Köpekler nasıl insanın en iyi arkadaşı oldu?
Köpeklerle ilişkimiz çok eskilere dayanıyor.
Arkeologlar 14 bin yıl önce insanların köpekleri sahiplerinin yanına gömdüğünü bulmuştu.
Köpeklerin insanlar tarafından evcilleştirilen ilk hayvan türü olduğuna dair çok sayıda kanıta rağmen köpeklerle ilişkimizin kökeni hâlâ çok tartışmalı bir konu.
Köken hikayeleri
İnsan-köpek ittifakının ilk olarak 15.000 ila 40.000 yıl önce Avrupa veya Asya’da nasıl başladığına dair iki ana rakip teori var.
Türler arası sahiplenme teorisi, tüm köpeklerin ortak atası olan tarih öncesi gri kurtları, yanlışlıkla evcilleştirdiğimizi söylüyor.
Bu teoriye göre insanların bu kurtların yavrularını evcilleştirmesi köpeklerin ortaya çıkmasını sağladı.
Kommensalizm teorisiyse kurtların, atılan yiyecek kalıntılarını aramak için insan yerleşimlerinin etrafında dolaşarak temelde kendi kendine evcilleştiğini öne sürüyor.
Kommensalizm ekolojide, iki organizmanın kurduğu ortak yaşam türlerinden birine verilen isim. Bu ilişkide bir canlı yarar sağlarken diğeri bu ortaklıktan etkilenmiyor.
Kurtlarla ilgili kommensalizm argümanını savunan New York’taki Stony Brook Üniversitesi’nden Krishna Veeramah, “Daha evcil ve daha az saldırgan olan kurtlar bu ilişkide daha başarılı olurdu,” diyor ve ekliyor:
“İnsanlar zaman içinde bu süreçten başlangıçta herhangi bir fayda sağlamazken bu hayvanlarla bir tür simbiyotik ilişki geliştirecek ve sonunda bugün gördüğümüz köpekler ortaya çıkacaktı.’
“Rekabet halindeydiler”
Emekli bir antropoloji profesörü ve insan-hayvan etkileşimleri tarihinde ünlü bir uzman olan Pat Shipman, daha önce birbirlerine eşlik etmekle pek de ilgilenmeyen bu iki tür arasında güçlü bir bağ oluştuğunu söylüyor.
Shipman, “Yaptığımız tüm icatları ve kullandığımız kısa yolları düşündüğümüzde hayvanları evcilleştirmek olağanüstü bir örnek” diyor ve ekliyor:
“Ama kurtları evcilleştirmek kolay bir şey değildi. Sadece tehlikeli değillerdi, aynı zamanda besin için insanlarla rekabet ediyorlardı.”
Emekli profesör, hem kurtların hem de insanların sonunda işbirliğinin yararlarını gördüğünü açıklıyor. İnsanlar için kurtlar daha büyük avların peşinde koşarken ortaklık etmenin yanı sıra düşmanlara karşı koruyucu haline geldi.
Arkeolojinin gösterdiği gibi, kurtlar/köpekler insanların büyük ailelerinin birer parçası haline geldi. Mezarlıkların yanı sıra onları evcil hayvanlara benzer şekilde tasvir eden tarih öncesi mağara resimleri de bulundu.
“Besin zincirine hükmettiler”
Shipman, yakın zamanda yayımlanan “En Eski Dostlarımız” adlı kitabında, köpeklerle işbirliğinin homosapiens’in en yakın akrabalarımız olan Neandertaller’i nasıl alt ettiğini açıklayabilecek nedenlerden biri olduğunu öne sürdü.
Shipman, “İnsan-kurt ittifakı besin zincirine hükmediyor” diyor.
Kommensalizm hipotezi yakın zamanda başka bir destek daha kazandı: Aralık ayı sonlarında yayımlanan bir çalışmada, Finli araştırmacılar, avcı-toplayıcıların ellerindeki et fazlasını kurtlarla paylaştığını, çünkü insanların yalnızca protein tüketerek yaşayamadığını -ve şimdi de yaşayamayacağını- öne sürdüler.
