Öğretmen bir ruhtur, fedakarlıktır

Öğretmen hem can hem canandır.

O, yüreğimi kutsal bir sandık gibi açarken titreyendir.

Bana doğru eğilen, eğildikçe yükselendir.

Eldir, ayaktır, yürütendir. Düşleriyle geleceği büyütendir.

Çocuktur, tomurcuktur umutlarım.
Hangi dalda açsam, o ışık arar bulur beni.

Anam gibi bağrına basar.

Yar gibi sarar beni.

Bir çocuğun yüreği;

Bir anaya… bir yare…

Bir de açılır öğretmene.

Bir çocuğun yüreği çiçek çiçek saçılır öğretmene.” Yıldız Kenter‘in öğretmen şiiri aklıma geldi.

Yıl 1994 karlı soğuk 1 Şubat ayı öğretmen olarak tayinimin çıktığı Karadeniz’de bir il onun bir ilçesi ve bir köyü ve bir mahallesi. Bilmediğim tanımadığım bir Umman’a doğru gidiyormuş gibi hissediyordum.

Yeni evlenmiştim. Gideceğim yeri görüp tanımak ve başlamak için bir yolculuğa başladım.

Otobüsle giderken kafamda bin bir düşünce ve nasıl bir öğretmenlik yapacağımın hayali nasıl bir yerle karşılaşacağımın düşüncesi içinde saatler geçmek bilmiyordu. O ilçeye geldim göreve başladım.

Ancak dediler görev yerin şu köyün şu mahallesinde ve bindik bir jeep (bildiğimiz jiplerden değil köy jipi) şubat ayı ancak ilçede kar yok soğuk var ama çekilebilecek kadar. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete gibi gittikçe gidiyoruz yukarı doğru çıkıldıkça kar başladı artık. Jip bile zincir takılmış zor çıkıyordu. Jipin içinden bakıyoruz hiçbir yer görünmüyor sadece kar.

Araç bir yerde durdu ancak etrafta ne okul ne evler görülüyordu. Sizin yere geldik dediler indik.

Aşağı doğru bakınca okul ve lojmanı bulunuyordu. Okul lojmanına yerleştik sobayı yaktık. Sonra köylülerle tanışarak ertesi gün okula başladık. Bir baktık ki beş sınıf bir arada birleştirilmiş sınıf.

Okul yıllarında görmüştük birleştirilmiş sınıfın nasıl eğitim verileceğini ama ilk defa böyle bir şeyle karşılaştığımız için planlar projeler geliştirmeye çalıştık ve bir işe koyulduk. Çocuklar sabahleyin okula geldiklerinde yanlarında bir tane odun çantalarla birlikte okula geliyorlardı. İlk gelişte birlikte sobayı yakıyoruz ve eğitime öyle başlıyorduk. Birinci sınıf okuturken 2.3.4.5. Sınıflar bekliyor sonra dönüşümlü olarak diğer sınıfların eğitimine devam ediliyordu.

Yaz gelince birlikte gidip ormandan kurumuş odunları ve dalları toplayıp kış için hazırlıklar yapıyorduk. Başka bir okulda mahalle araları fazla olduğu için çocuklar sırtında bir çanta ve onun üstünde üçer parça odun kış için 3,5 km yol yürüyerek eğitim için okula geliyorlardı.

Çocuklar eğitim için bütün fedakarlıklara katlanıyorlardı. Aynı zamanda ben ve diğer öğretmenler de böyle fedakârlık yaparak uzak köylerde zorluklar içinde öğretmenlik görevini yapıyorlardı. Sonra merkez ilçeye geldik en iyi okullarda öğretmenlik yaptık yetiştirdiğimiz öğrenciler doktor mühendis öğretmen ve her meslekten en güzel yerlere geldiler bir öğretmen için bu gurur verici bir şeydir. Şimdi başöğretmenim mesleğimle ve yetiştirdiğim bütün öğrencilerle gurur duyuyorum. Öğretmenlik bir fedakarlık işidir.

Öğretmenler anlayışlıdır, hoşgörülüdür, geleceği şekillendiren, iyi doğru güzeli öğreten, vatanına milletine bağlı Yurttaşlar yetiştiren, sevgi dolu öğrencisine değer veren, yenilikten yana, değişime ve gelişime açık, 21. Yüzyıla uygun, sorgulayan, araştıran, analiz eden nesiller yetiştiren bir ruhtur öğretmen.

Öğretmen hiçbir zaman kötü olsun diye değil iyi güzel doğru öğrenci yetiştirmek için çaba gösterir. Sadece eğitim okulda olmaz ailede başlar okulla devam eder çevreyle bütünleşir ancak bunu idrak edememiş kişiler ileride karşımıza bir hain, bir suçlu, kişiliğini karakterini kiralamış insanlar, hep kendinin doğruyu söylediğini hep kendisinin doğru olduğunu diğerlerinin söylediğinin bir önemi yok gibi durumlarla ideolojik bağnaz saplantılı vb. durumdaki insanlarla karşılaşırız.

Eğitim ailede başlar okulla devam eder gelecekle birlikte şekillenir; biz bu durumu bir bütün halinde koruduğumuz ve geliştirdiğimiz müddetçe iyi bir gelecek değişimle birlikte iyi bir eğitim almış bir nesil yetiştirmiş oluruz.

Öğretmenler eğitime başlarken” alnımızda bilgilerden bir Çelenk, Nura doğru can atan Türk genciyiz!” diye öğretmen marşıyla göreve başlarlar ve öğrencilerine çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmayı hedef alan, değişen ve gelişen dünyaya ayak uyduran, milli ve manevi duygularını geliştirmiş, değişime ve gelişime açık olan bir nesil yetiştirmek için yoluna devam eden fedakâr cefakar öğretmendir. Mevlana’nın dediği :

”Her gün bir yerden göçmek ne iyi,

Her gün bir yere konmak ne güzel,

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti cancağızım,

Ne kadar söz varsa düne ait…

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…

”Buradaki söz gibi: Öğretmenin değerini bilirsek geleceğe güvenle bakar iyi bir gelecek inşa etmek için öğretmenlerin önünü açmış oluruz.

Dünü dünde bırakıp geçmişten ders alarak öğretmenin değerini bilerek geleceğe güvenle bakmak dileğiyle…

Yayınlama: 24.11.2024
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.