Avusturya vatandaşlığına çıkarlarınız için geçtiniz | Seçimlerde sizin çıkarınız için…
| Adem Hüyük
Çıkar amaçlı kimlik değişiminden siyasi bir kabullenme beklemek, Avusturya’nın en büyük hatası oldu. Yabancı düşmanlığından sıyrılmayı ve sosyal haklar için vatandaşlık değiştirenlerin hatası ise, aşırı sağın hakim olacağı iktidarda vatandaşlığın değil, etnik kökenin esas alındığını bilmemesi oldu…
29 Eylül 2024 Pazar günü 6,35 milyondan fazla Avusturya vatandaşı, yasama ve yürütme yetkisini tercih ettiği siyasi partiye vermek için oy kullanmaya gidecek.
Avusturya Parlamentosu, Ulusal Konsey [Nationalrat] ve Federal Konsey [Bundesrat] olmak üzere iki meclisten oluşmaktadır. Federal Konsey üyeleri eyalet meclisleri tarafından seçilirken, Ulusal Konsey üyeleri [milletvekili] halk tarafından seçilmektedir.
29 Eylül 2024 Pazar günü sandığa giden seçmen Ulusal Konsey’in diğer bir deyişle meclisin 183 milletvekilini seçecek.
Kafa karışıklığı yaşanmasını önlemek için, Ulusal Konsey olarak tanımlanan ve parlamentonun bir parçası olan Türkiye’deki karşılığı yasama ve yürütme yetkisine sahip olan meclistir.
29 Eylül Pazar günü kurulacak olan sandıklardaki seçim pusulalarında, Avusturya genelinde en az dokuz parti yer alacak.
Bunlar; Parlamentodaki beş partinin [ÖVP, SPÖ, FPÖ, GRUNE ve NEOS] yanı sıra, Bira Partisi [BIER], KPÖ, “Keine von den” [KENE] ve Madeleine Petrovic listesi [LMP].
Seçimlere katılmak için müracaat eden siyasi parti veya listelerin gerekli imzayı toplayabildiği eyaletlerde, seçime katılan parti sayısı artmaktadır. Buna göre, Burgenland eyaletindeki seçim pusulasında liste “Die Gelben” [BGE] yer alacak.
Öte yandan, seçimlere bazı eyaletlerde katılma hakkını kazanan Liste GAZZE; Aşağı Avusturya [Niederösterreich], Yukarı Avusturya [Oberösterreich], Steiermark, Tirol, Burgenland, Vorarlberg ve Viyana federal eyaletlerindeki seçim pusulasında yer alacak. Burgenland eyaleti hariç artı Salzburg ve liste GAZZE’nin seçimlere katılma hakkı kazandığı tüm eyaletlerde Liste MFG’de pusulada yerini alacak.
6,35 milyondan fazla seçmen
2024 yılı başı verilerine göre Avusturya’da 9.158.750 kişi yaşamakta. Oy kullanma yaş sınırının 16 olduğu ülkede 6,35 milyondan fazla seçmen bulunmakta.
9 Haziran’da 2024 Avrupa Parlamentosu seçimleri sonucuna göre, seçime katılım oranı yüzde 55,8 oldu. Ancak genel seçimlere katılımın yüksek olması bekleniyor. AB Parlamentosu seçimlerinde Aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin [FPÖ] oylarını artırması, genel seçimlere de yansıyacağı öngörülürken, birinci parti olarak seçimleri tamamlayacağı varsayılmıyor.
180 bin Türkiye kökenli seçmen
Tam olarak rakam verilmemekle beraber Avusturya’da 350 bine yakın Türkiye kökenlinin olduğu söyleniyor. Avusturya İstatistik Kurumu verilerine göre, 124.068 Türkiye vatandaşı ülkede kalıcı olarak yaşam sürmekte. Ve yine net olmamakla birlikte 200 bine yakın Türkiye kökenli Avusturya vatandaşlığına geçti veya Avusturya vatandaşı olarak doğdu. Bu rakamların içerisinde [yasal çifte vatandaş] olanlarda mevcuttur. [Not: Almanya vatandaşlığına geçmiş ancak, Avusturya’da yaşayanlarda sayılmaktadır.]
Austro-Türken seçimlere neden katılmıyor?
“Austro-Türken”; yani Avusturyalı Türkler veya Türkiye’den gelen Avusturyalılar anlamına gelmektedir.
