Yeşil sahada, vatanım vatanımla karşı karşıya!
“Havaalanında dramatik sahnelerin yaşandığı karşılama töreninde ağlayan havalimanı polis memuru, bizlere bir kez daha acının ırkı, dini ve coğrafyasının olmadığını göstermiş, yabancılara bilerek ceza yazıyor iddiasıyla ırkçı dediğimiz polis, bu sefer ana yurdumuzda depremde canlarını kaybedenler için göz yaşı döküyordu…”
Yukarıda yer alan sözler, 06 Şubat Türkiye ve Suriye depremlerinin büyük yıkımının yaşandığı günlerde, Avusturya kurtarma ekiplerinin geri dönüşlerini havaalanında karşıladığımız gün yazdığım köşe yazımdan alıntıdır.
Ve şöyle devam ediyordu köşe yazım;
“Tolstoy’un o ünlü sözü geldi aklıma; “Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.” Avusturya, yaramaz göçmen çocuklarının acısını görmüş ve onların vatanına yardım etmiştir. Avusturya’yı ikinci yurdu olarak görmede arafta kalan Türkiye kökenliler, [Meine Heimat, hilft meiner Heimat] yani, Vatanım vatanıma yardım ediyor diyerek arada kalmanın kapısını biraz aralamış oldular…”
Türkiye kökenli Avusturya vatandaşı genç bir çiftin, kurtarma ekiplerinin Viyana’ya geri döndüklerindeki karşılamada açtıkları pankartta yazan; “Vatanım, vatanıma yardım ediyor!” gerçekliğini unutmamak ve “yeşil sahada, vatanım vatanımla karşı karşıya!” diyerek, Avusturya ile Türkiye arasında salı günü [bugün] oynanacak Avrupa Şampiyonası son 16 turu maçı sonrasında da sonuç ne olursa olsun arafta kalmanın kapılarını araladığımızı unutmadan sevinmeli veya üzülmeliyiz.
Sevinmeyi ve üzülmeyi beceremeyen, kompleksli ve eziklik duygusuyla “Viyana’nın fethi” ütopyasına sığınan küçük grupların provokasyonlarına kapılmadan, depremin yaşattığı acıyla ilk defa bu kadar çok yakınlaştığımız Avusturya halkıyla, paralel yaşamlarımızı daha da keskinleştirmeyelim.
06 Şubat sabahı acının birleştirici gücüyle kapısını araladığımız uyum içinde birlikte yaşam anlayışını, bu sefer futbol maçıyla neşe içinde pekiştirmemizin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.
Tabi ki bayraklarla maç izlenecek, sevinç gösterileri sergilenecek. Ancak bunu yaparken, karşı tarafın yabancımız olmadığını unutmamalıyız.
Sonuç itibariyle bu bir spor karşılaşması. Spor karşılaşmasını iki ülke arasında yaşanan bir savaş gibi algılayan gruplardan uzak durmak ve onların bireysel beceriksizliklerini gizlemek için sığındıkları ırkçı davranışlara müsaade etmemeliyiz. Her iki tarafından “aşırı sağ” dediğimiz hastalıklı anlayışını savunanlar, bir başarı elde edememiş insanların bir araya geldiği gruplardan oluşmaktadır. Sporun evrenselliğine ve dostluğuna inanan insanlar, sonuç ne olursa olsun, yenilmeyi de yenmeyi de bilen insanlardır.
Her iki tarafında bir avuç kendini bilmez ırkçı topluluğun, 60 yıldır yaşadığımız ülkede huzurumuzu kaçırmasına izin vermeyelim.
Akşam oynanacak olan Avusturya-Türkiye karşılaşmasını izlerken, depremlerin yaşandığı günlerde sarf edilen, [Meine Heimat, hilft meiner Heimat] yani, Vatanım vatanıma yardım ediyor sözünü unutmadan; “Yeşil sahada, vatanım vatanımla karşı karşıya!” diye düşünmeliyiz.
Kazanan kim olursa olsun, kaybeden biz olmayalım…