Kayıp çocuk vakaları artıyor | Organ mafyası şüphesi
TÜİK’in verilerine göre kayıp çocuk vakaları genellikle bulunmayla sonuçlansa da her yıl arttı. Uzmanlara göre artışta sığınmacı sayısındaki artış ve ekonomik krizin de etkisi var. Bazı çocukların organ mafyasının eline düştüğünü iddia eden de var
Çocukların kaybolması özellikle ebeveynler açısında başa gelebilecek en büyük yıkımlardan biri.
En soğukkanlı insanlar bile çocuğunun kaybolması halinde ne yapacağını şaşırır, eli ayağı birbirine dolanır.
Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle kaybolan insanların izini bulmak daha kolay hale gelse bile mesafelerin kısalması, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla normalde karşılaşma şansı olmayan insanlarla bile tanışma şansı beraberinde bu vakaların da dikkat çekici oranlara ulaşmasına neden oldu.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, dijital ortamda yayımlanan Gazete 2. Yüzyıl’dan Nilüfer Perihan Kurtoğlu’na verdiği ve 11 Nisan 2022 tarihli röportajda, “Bugüne kadar toplam 130 bin kayıp çocuk var, hiçbir şekilde ulaşılamayan. Çok ciddi bir çalışma gerekiyor” dedi.
Tekin, şu iddiada bulundu:
Altınbaş Üniversitesi, Gaziantep Baro Başkanı ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ile bu konuyu araştırmaya ve gündemde tutmaya çalışıyoruz. Orta ölçekli bir il nüfusu kadar, bazı ülkelerin ise askeri ordusu kadar çocuk kayıp. Yüzbinlerce aileye merhem olmaya çalışıyoruz. Terör örgütlerinden organ mafyasına, çocuk kaçakçılığına kadar çeşitli sebeplerle kaçırıldıklarını sanıyoruz.
Tekin’den TÜİK, 2016’dan sonra bilgi paylaşmayı bıraktı iddiası
Tekin, açıklamasında Türkiye’de kaçırılan çocuk sayısının son 9 yılda 3 kat arttığını öne sürdü ve şunları söyledi:
2013- 2014 yıllarında kayıp çocuk sayısının giderek arttı. Özellikle de 2014 sonrasında olağanüstü bir artış yaşandı. TÜİK, kayıp çocuklara dair en son resmi açıklamayı 2016’da yaptı ve bilgi paylaşmayı bıraktı. Resmi olarak şu andaki durumu bilmiyoruz. Yılda 10 bin çocuk kayboluyor dediğimiz sayı, aslında 2016’nın resmi rakamı.
TÜİK’e göre 5 yılda bulunmayla sonuçlanan 82 bin 864 kayıp vakası oldu
Bu açıklamaların ardından TÜİK tarafından gazeteye gönderilen ve yayınlanan açıklamada hakkında kayıp müracaatı yapılmış ve bulunarak güvenlik birimlerine getirilen çocuklara dair olay sayısı:
2015’de 9 bin 538, 2016’da 13 bin 914, 2017’de 15 bin 319, 2018’de 15 bin 374, 2019’da 17 bin 339 ve 2020 yılında 22 bin 380.
Hepsini toplayınca 83 bin 864 gibi bir rakam ortaya çıkıyor.
TÜİK açıklamasında dikkati çeken vakaların neredeyse her yıl artması.
Peki bunun nedenleri ne?
Tekin: Bulunamayan çok vaka var
Önce iddiayı gündeme getiren CHP Milletvekili Gürsel Tekin ile görüştük.
Tekin, TÜİK tarafından açıklanan rakamların bulunan kayıp vakalarını içerdiğini öne sürerek, bulunamayan çok vaka olduğunu ifade etti.
Vakaların dağılan ailelerde ve kavgalı ortam nedeniyle meydana geldiğini aktaran Tekin, “Çocuklar evi terk ediyor. Kendilerine yeni bir umut arıyor. Umudu ararken bazen uyuşturucu tacirlerinin, bazen dilencilik yaptıran grupların bazen de organ tacirlerinin eline düşüyor. Ekonomik kriz yükseldikçe kayıp çocuk sayısı da artıyor” diye konuştu.
“Açıklanan veriler yetersiz”
Akademisyen Barış Tuncer, Türkiye’de kayıp çocuklar üzerine araştırma yapan sayılı isimlerden.
Uzun yıllar boyunca Altınbaş Üniversitesi’nde yürüttüğü çalışmalarını artık Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak devam ettiriyor.
