Kaliteli “dönere” geç kavuşan Viyanalılar, tez mi ayrılacak?

Kaliteli “dönere” geç kavuşan Viyanalılar, tez mi ayrılacak?

| Adem Hüyük

Toplumun alım gücüyle bağlantılı olarak kalite bakımından değer kaybeden “döner” Avrupa’daki deyimiyle “döner kebap”, ilk olarak Berlin’de sandviç olarak sunulmasıyla, uluslararası ayaküstü yiyecek sektörüne rakip olmuş ve McDonald’s. gibi tekellerin azimetine uğramamıştır.

 

 

Döner kendi içerisinde, döneri pazarlayanlar tarafından kalitesi ve lezzeti acısından farklı sunulmuş, artı değer kapsamında hammaddelerinde çıkar amaçlı değişiklikler yapılmıştır.

Avrupa’ya işçi göçü veya onun uzantısı yollarla gelenlerin çok iyi bildiği dönerin kalitesi, Avrupa insanına, piyasa ekonomisinde kâr sağlayacak hammaddeyle yapılan ve çeşitli soslarla tatlandırılan döner olarak sunulmuş, daha iyisini tatmayan toplum tarafından kabul görmüştür.

Son üç yıldır Viyana’da kaliteli döner üretimi başlamış, bu beraberinde bir rekabeti de tetiklemiştir.

Eskiden, “Yaprak Döner” Viyanalılar için sadece Türkiye’de yiyebilecekleri bir döner olurken, sadece, bizzat içinde bulunduğum sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerinde yapılıyor olması ve hammaddesi pahalı olduğundan, kimi zaman kâr amacı gütmeden futbol turnuvaları gibi etkinlikte, gönüllü dernek üyeleri tarafından hazırlanıyor ve sunuluyordu.

Hatırladığım kadarıyla, yaprak dönerin ekmek arası olarak satış fiyatı, Avusturya’nın eski para biriminden, 35 Schilling’e veriyorduk. 35 Schilling ise 2,54 Euro yapmakta. Dolayısıyla, kâr amacı gütmeyen dernekler bile zarar ediyordu.

Demek istediğim, kaliteli dönerin hammadde maliyeti yüksek.

Bugün Viyana’da yaprak dönerden yapılan sandviç en az 5 Euro’dan satılmaktadır. Bu da 68,80 Schilling yapmaktadır.

Viyana’da kaliteli döner, beklenilenin üzerinde talep görüyor, – Bu çok sevindirici.

Avrupa Komisyonu’nun kararına sayılı günler kaldı

Türkiye’deki döner üreticilerini temsil eden İstanbul merkezli Uluslararası Döner Federasyonu tescil için başvuruda bulunmuş, ilgili ilan 24 Nisan 2024’de AB Resmi Gazetesi’nde yayınlanmıştı.

Ancak, Almanya, Türkiye’nin döner kebabın AB düzeyinde özel bir statüye sahip olması için yaptığı başvuruya itiraz etti. Süreç devam ediyor.

Türkiye, döner kebap üretiminde kullanılan malzemelerin ve üretim süreçlerinin sıkı standartlara bağlanmasını talep ediyor. Özellikle dönerde kullanılan etin kalitesi, katkı maddeleri, marinasyon süreçleri ve hijyen koşulları düzenlemenin odak noktaları arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra, dönerin geleneksel özelliklerini koruması ve Türkiye’nin gastronomi mirasının bir parçası olarak tanıtılması amaçlanıyor.

Peki Türk derneği ne istiyor?

Türkiye’nin tescil talebi dönerin kalitesi veya bu ürünü kimin üreteceğine değil, neyin döner olarak adlandırılacağına odaklanıyor.

Tescil başvurusunda dönerin sadece yukarıdan aşağıya ve 55 santimetre uzunluğunda bir bıçakla kesilebileceğine vurgu yapılıyor. “Et döner” olarak adlandırılan üründe kullanılacak hayvanın yaşı sığır için en az 16 ay, koyun için ise en az altı ay olarak belirtiliyor. Ayrıca baharat içeriğine dair de ayrıntılı bir tarif veriliyor.

