Avusturya’da Ramazan
Avusturya’nın büyük kentlerinde yaşayan Müslümanların hatırı sayılır çoğunluğu, iftarlarını Türk veya Arap restoranlarında yapıyor. Kimileri bir büfeden aldığı dönerle, kimileri kurumların dağıttığı kumanya paketleriyle. Her oruç tutan bir şekilde orucunu acıyor…
| Adem Hüyük
Kuşkusuz oruç tutanları bekleyen zorluklardan birisi, Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde yaşıyor olmalarıdır. Her şeyden önce iftar saatinin gelişini belirten ezan veya top atışı gibi, Ramazan ayının olmazsa olmazından mahrum kalıyorlar.
Bunun yanında, toplumsal yaşam ve bu yaşamın kendisine göre şekillendirdiği sosyal yaşam da oruç tutanların üstesinden gelmesi gereken bir başka zorluktur.
Viyana’da gelir düzeyi biraz daha iyi olan aileler iftar davetlerini Türk restoranlarında verirken, yerel dernekler ve cami dernekleri de toplu iftar davetleri için her Ramazan ayında rağbet gören alanlardır. Bunun yanında evlerinde iftar yapan ve iftar daveti verenlerinde sayısı oldukça yüksek.
İftar saatinde çalışmak zorunda olanlar, fabrikalardaki yemek saatlerinde, iş verenle anlaşarak değişiklik yapıyor ve oruçlarını fabrikada açıyorlar. Taksi veya diğer şoför meslek grupları ise, iftar saatine yakın zamanda ilk gördüğü dönerci büfesine yanaşarak, döner sandviç veya bir döner dürüm yiyerek orucunu acıyor.
Yalnız yaşayan insanlar ise, belki tek odalı evlerinde iftar sofrası kuruyor ya da yalnızlığından bir nebze kurtulmak için kendi dini ve milletinden insanların yoğun olduğu bölgelerdeki büfelerden aldığı yiyeceklerle orucunu acıyor.
Viyana dışındaki küçük kasabalarda yaşayan Müslümanlar ise, evlerinde iftar yaparak akrabalarını, dostlarını, iş arkadaşlarını davet ederek kalabalık iftar sofralarında Ramazan’ın ruhunu yaşatıyorlar. Bu davetler Ramazan ayı boyunca sırayla birbirlerini iftara davet etmekle süregelir.
Bazen kilometrelerce uzaklıktaki camiye teravi namazı kılınmaya gidilir. Orada hemşerilerle görüşülür. Kim bilir kimi zaman yeni dostluklar edinilir.
Bütün bunları daha değerli kılan ise, Avusturyalı dostlarımızın bizim için iftar daveti vermesidir. Bu davranış birlikte uyum içinde yaşayabileceğimizin de bir işaretidir.
Sosyal statüleri bakımından olanaklara sahip olan insanlar ise, Ramazan ayı ve bayramını Türkiye’de geçirerek, geçmiş yıllarda duyduğu hasreti gidermeye çalışır.
Sonuç olarak her oruç tutan bir şekilde orucunu açıyor.
Peki, Ramazan ayında oruç tutulmasının vermek istediği mesaj gerçekten anlaşılıyor mu?
Ders alınmadan tutulan oruç, aç kalmaktan öte gitmez! denir.
Sahurda yeterli yiyecek bulamadığı halde oruca niyet eden ve gün boyunca iftarda ne yiyebileceğini düşünmek zorunda kalan insanların halini anlamak değil midir oruç tutmak.
Yoksa iftar sofralarının fotoğraflarını sosyal medyada paylaşarak, “biz böyle oruç acarız” demek midir?
Bazı bölgelerde öğrencilere, mültecilere ve yalnız yaşayan yaşlı insanlara Ramazan ayı boyunca iftar yemeği veriliyor.
En güzel iftar daveti de bu değil m? |© DerVirgül