Avusturya İslam Yasası | Din Özgürlüğü mü, Kontrol Mekanizması mı?

| Adem Hüyük
2015 yılında Avusturya’da kabul edilen yeni “İslam Yasası”, ülkedeki yaklaşık 800 bin Müslüman’ın hak ve özgürlükleri üzerinde önemli etkiler yarattı. Bu yasa, Müslümanların dini pratiklerini düzenlemeyi ve İslam topluluklarının devletle ilişkilerini kontrol altına almayı hedefliyordu. Ancak yasanın uygulanışı, bazı Müslüman gruplar tarafından din özgürlüğünü kısıtlayıcı ve toplulukları baskı altına alan bir araç olarak değerlendirildi.
Yasanın geliştirilme sürecinde dönemin hükümet ortağı olan Sosyal Demokrat Parti [SPÖ] önemli bir rol oynadı. Zamanla Müslüman göçmenler, SPÖ’nün bu yasayla olan ilişkisini sorgulamaya başladı. Entegrasyonu teşvik etmek yerine ayrımcılığa yol açtığı yönündeki eleştiriler öne çıktı.
1979 yılından beri Avusturya’da İslam’ı resmî olarak temsil eden Avusturya İslam Toplumu [IGGÖ], 2015 İslam Yasası’nın dönemin siyasal ve toplumsal konjonktürü içinde, hükümetin sübjektif koşullarına göre oluşturulduğunu savunuyor.
Avusturya’da 1912 yılına dayanan İslam Kanunu’nun, 2015 İslam Yasası kapsamında IŞİD’in Avrupa’da gerçekleştirdiği terör eylemleriyle doğrudan bağlantılı olduğu öne sürülüyor. İlahiyatçılar, bu yasa ile terör eylemlerinin önünün kesildiğini savunsa da yasadaki katı kuralların zamanla gevşemediği ve kalıcı hale geldiği ifade ediliyor.
2015 İslam Yasası’nın Kabulü ve Sonuçları
Avusturya Parlamentosu, ülkedeki çeşitli çevrelerin tepkisini çeken İslam Yasası’nı 25 Şubat 2015’te kabul etti. Yasanın etkileri kendi alanında hissedilse de kamuoyunun dikkatini 8 Haziran 2018’de dönemin Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’un açıklamaları çekti. Kurz, aralarında Türk İslam Birliği [ATİB] camisine bağlı bir caminin de olduğu yedi caminin kapatılacağını ve bazı imamların sınır dışı edilebileceğini duyurdu.
Ancak Avusturya’daki İslam Yasası, din ve örgütlenme özgürlüğü ile eşitlik haklarını ihlal eden maddeler içerdiği gerekçesiyle 2015’ten beri tartışılıyor. Tartışmaların baş aktörlerinden biri ise, yasayı yürürlüğe koyan SPÖ çevreleri oldu. SPÖ, IŞİD tehdidi altında böyle bir karar aldığını savunsa da Türkiye kökenli SPÖ’lü siyasetçilerin zamanla bu yasayı unutturmaya çalıştıkları ve özellikle Viyana’daki Müslümanların yaşam alanları üzerinden güzellemeler yaparak seçmeni manipüle ettikleri öne sürüldü.
SPÖ, ülkede ve özellikle Viyana’da yaşayan yüz binlerce Müslümana ibadet güvencesi verdiğini iddia ederken, aynı yasa kapsamında hükümetin Müslümanlara ait dini kurumları kontrol etme yetkisini elde etmesi, diğer dini kurumlar için böyle bir düzenlemenin olmaması, verilen güvencelerin samimiyetini sorgulanır hale getirdi.
2018 yılında, İslam Yasası’nın doğurduğu ibadet kısıtlamaları nedeniyle Der Virgül gazetesi SPÖ’nün ilgili sözcüleriyle görüşmeler gerçekleştirdi. Verilen yanıtlarda, “İslam Yasası’nın, SPÖ-ÖVP koalisyon hükümeti tarafından ilgili taraflarla görüşülerek hazırlandığı” ifade edildi. Dönemin Devlet Bakanı SPÖ’lü Josef Ostermayer, yasanın İslam ve Alevi cemaati temsilcileriyle görüşülerek hazırlandığını ve cemaat liderlerinin yasayı kabul ettiğini belirtti. SPÖ, İslam Yasası’nın bir terör veya asayiş yasası olmadığını, 1912 tarihli İslam Yasası’nın günümüz koşullarına uygun hale getirildiğini ve tüm Müslümanların haklarını koruduğunu iddia etti.
Yasanın Getirdiği Değişiklikler
2015 İslam Yasası gereğince, cami dernekleri dahil olmak üzere tüm İslami dernekler, anayasal bir kurum olan Avusturya İslam Cemaati’ne [IGGÖ] bağlandı. SPÖ-ÖVP hükümeti, ülkede İslam dini ibadetlerini yerine getiren cami ve benzeri mekanları IGGÖ çatısı altında toplayarak denetim mekanizmasını güçlendirdi.
Ayrıca, yasa kapsamında imamların yurt dışından getirilmesi ve maaşlarının yurt dışından ödenmesi yasaklandı. Avusturya’da imam yetiştirilmesi şart koşuldu. Bunun yanı sıra, 2015 İslam Yasası kapsamında insan haklarına aykırı olabilecek izleme, takip ve istihbarat faaliyetleri için yasal bir zemin oluşturuldu. “İslam Haritası” adı altında, Müslüman cemaatlerin faaliyetleri detaylı bir şekilde belgelenerek, istihbarat çalışmalarının önü açıldı.
Bu düzenleme, Müslüman cemaatlerin sürekli denetim altında tutulmasını ve camilere giden kişilerin fişlenmesini mümkün kıldı. Böylece, Müslüman toplum içinde büyük bir güvensizlik ortamı yaratıldı. ©DerVirgül