Derin devlet Haider’e vermediği iktidarı Kickl’e verecek mi?
| Adem Hüyük
29 Eylül 2024 Pazar günü yapılan genel seçimlerini Avusturya Özgürlük partisi [FPÖ] oyların yüzde 29’unu alarak seçimlerden birinci parti olarak çıktı.
Ancak Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, hükümeti kurma görevini Herbert Kickl liderliğindeki FPÖ’ye verecek gibi görünmüyor. Diğer yandan seçimlerden ikinci çıkan Avusturya Halk Partisi [ÖVP] ve üçüncü çıkan Sosyal Demokrat Parti [SPÖ], FPÖ ile koalisyon kurmak istemediklerini açıkça belirttiler. Bu durumda cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini FPÖ’ye vermiş olsa dahi, hükümeti kurmak için koalisyon oluşturma olanağı pek mümkün görünmüyor.
FPÖ’ye neden iktidar verilmek istenmiyor?
Özgürlük Partisi [FPÖ], Avusturya’nın tanınmış Nazilerinden toprak sahibi, Nazilerin sivillerden oluşan silahlı yapısı SS içinde tümgeneral düzeyinde görev yapmış ve İkinci Dünya Savaşının bitimine kadar da Nazi parlamentosunun üyesi Nazi ideolojisine hizmet eden Anton Reinthaller tarafından 1956’da kuruldu.
1990’ların ilk yarısında değişen dünya dengeleri ve Yugoslavya iç savaşı sonucundan doğan mülteci akını, FPÖ’nün yabancı karşıtı politikaları yerli halktan karşılık bulmuş ve oy oranını artırmıştır.
Partinin başına 1986’da gelen Jörg Haider’in anavatan vurgusu ve 1995’den sonra Avrupa Birliği [AB] karşıtı söylemi ve en önemlisi, ülkeyi dönüşümlü olarak adeta tek partili bir sistem gibi yöneten SPÖ/ÖVP hegemonyasına karşı muhafazakar, kimi zaman ırkçılığa varan söylemlerle alternatif sunması, halkta yenilikçi olarak algılanmıştır.
Avusturya’da aşırı sağın hızlı yükselişi ve AB’ye karşı olması, domino etkisi yapmasından endişe eden diğer birlik ülkeleri ve İsrail, Avusturya’ya karşı tavırlarını göstermiş ve yalnızlaştırma tehdidinde bulunmuşlardır.
Bu endişe 3 Ekim 1999 tarihinde yapılan Avusturya Ulusal Konseyi seçimlerinin sonuçları açıklandığında daha da büyümüş ve Avusturya, perde arkasından daha etkileyici ve sert yaptırımlara maruz kalmıştır.
Avrupa Birliği [AB], ABD ve İsrail’i eleştiren aşırı sağcı FPÖ lideri Jörg Haider, 3 Ekim 1999 seçimlerinde oyların yüzde 26.9’unu almasına rağmen, FPÖ’den 415 daha az oy alan ÖVP lideri Wolfgang Schüssel Şansölye olmuştu. [3 Ekim 1999 seçimlerinde FPÖ: 1,244,087, ÖVP: 1,243,672 oy almıştı.]
Ayrıca Kärnten eyalet milletvekili seçilmiş olan Haider, kabinede görev almadı.
Jörg Haider’in başbakan olmaması ve kabinede yer almaması ve yine ÖVP’nin koalisyon hükümetinin büyük partisi sayılması, Avrupa Birliği, ABD ve İsrail gibi ülkelerin Avusturya’ya olan yaptırımlarının yönünü FPÖ’ye çevirmiş, yabancı hükûmetlerin desteğiyle yurt içinde SPÖ ve Yeşiller partisi tarafından organize edilen protestolarla karşı karşıya kalan ÖVP-FPÖ hükûmeti, Avrupa Birliği’nin diğer on dört üyesinden de yaptırımlara maruz kalmıştır.
Bu yaptırımlar, FPÖ’nün ülkenin demokrasisine tehdit olmadığı yönündeki gelişmeler üzerine kaldırıldı.
Ebeveynleri Avusturya Nazi Partisi’nin [DNSAP, NSDAP, Alman Nazi Partisi Avusturya iştiraki] üyesi olan Jörg Haider, bugün hala bazı çevrelerce şüpheli görülen trafik kazasında hayatını kaybetti. Haider, 11 Ekim 2008 tarihinde, Klagenfurt şehri yakınlarında kendi kullandığı arabanın takla atması sonucu öldü.
Haider’in ölümü, aşırı sağcıların iktidarı seçimlerle kazanmış olsa da Avusturya ve Avrupa derin devletinin aşırı sağcılara iktidarı verip vermeyeceği tartışmalarını başlatmıştır.