Almanya ve Avusturya’da ise daha genç hayvanlar kullanılabiliyor. Ayrıca döner içindeki kıyma miktarı, baharat oranı ve hazırlanışında kullanılan bıçak tipleri de farklılık gösteriyor. Almanya’da döner endüstrisi 1992’de regüle edilmiş, kalite standartları belirlenmişti. Tavuk dönere dair bir tarif içermeyen Alman kuralları, üründe kullanılabilecek kıyma miktarını en fazla yüzde 60 ile sınırlıyor. Ancak bu standartların yaygın olarak ihlal edildiği biliniyor.

Tescil gerçekleşirse ortaya çıkacak yeni durumun işletmelerinde “döner” tabelası kullanmaya devam etmek isteyen firmaları maliyet artırıcı ek önlemler almak zorunda bırakacağı belirtiliyor.

“Türkiye’de yemek orijinal olarak kuzu etinden yapılıyor ve sadece tabakta satılıyor. Ancak 1970’lerde Berlin’deki Türk göçmenler bunu ekmek içinde servis etmeyi seçtiler ve tarifi Berlinliler için özel hale getirecek şekilde değiştirdi.”

Döner son birkaç yıldır Avusturya ekonomisi için önemli faktörlerden sayılıyor. Hayat pahalılığı döner fiyatı üzerinden tartışılır olması ve ülke enflasyonunu belirleyen gastronomi sektörü olması, döner kebabı ayrıcalıklı kılıyor.

Avrupa Komisyonu’nun, aralarında Almanya Federal Gıda ve T.C. Tarım Bakanlığı’nın da bulunduğu 11 itirazın yerinde olup olmadığına 24 Eylül’e kadar karar vermesi gerekiyordu.
Verilen karar uyarınca itirazlar haklı bulundu ve şimdi Almanya ile Türkiye’nin bir uzlaşmaya varmak için altı aya kadar süreleri olacak.

Ancak son sözü Avrupa Komisyonu söyleyecek.

Peki ne olabilir?

Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’nin döner kebap adını yasal olarak nelerin alabileceğini düzenlemeye yönelik teklifini onaylaması halinde dönerin statüsü tehlikeye girebilir.

Türkiye, döner kebap için coğrafi işaret koruması alırsa, Avrupa’daki üreticiler “Türk döneri” adını kullanmak istediklerinde Türkiye’ye lisans ücreti ödemek zorunda kalabilir.

Ayrıca, Türkiye’nin belirlediği standartlara uymayan üreticiler, ürünlerini yeniden formüle etmek veya üretim süreçlerini değiştirmek zorunda kalabilir. Bu da ek yatırım ve uyum maliyetlerini beraberinde getirir.

Avrupa’da döner kebap, özellikle Almanya, Avusturya ve Fransa gibi ülkelerde büyük bir endüstri haline gelmiştir. Türkiye’nin patent hakkını alması, bu ülkelerdeki yerel üreticilerin rekabet gücünü zayıflatabilir.

“Türk döneri” etiketiyle satılamayan ürünler, tüketiciler tarafından daha az tercih edilebilir, bu da gelir kaybına yol açabilir.

Patent alındıktan sonra, “Türk döneri” adını kullanan ve standartlara uymayan işletmeler yasal yaptırımlarla karşılaşabilir.

Avrupa’da döner kebap satan restoranlar, Türkiye’nin patent haklarına aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle hukuki sorunlar yaşayabilir.

Avrupa genelinde 3,5 milyar Euro gibi, güçlü bir ekonomik değer taşıdığı için, bu süreçlerde uzlaşma sağlanması her iki taraf için de faydalı olacaktır.| ©DerVirgül

Yayınlama: 20.11.2024
Düzenleme: 20.11.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.