Siyasi partiler ve diğer kamuoyu araştırmalarına göre 180 bine yakın seçme ve seçilme hakkına sahip Avusturyalı Türklerin sadece 25 binine yakını sandığa gittiği tahmin ediliyor.
29 Eylül 2019 Avusturya Erken Genel Seçimlerinde Türkiye kökenli adaylar, tercihli 19266 oy alması, bu sonuca varılmasına yardımcı olmaktadır.
Türkiye kökenliler Avusturya’daki vatandaşlık hakkını neden kullanmıyor veya ilgisiz kalıyor sorusunun yanıtı, tek bir neden de aranamayacak kadar kapsamlı ve tarihsel bir sürecin bu insanlarda içselleştirdiği “yabancılaşma” hissinin nedenlerinde gizlidir.
Her şeyden önce, Türkiye kökenliler perspektifinden Avusturya vatandaşlığına geçmek, [genel toplum itham altında bırakılmadan], bürokratik işlemlerinin daha kolay olması, vize sorununun ortadan kalkması, sosyal haklardan sonuna kadar yararlanılması düşüncesinden doğmuştur. Tamamen kişisel menfaatler üzerine kurulmuş bir kimlik değişimi sonucundan siyasi anlamda bir vatandaşlık sorumluluğu beklemek, Avusturya siyasi partilerinin en büyük yanılgısı olmuştur.
Türkiye kökenli Avusturyalılar arasında seçimlere katılanların büyük bir çoğunluğu, kendi iradesiyle oy kullanmıyor. Herhangi bir siyasi parti tarafından aday gösterilen ve ismi Türkçe olan sözüm ona siyasetçiye oy verebilmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi, verdiği oyun siyasi sonuçlarıyla ilgilenmediği kadar, oy verdiği ismi Türkçe olan siyasetçinin kim olduğu veya hizmet edip etmeyeceği konusunda da bir araştırmaya-sorgulamaya girmesi söz konusu değildir. Sınıf bilinci olmayan Türkiye kökenli Avusturyalılar için, adayın Türk, Alevi, sunni gibi kimliklerden olması yeterli sayılmaktadır.
Avusturya’da hiçbir varlık gösteremeyen 350 bine yakın etnik gurup, kendi çıkarlarına veya yaşam alanlarına yaklaşan bir tehlikeyi fark ettiğinde ise, bunu savuşturmak için daha büyük bir tehlikeyi savunacak kadar kısa vadeli düşünmektedir – Avusturya’daki mülteci konusunda çok katı söylemlerde bulunan aşırı sağcı FPÖ’yü destekleyeceklerini sosyal medya sayfaları üzerinden adeta propagandasını yapmaktadırlar.
Suriyeli ve Afgan sığınmacıların özellikle Viyana’da sokak çatışmaları üzerinden, “mültecileri göndereceğiz/bakın Türkler entegre olmuş” gibi şovenizmi palazlandıran söylemleri destekleyerek, seçimlerde sandığa gideceğini söyleyenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok.
FPÖ’nün güç kazanmasıyla sıranın kendilerine, “Avusturya vatandaşlığı” zırhıyla gelmeyeceğini düşünen, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen ekonomik kafalar, ileriye dönük olarak kendi kuyularını kazdıklarını anladıklarında çok geç olacak.
Siyasi partilerin Türkiye kökenli Avusturyalıların oylarını almak için gösterdiği Türkçe isimli adayların, biçimsel ve üst perdeden yaptıkları seçim propagandaları, bu seçmen kitlesinde karşılık bulmuyor. Alkışladıkları adaya güvenmeyen bir toplum yaratıldı. Ezik ve kendi başarılarıyla bir yere gelememiş isimleri aday olarak bu toplumun karşısına çıkartmak, zaten Avusturya siyasetine uzak olan ancak, belediyedeki işini hallettirmek için sandığa giden azınlık, azınlık olarak kalmaya devam edecektir.
Sonuç olarak:
Türkiye kökenli Avusturyalıların ve diğerlerinin, her şeyden önce bir güven sorunu yaşadığı anlaşılmalı ve bu güven sağlanmalıdır. Türkiye-Avusturya diplomatik ilişkilerde malzeme yapılmaktan vazgeçilmelidir. Medya tarafından en ufak bireysel gelişmelerde tüm ulus hedef gösterilmemelidir. Ve en önemlisi, yerli halkla olan ilişkiler çıkar ilişkilerinden çıkartılarak, birlikte yaşamaya hizmet eden bir yola girmelidir. | ©DerVirgül