İsrail konusunda politika değişikliği
Jörg Haider döneminden ders çıkaran ve 2005 yılında FPÖ lideri olan Heinz-Christian Strache, İsrail ve AB politikalarında kapsamlı bir değişiklik yaparak, İsrail’e ziyaret gerçekleştirdi.
İsrailli sağcı politikacıların, İsrail’in Aşkelon kentinde “İslami teröre karşı stratejiler”in tartışıldığı bir konferansa davetini kabul etti ve İslam ülkelerinden gelen göçmenlere karşı katı söylemlerde bulundu. Artık FPÖ’nün siyasi argümanı göçmen Müslümanlar olmuştu.
Strache’nin FPÖ’nün özellikle seçim kampanyalarında propaganda sorumlusu olarak seçtiği isim, şu günlerde FPÖ lideri Herbert Kickl idi.
Kickl, Adolf Hitler’in propaganda Bakanı Paul Joseph Goebbels’in propaganda tekniğini de anımsatan basit, kışkırtıcı, nefret söylemi içeren, ötekileştirici slogan ve kampanya taktikleriyle FPÖ, 2016 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Norbert Hofer’i aday göstererek katıldı.
2016 | Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri 24 Nisan 2016’da, ikinci tur seçimler ise 22 Mayıs 2016’da yapıldı. Ancak, ikinci tur sonuçları iptal edildi ve 4 Aralık 2016’da yeniden oylama yapıldı.
24 Nisan’da yapılan seçim sonuçlarına göre Özgürlükçü Partisinin adayı [FPÖ] Norbert Hofer yüzde 36 ve Yeşiller Partisi’nin adayı Alexander Van der Bellen yüzde 20 oy aldı.
22 Mayıs’ta yapılan 2. tur seçimlerinde bağımsız aday Alexander van der Bellen, Hofer’i 0.7 oy oranıyla geride bırakarak zaferini ilan etti. Fakat Höfer’in temsil ettiği FPÖ, 117 seçim bölgesinden 94’ündeki posta oylarının sayımında anayasaya aykırılıkların yaşandığı ve 570 binden fazla oy pusulasının da seçim komisyonu üyelerinin gelmesinden önce açıldığı gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesine itiraz başvurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi itirazları haklı bularak seçimleri iptal etti.
4 Aralık 2016 tarihinde yeniden yapılan seçimlerde Van der Bellen, oyların yüzde 54’ü alarak cumhurbaşkanı seçildi.
1945’ten beri ilk defa iki büyük merkez partinin adaylarını geride bırakarak 2. tura yükselmeyi başaran aşırı sağcılar, 2016 cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarında içlerine sinmeyen bir şeylerin olduğunu belirli bir süre ima ettiler.
Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini aşırı sağcı FPÖ’ye vermiyor
Avusturya siyasi geleneğine göre, koalisyon hükümetlerinin kurulması görevi, genellikle seçimlerden birinci çıkan partiye verilir ve süreç böyle işler. Ancak bu her zaman böyle olacak diye bir kanun Anayasa’da yer almamaktadır. Cumhurbaşkanı hükümeti kurma görevini uygun gördüğü her partiye verme yetkisine sahiptir.
2014 Ulusal Konsey seçiminin ardından Federal Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, hükümeti kurma görevini seçimlerden birinci çıkan FPÖ’ye vermeyerek, başlangıçta hiçbir partiye hükümet kurma görevini vermeyeceğini belirtti.
ÖVP ve SPÖ partilerinin FPÖ ile koalisyon kurmak istememeleri, diğer yandan FPÖ’ye bu görevi vermek istemeyen cumhurbaşkanın işini kolaylaştırdı.
Heinz-Christian Strache liderliğindeki FPÖ’nün propaganda sorumlusu olan Herbert Kickl, FPÖ lideri olarak şansölye olacağını söylese de bunun gerçekleşmeyeceğini, Jörg Haider örneğinden biliyoruz.
Her ne kadar Nazilerin kendilerine yaptığı zulmü Filistinlilere yapmıyor olsa da Yahudi diasporası ve İsrail, kıta Avrupa’sında Nazi subaylarının kurduğu FPÖ’nün iktidar olmasını engellemek isteyecektir.
Öte yandan Avrupa Birliği’nin asıl kurucuları olan sermaye güçleri, Avrupa Birliğine karşı politika üreten bir partinin Avusturya gibi bir ülkede iktidarı ele geçirmesine sessiz kalmayacağı, en azından konjonktürel olarak olanaksız görünüyor.
Bütün bunların yanı sıra, Ukrayna savaşıyla başlayan Avrupa Birliği ile Rusya gerginliği, Rusya yanlısı FPÖ’nün sadece hükümetin küçük ortağı olmasına izin verileceğini işaret etmektedir. | ©DerVirgül