Avusturya seçim sonuçlarına kimler sevindi?

Avusturya seçim sonuçlarına kimler sevindi?

| Adem Hüyük

Aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Parti [FPÖ], ilk 2000 yılında koalisyon hükümetinde yer aldığında Viyana’nın Heldenplatz Meydanı’nda 100 bin protestocu toplanmıştı.

FPÖ 2017’de ikinci kez koalisyon hükümetine dâhil olduğunda ise meydanlara sadece 5 bin kişi çıktı.

Seçim zaferine birlikte sevinenler…

“FPÖ’nün 2024 seçim zaferini birlikte kutladılar, birlikte “beş güzel yılı” sabırsızlıkla beklediler: Kimlik Hareketi ile aşırı sağ Avusturya Özgürlük Partisi [FPÖ] arasında artık sınır kontrolü yok” diye yazdı, Der Standard gazetesinden Colette M. Schmidt ve Fabian Schmid; 5 Ekim 2024 tarihli makalede.

FPÖ’nün seçim zaferiyle birlikte şu açık: “Cumhuriyetin eski bir dönemi sona eriyor.”

Sellner, yeni sağcı dergi Sezession’da Kimlikçiler hazır diyordu.

Uzun süre Kimlikçi harekete liderlik eden Sellner bir noktada haklı: Artık kendi hareketi ile Kickl döneminde daha da sağa kayan FPÖ arasına hiçbir fark kalmayacaktı. Hem de hareketin ve çevresinin yıllardır güvenlik otoritelerinin gözetiminde olmasına ve şiddet potansiyelinin bilinmesine rağmen. 2018’deki devlet güvenlik raporları, hareketin çevresinde ciddi bedensel zarar verme, tecavüz, şantaj, soygun ve yeniden faaliyete geçirme gibi suçlardan hüküm giymiş erkeklerin bulunduğunu göstermesine rağmen…

Dostane yakınlık örneğin birkaç Kimlikçi kadronun katıldığı FPÖ seçim kutlamasında görülebiliyordu. Örneğin, bu yıl Viyana’da düzenlenen “geri dönüş gösterisini” kaydeden ve “yeniden göç” konusunda övgüler yağdıran Tim Ziegler. Seçim gecesi tezahürat yapan Kickl’in hemen yanında beyaz bir güç jestiyle poz verdi. Bir zamanlar insan enerjisi uzmanı olan ve kimlikçilerin yan ürünü “Avusturyalıların başkanı olan Jakob Gunacker da bu durumu çılgınca kutladı. Bu kareler, Kimlikçilerin artık FPÖ’ye paralel bir gençlik örgütü olduğunu gösteren birkaç örnekti.” [Kickls “NGO” fürs Grobe: Die Symbiose von FPÖ und Identitären | Der Standard]

Paralel yükseliş…

Aralık 2017’de aşırı sağcı Özgürlük Parti [FPÖ], muhafazakâr Avusturya Halk Partisi [ÖVP] ile koalisyon hükümeti kurdu. O günden bu yana hükümet yabancılara yapılan yardımları kesmeyi önerdi ve göçmenlerin vatandaşlık almalarını zorlaştırdı.

Aşırı sağcı görüşler ana akıma dâhil olması, 2017’de yapılan bir ankete göre Müslüman olmayan her dört Avusturyalıdan biri Müslüman bir komşu istememesi sonucunu doğurdu.

Deutsche Welle’den Morgan Meaker’e göre; “Kimlikçilerin yükselişleri Avusturya siyasetinin sağa kaymasıyla birlikte yaşandı”

Aralık 2017’de kurulan ÖVP-FPÖ koalisyon hükümeti ile ”Kimlikçiler Hareketi’nin” eylem yapmaya başlaması tesadüfen aynı tarihlere denk gelmediği bilinen bir gerçek.

Bir grup kimlikçi militan, İmparatoriçe Maria Theresa’nın 20 metre yüksekliğindeki heykeline peçe giydirerek, üzerinde; “İslamileştirme mi? Hayır almayayım!” yazan pankartı astılar. Mart 2017’de Viyana’da Türkiye büyükelçiliği binasının ön cephesine ‘Erdoğan, Türkleri al götür’ yazılı bir pankart astılar. Osmanlı kuşatmalarında savaşan Savoy Prensi Eugen’i temsil eden, at üzerine çizilmiş bir silüetin de yer aldığı pankartı asan, aşırı sağcı Avusturya Kimlik Hareketi yayınladığı bir videoda eylemi nasıl gerçekleştirdikleri kamuoyuyla paylaştı.

| Martin Sellner

FPÖ’nün iktidardan düşmesinden sonra bir varlık gösteremeyen Kimlikçiler, Korona virüsü tedbirlerine ve Korona aşına karşı FPÖ’nün gerçekleştirdiği bütün protesto eylemlerinde yer aldılar ve FPÖ ile birlikte salgını siyasi propagandaya çevirmeyi başardılar. 2024 seçimlerinde kazanılan başarının en büyük etkeni de bu oldu.