Araştırmacılar, “Bu ilk dönemin ardından ilk evcilleşen köpekler, av arkadaşı, yük hayvanı ve muhafız gibi çok çeşitli şekillerde kullanılarak uysallaşacaklardı” diye yazdı.
Besleme davranışı
Pennsylvania Üniversitesi’nde insan-hayvan etkileşimi konusunda uzman olan James Serpell, köpek evcilleştirmenin her iki tür için de karşılıklı yararı olduğu fikrine karşı çıkmıyor.
Ancak geçen Nisan ayında Frontiers in Veterinary Science dergisinde yayımlanan bir makalesinde Serpell, türler arası sahiplenmenin kurtların köpeğe dönüşümüne dair daha makul bir açıklama olduğunu savunuyor.
Konuya aşina olmayanlar için Serpell, insan nüfusunun büyüklüğünün on binlerce yıl önce bundan çok daha küçük olduğuna dikkat çekiyor. Küçük ve dağınık gruplar halinde yaşama eğiliminde olan insanlar pek fazla çöp de üretmiyordu.
Serpell, “Ayrıca, modern avcı-toplayıcılara baktığınızda onların eşyalarını çöpe atmadıklarını görüyorsunuz” diyor ve ekliyor:
“Avcı-toplayıcıların diğer hayvanlar onlara ulaşmasın diye hayvan kalıntılarını kasten sakladığına dair literatürde pek çok örnek var.”
Serpell, atalarımızın “büyük etoburların kendi yerleşim yerlerini sık sık ziyaret etmesini istemediğine” inanıyor:
“Güney Afrika’daki modern Buşman avcı-toplayıcı topluluğu, aslanları korkutmak için özel teknikler geliştiriyor. Yani geçmişte insanların isteyeceği son şey, tehlikeli hayvanları topluluklarına davet etmekti.”
Bununla birlikte, Serpell ve türler arası sahiplenme teorisinin diğer destekçileri, atalarımızın yavru hayvanları sevme konusunda bizden o kadar da farklı olmadığından şüpheleniyor.
Eski insanların kurt yavrularını yakaladıklarını ve genellikle hayvan büyüdüğünde onu vahşi doğaya geri saldıklarını iddia ediyorlar.
Ancak yakalanan bazı yavrular, insan arkadaşlığından zevk almış ve insanlarla birlikte takılmayı istemiş olabilir.
Serpell, “Bu alışılmadık derecede evcil ve arkadaş canlısı kurtları çiftleştirdiğinizde, vahşi türünden çok farklı olan bu yeni hayvan türünü elde edebilirsiniz” diyor ve ekliyor:
“Fakat bu başlangıçta plandan ziyade tesadüfen oldu.”
Doğru zamanda doğru hayvan mı?
Köpeğin ilk evcilleştirilmesi çok uzun zaman önce gerçekleşti. Bir gün bunun nasıl gerçekleştiğine dair kesin kanıtlar bulmamız muhtemel ancak o zamana kadar gizemini koruyacak.
Ancak hem “sahiplenme” hem de “artıklarından beslenme” argümanlarını savunan uzmanların hemfikir olduğu şey, kurttan başka hiçbir hayvanın “en eski dostumuz” olamayacağı.
Pat Shipman, “Kurtlarla avcı yoldaşlar gibi ilişki kurduk. O zamanlar hayattan istediklerimiz kurtların istediklerinden çok da farklı değildi” diyor ve ekliyor:
“İnsanlık tarihinin erken dönemlerinde hayvanların çoğunu, onları yemek ya da yük taşımak amacıyla evcilleştirdik.”
James Serpell ayrıca kurtların ve insanların “oldukça uyumlu” oldukları konusunda hemfikir.
Serpell, “Bazı bilim insanları, kurtların ve insanların birlikte yaşamaya önceden adapte olduklarını söylüyor. Bunun sebebiyse aynı şeyleri yemeleri, topluluklarının benzer büyüklükte olması ve ebeveynlerinden benzer şekilde bakım görmeleri” diyor ve ekliyor:
“Ortak çok şeyimiz vardı”.