Tuncer, TÜİK’in açıkladığı verileri de yorumlayarak bir değerlendirmede bulundu. TÜİK’in sadece bulanan çocuklar ve karıştıkları olay ile ilgili verileri açıkladığına dikkati çeken Tuncer, “Bulunamayan çocuklar, kaybolan çocukların yaş grupları, cinsiyetleri, T.C vatandaşı sığınmacı olup olmadıkları, kayıpların yoğunlaştığı iller, canlı bulunmayan çocuklar vb konularda daha çok veriye ihtiyacımız var” dedi.
“Kayıp çocuk vakasındaki artışın en önemli dışarıdan gelen düzensiz göç”
Tuncer’e göre her yıl kayıp çocuk vakasının düzenli artmasının en önemli nedeni ise Türkiye’nin son 10 yılda büyük sayılarda sığınmacı alması.
“Ülkemizde düzensiz göçmen sayısı çok fazla olduğu için kayıp sayısındaki artışın nedenlerinden biri sığınmacı sayısındaki artış olabilir” diyen Tuncer, yine de güvenilir değerlendirmeler yapabilmek için istatistiki verilere ihtiyaç duyulduğunu olduğunu söyledi.
“En çok kayıp vakası Gaziantep’te”
Tuncer, “Kayıp çocuklar genelde daha çok hangi kesimlerde yoğunlaşıyor” sorusuna ise şöyle bir cevap verdi:
Türkiye genelinde kayıt altına alınan erkek çocukları kayıp vakalarının yüzde 55’i Antalya, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kayseri, Adana, Ankara, Bursa, Denizli, Şanlıurfa illerinde gerçekleşti. Gaziantep ilinde toplam kayıp çocuk sayısı 1811 oldu. Şehirde en çok Suriyeli çocuklar kayboldu. Bu durum sığınmacı çocukların kayıp konusunda en fazla risk altında olan grup olduğu görüşünü destekliyor.
“Kayıp kız çocuklarını seks işçisi olarak çalışmaya zorluyorlar”
Tuncer, farklı nedenlerle kaybolan çocukları bekleyen riskleri şöyle sıraladı:
Bu çocuklar insan ticareti yapanların şiddetine, istismarına ve sömürüsüne daha açık hale geliyor. İnsan tacirleri psikolojik baskı, fiziksel şiddet tehdit ve borç esareti yöntemlerini daha fazla kullanarak çocukları suça, sürükleyebiliyorlar. Özellikle kız çocuklarını bir başka kente veya ülkeye götürülerek orada seks işçisi olarak çalışmaya zorlanıyorlar. Çocuklar kendilerini koruyamadıkları, yönlendirmenin kaldırmanın kolay olması, suç yerinden daha hızlı kaçabilmeleri yakalandıkları zaman ceza almamaları gibi nedenlerle suç çeteleri tarafından kullanılıyor. Dolayısıyla organize suç çetelerinin çocuk kaçırmasından ve onları suça sürüklemesinden söz edebiliriz.
“Kaybolan çocuk sayısından 2021 ve 2022’de artış olacağını söyleyebiliriz”
TÜİK açıklamasında 2021 ve içinde olduğumuz 2022’inin verileri açıklanmamıştı.
Tuncer’in bu sürece dair de bir iddiası var. Pandeminin tüm dünyada ekonomiyi olumsuz etkilediğini ve krizlerde en dezavantajlı grupların çocuklar olduğunu hatırlatan Tuncer, “Bazı çocuklar sokakta çalışmak ve yaşamak zorunda kalabiliyor. Aile bağları zamanla kopan bu çocuklar daha sonra kaybolabiliyor ve organize suç çetelerinin eline düşüp suça sürüklenebiliyor. Ailesi ile bağları kopan çocuklar maalesef her türlü istismara ve sömürüye açık hale geliyor. Bu nedenle kaybolan çocuk sayısında 2021 ve 2022 yıllarında da artış olacağını öngörebiliriz” diyerek sözlerini bitirdi.
Dedektif Kurbaba: Bizde yüksek miktarda kayıp çocuk yok, sevgilisine kaçan kızlar da rakamlara giriyor
Çocukların kaybolma nedenlerini uzun yıllar boyunca asayiş şube müdürlüklerinde görev yapan bu süre zarfında 3 yıl süreyle de İstanbul’da Kayıp Şahıslar Büro Amirliği’nde çalışan emekli polis, dedektif Savaş Kurtbaba ile de görüştük.