Haziran 2021’de Özgürlük Partisi [FPÖ] Federal Başkanı seçilen Herbert Kickl, Neo-Nazi Kimlikçiler Hareketi’ne ithafen “desteklemeye değer bir proje” ifadesini kullandı. Avusturya Anayasayı Koruma Dairesi’nin radikal sağ olarak nitelediği Kimlikçiler Hareketi’ni alenen destekleyen FPÖ lideri, kendi partisi dahil eleştirilere neden oldu.

Herbert Kickl dönemi, her anlamda FPÖ’yü karmaşık strateji belirleyen ve konjonktüre göre oportünist siyaset güden bir noktaya getirmiştir. Özellikle FPÖ’nün son 30 yıldır var olma nedeni olan göç ve göçmenler konusunda, “eskiyi yeniye karşı devşiren, vasıflı yeni göçmenleri ise, önceden gelmiş ama FPÖ’ye göre entegre olamamış göçmenlere karşı devşiriyor. Bu sayede ülkedeki Avusturya vatandaşı olmuş göçmenlerin oylarını almayı başarıyor. 2024 seçimlerinde Avusturyalı Türklerden oy almış olması, bu teoriyi destekler nitelikte.

Salzburg Üniversitesi’nden siyaset bilimci Farid Hafız, Kimlikçilerin “ırkçı ideolojinin modernize edilmiş bir şekli” olduğu görüşünde. Bu görüş FPÖ içinde geçerli. FPÖ, ırkçı görünmemek ve kendilerini geleneksel aşırı sağdan uzaklaştırmak için yeni kavramlar türeterek, kavram kargaşası yaratıyor.

Geniş kitlelerin oylarını alabilmek için, eskiden olduğu gibi “direk” göçmenleri hedef göstermiyor, göçmenlerinde oylarını alabilmek için söylemlerindeki “özne-nin” önüne veya arkasına sıfatlar koyuyor. Müslümanların tamamını düşman değiliz; “Siyasi İslam’a karşıyız” veya “entegre olmuş/vergisini veren/kurallara uyan ve Avusturya vatandaşlığına geçmiş Türklere karşı değiliz” gibi, cümlede “özne” olan Müslüman ve Türkiye göçmenlerini tanımlamasının yanına “siyasal, entegre” sıfatlarını koyarak göçmenler arasındaki doğal ayrışmayı, siyasal zemine çekmeye çalışmaktadır.

FPÖ ve Kimlikçiler, kendilerini bir milliyetçi olarak değil, bir “vatansever” olarak görüyor. “Etno-çoğulculuk” dedikleri hedefleri aslında “Avrupa kimliğinin” bir tür ırk ayrımı ve tecrit koşulları aracılığıyla korunması amacı güden farklı etnik grupların ayrı yaşaması anlayışıdır. Homojen ve beyaz ırkın hakim olduğu bir Avrupa’yı savunuyorlar ve kıtanın giderek bir “İslam devletine” dönüştüğüne inanıyorlar.

“Yeniden göç” dedikleri ise dini özgürlükleri baskılamayı ve sınırlamayı ve hatta Müslümanları, kökenlerinin bulunduğu ülkelere zorla geri göndermeyi öngörüyor.

Özgürlük Partisi [FPÖ] seçim kampanyası sürecince sadece birkaç defa “entegre olmuş” göçmenlere güzelleme yaptı diye ve yine Suriyeli ve Afgan sığınmacıları geri göndereceklerini söyledi diye değişmiş sayamayız. Bunu söyleyen aynı FPÖ diğer yandan, Neo-Nazi Kimlikçiler Hareketi ile birlikte hareket ediyor.

Bir başka deyişle, bunlar eski birtakım fikirlerin yeni kavramlarla tekrar pazarlanmasıdır. Bir anlamda yabancı düşmanlığının yeni bir sürümüdür. | ©DerVirgül

Yayınlama: 06.10.2024
Düzenleme: 06.10.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.