Eğitimde Yaşanan Değişimleri ”Akletmek”
Eğitimdeki değişiklikleri anlatırken geçmişle gelecek arasında köprü kurup, geleceğe sağlam adımlarla adım atmak için geçmişi iyi analiz edip yaşanan değişimleri geçmişin aynası üzerine bina etmek gerekir.
Ne yazık ki geçmişteki yapılan hataların gelecek yıllardaki eğitimi olumlu ya da olumsuz etkilediğini hiçbir zaman idrak etme yoluna gitmeyiz.
Hayat sadece bizim küçük bir ailemizden ibaret değildir. Toplumun bütün katmanları iyi bir eğitim sürecinden geçmediği sürece toplumdaki bozulmalar ve yozlaşmalar hayatın bütün aşamalarına sirayet eder. Bizler sürekli geçmişten ders alıp geleceğe güvenle bakmayı hedeflerken geçmişe bakmayıp geleceği ıskalama yoluna gitmişizdir.
İdeolojik saplantılar ve önyargılar eğitimde olduğu gibi hayatın bütün aşamalarına sirayet etmiştir. Geçmişi karanlık ya da aydınlık diye ayırma cihetine düştüğümüz müddetçe geçmişimizi güven altına almamız mümkün değildir. Toplumlar eğitimi gökten zembille inmiş gibi eğitimi belli bir kalıbın içine sokup bu kalıp içinde bocalayıp durmak değildir. Eğitim hayatımızın gelecek nesillere güvenle aktarılması için geçmişle gelecek arasında önyargısız ve basma kalıp cümleler arasında sıkışık kalmadan toplumumuzun bütün aşamalarında huzurlu, güvenli ve mutlu bir gelecek inşa etmemiz gerekmektedir. Yoksa her zaman karşımıza çıkan insanların mutsuz, öfkesine hâkim olamayan, sabırlı değil birbiriyle kavga etmeye hazır, saygısız, hoşgörüsüz, empati kurmayan, sürekli kendini haklı gören, karşısındakine yaşam hakkı tanımayan bir nesil önümüze engel olarak çıkmaya devam edecektir. Bu durumlar bize ne zaman zarar verirse o zaman anlamaya çalışıyoruz.
Önemli olan bu durumu daha önceden kavrayıp yaşamın bütün alanlarına hoşgörüyü, saygıyı, sevgiyi, birbirini anlayışla karşılayan ve önyargılardan uzak sağlıklı bir toplum yetiştirmemiz ile mümkün olur. Kültürümüz yozlaşmaya başladığı müddetçe hayatın her alanında kendi benliğimizi kaybetme yoluna gideriz.
Geçmişini yok sayarak geleceği şekillendirmek mümkün değildir. Bizler varlık ve yokluk arasında bocalayan biri olamayız. Japonya örneğini verirsek yüzyıllardır gelenek görenek ve örf adetlerini ne kadar kaybetmediklerinden bunları modernleştirdiler o zaman özgür, bağımsız ve güçlü bir ülke olma yolunda her zaman en başta yer alma yolunda emin adımlarla ilerlemişlerdir.
Bizler de geçmişimizi unutmadan örf, adet, gelenek ve göreneklerimizi bağnaz düşünceler hariç sağlıklı bir şekilde yaşatırsak geleceğe emin adımlarla yürür ve bütün engelleri aşarak dünya lideri olma yolunda yeni Yüzyıla ulaşma hedefini en kısa zamanda gerçekleştirme yoluna gitmiş oluruz. Yukarıda saydığım hususları dikkate almadığımız müddetçe gelişmekte olan ülkeler cihetinden bir adım ileriye gidemeyiz.
Sizler yeni neslin genç evlatları bu hedefler doğrultusunda hareket etmeyi düstur edindiğiniz müddetçe sırtınızı hiçbir kimse yere seremeyeceğini unutmamanız gerekir.
Ne mutlu bize değer veren ve mutlu olmamıza odaklanan insanlarla karşılaşmamız dileğiyle…