki genç nasıl olurda kendisine yakıştırabilirdi?
Yukarıda sıraladığım soruları, tek tek sordum…
Kendisinde ırkçı olma hakkını gören gence, Avusturyalılarında ırkçı olma hakkı var mı diye sordum…
Şayet varsa, doğduğun Viyana’da yaşama şansın azalır. Çünkü sen Türk’sün…
Şayet onların bu hakkı yok ise, kendinde nasıl bu hakkı görüyorsun?
Nihayetinde 16 Yaşındaki genç ırkçılığın tanımını sordu…
Çünkü ırkçılığın tanımı ile milliyetçiliğin tanımı arasında bocalamış, daha radikal ve aykırı bir söylem olması nedeniyle, ırkçıyım terimini kullanmıştı.
Sömürü sisteminin meşru bir zemin kazanması için insanlar arasında yapılan bu ayrım, güçlü devletlerin daha aşağıda gördüğü diğer ülke insanlarının kendilerine hizmet için var olduklarını, fiziksel, beyinsel ve kültürel farklılıklar üzerinden üstün olduklarını göstermenin bir diğer adıdır ‘ırkçılık’ dediğimde, evet bazı Avusturyalılar bize böyle bakıyor, en kötü işlerde bizleri çalıştırmak istiyor dedi.
Anlamından bağımsız kullandığı terimden vaz gecen ve utanan genç, haklısın diyerek gözlerimin içine baktı…
Kendine özgü tutunacak hiçbir becerisi olmayan insanlar, kendilerinin bir gruba, topluluğa ait olduklarını hatırlar. Hatırlamalarında bir sorun yok. Ancak bu hatırlama, bireysel yetersizliği doldurmak için kullanıldığında, radikal bağlılık ve beraberinde ideolojik saplantıları doğurur. Artık savunduğu hiçbir düşünce ve sav kendisine ait değildir. Hiçbir durumda bir fikir üretemez ve ona sunulan fikirleri kendi fikriymiş gibi kabul eder…
Çocuklarımıza, zaman zaman bir düşünce çerçevesinde, “sen ne düşünüyorsun? Senin fikrin nedir?” diye sormalıyız…
Aksi taktirde, insanlık sucu olarak kabul edilen “ırkçılığı” bir görüş olarak savunmaları içten bile değil… | © DerVirgül