TÜİK’in rakamlarını ilettiğimiz Kurtbaba, Türkiye’de kayıp çocuk vakalarının iddia edildiği gibi çok olmadığını öne sürerek, şöyle konuştu:
Diyelim ki çocuk bir an anne babanın gözünden kayboluyor. O heyecanla hemen çocuk kayıp diye güvenlik güçlerine bildiriyorlar. Ancak yarım saat sonra çocuk kendi geliyor ya da bulunuyor. Bu vakalar da istatistiklere giriyor. Yüksek miktarda kayıp çocuk yok bizde. Olanların yüzde 90’nı bulunuyor. Kaçanların bazısı da 18 yaşından küçük olup sevgilisine kaçan kızlar da kayıp çocuk diye listelere giriyor. Bulunamayanlar da genellikle herhangi bir nedenle cinayete veya kazaya kurban gidenler oluyor.
“Organ mafyasına satıldığını destekleyecek delil görmedim”
Bazı kayıp çocuklara dair sürekli dillendirilen organ mafyasınca kaçırıldıkları iddiasını hatırlattığımız Kurtbaba, “Emniyette 27 yıl görev yaptım bunun önemli kısmı da asayişteydi. Bir çocuğun kaçırılıp organ mafyasına satıldığı iddiasını destekleyecek tek bir olay görmedim. En azından bizim dönemde yoktu. Şimdi de olduğunu sanmıyorum. Olsaydı mutlaka duyardık, duyulurdu” diye konuştu.
“Sosyo-ekonomik durumu kötü ailelerde çocukların kaybolması daha yaygın”
Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD) Başkanı Zafer Özbilici, vaka sayısındaki artışın en önemli nedenlerinin sığınmacı çocuk sayısındaki artış olduğunu belirterek, evden kaçma olaylarının sosyo-ekonomik durumu kötü ailelerde daha yaygın olduğunu söyledi ancak istatistiki verilerin çok da sağlıklı olmadığını iddia etti.
Sosyal medya tanışmaları da çocuk kayıplarını artırabiliyor
Gerekçesini de şöyle açıkladı:
Bazı çocuklar birden fazla kaçabiliyor. Her kaçış da kayda ayrı bir vaka gibi giriyor. Diyelim ki bir şehirde yurtta kalan bir çocuk bir yıl içinde 10 kere kaçmışsa her biri bildirilmek zorunda. Dolayısıyla o ilde 10 vaka görünüyorsa aslında kaçan tek çocuk olabiliyor.
Kimi çocukların içinde bulunduğu koşulları veya aile içi şiddet nedeniyle kaçabildiğine dikkat çeken Özbilici, bunun yanında sosyal medyaya da dikkat çekerek, şu uyarıda bulundu:
Siz çocuğunuzu odasında oturuyor sanırken o sanal alemde bir yerlerde geziyor olabilir. Sosyal medyada tanıştıkları insanlara uyarak kaçan veya bir süreliğine kaybolan çok sayıda çocuk da olabiliyor.
Aileler çocuklarının kaybolmaması için nelere dikkat etmeli?
Kayıp çocuk vaka sayısını arttığı kesin. Ancak bunların organ mafyası veya çetelerin ellerine düştüğü konusu ise tartışmalı. Bu konuda farklı görüşler dile getiriliyor. Ama çocuk kayıplarının önüne geçilmesi gerekiyor.
Bu konuda akademisyen Barış Tuncer’in çeşitli önerileri mevcut.
Tuncer, ebeveynlere bu konuda şu önerileri getirdi:
Ebeveynler çocuklarına telefon numaralarını öğretilmelidir.
Çocuğun umumi yerlerde tek başına tuvalete gönderilmemesi, küçük bebek arabasında tek başına kalmasına izin verilmemelidir.
Çocuğa yabancı insanlarla ilişkinin sınırları da öğretilmelidir.
Özel, kişisel bilgilerin çevrimiçi ortama aktarılmaması, gerçek hayatta tanınmayan kişilere isim, soy isim, adres, telefon numarası gibi bilgilerin verilmemesi konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
Ailelerinin veya güvenilir yetişkinlerin onayı olmadan çocuklar kimseyle yüz yüze tanışmaya gitmemeli.
Ebeveynlerin çocuklarının sosyal medya paylaşımlarını kontrol etmelidir ve aileler çocuklarının uzun süre internette vakit geçirmelerine engel olmalıdır.
Çocuklara fotoğrafları, kimlik bilgileri, okul isimleri gibi özel bilgileri kesinlikle internet ortamında, sosyal medyada paylaşmamaları gerektiği ve çocuklara internet ortamının, sosyal medyanın taşıdığı riskleri, getirebileceği tehlikeleri anlatılmalıdır./ © The Independentturkish