‘Postmodern darbe’ | 28 Şubat sürecinde neler yaşandı?
Türk siyaset tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu bildirisinin üzerinden tam 25 yıl geçti.
Yeni bir siyasi dönemin kapısını aralayan ve yoğun tartışmalara neden olan 28 Şubat’a giden süreçte Türkiye, siyasi tarihinin önemli günlerinden birini yaşadı.
Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlarla, Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin kurduğu koalisyon hükümeti dağılmıştı. Ardından Refah Partisi kapatılmış, Necmettin Erbakan’a siyaset yasağı konulmuştu.
28 Şubat sürecine adı karışan ve yargılanan 103 sanıkla ilgili dava 5 sene sürdü ve “postmodern darbe”den 21 sene sonra 2018’de sonuçlandı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Erbakan başkanlığında Refahyol hükümeti kuruldu
Aralık 1995’te yapılan seçimlerde bir ilki yaşanmış, “Milli Görüş”ün lideri Necmettin Erbakan sandıktan zaferle çıkarak, yüzde 21 oyla Meclisteki 550 sandalyenin 158’ini kazanmıştı.
28 Haziran 1996’da Erbakan’ın başkanlığında Tansu Çiller’in Doğru Yol Partisi ile koalisyon hükümeti kuruldu. Ancak her geçen gün “şeriat” korkularını tetikleyecek yeni olaylar gündem oluyordu.
Zira 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Erbakan’a rejim konusunda endişelerini dile getirdiği bir mektup göndermişti.
Erbakan’ın Libya ziyaretine gensoru
2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan sırasıyla Mısır, Libya, Nijerya’yı ziyaret etti.
Erbakan’ın Libya ziyareti sırasında Muammer Kaddafi’nin “Kürdistan kurulmalı, Türkiye iradesini kaybetmiştir, işgal altındadır” gibi sözler sarfetmesi ve Erbakan’ın bu sözler karşısında sessiz kalması, Türk Başbakanın çadırda ağırlanması ağır eleştirilere yol açtı.
Libya gezisi için Meclis’te Erbakan hakkında gensoru verildi ancak kabul görmedi.
Tartışmalı iftar yemeği ve ‘Kudüs Gecesi’
11 Ocak 1997’de Erbakan’ın tarikat liderleri ve şeyhlere resmi konutunda iftar yemeği vermesi, sakallı, sarıklı, cübbeli şeyhlerin kameralara yansıyan görüntüleri çokça tartışılmıştı.
Sincan’da 30 Ocak 1997’de “Kudüs Gecesi” düzenlendi. Refah Parti’li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın düzenlediği geceye katılan İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri bir konuşma yaptı. Buna, gecede sergilenen gösteriler de eklenince o dönem sıkça dile getirilen rejim tartışmaları alevlendi.
Kudüs Gecesi’nin ertesi günü ise, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararname imzaya açıldı.
2 Şubat 1997’de yargı organları harekete geçti. Hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hem de Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı “Kudüs Gecesi” için ayrı ayrı soruşturma başlattı.
Tanklar Sincan’da
4 Şubat’ta Ankara’nın Sincan ilçesi güne tank sesleriyle uyandı. 15 tank ve 20 zırhlı araçtan oluşan konvoyun geçidi askerin darbe uyarısı olarak algılandı.
Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, o görüntü için, “Demokrasiye balans ayarı yaptık” ifadesini kullandı. “Askerin uyarısı” olarak nitelendirilen bu gelişme üzerine Sincan Belediye Başkanı görevden uzaklaştırdı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile 9 arkadaşı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla tutuklandı.
Daha sonra Çevik Bir, bu ifadenin kendisine ait olmadığını, ABD’de geçen bir konuşmadan yanlış alıntı yapıldığını savundu.
Tarihi 28 Şubat MGK toplantısı
Tüm bu gelişmelerin ışığında, 28 Şubat 1997’de kritik MGK, Cumhurbaşkanı Demirel’in başkanlığında toplandı. 8 saat 45 dakika süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısından, tarihe “postmodern darbe” olarak geçecek 20 maddelik bildiri çıktı.
MGK’nın o güne dek gerçekleştirdiği en uzun toplantılardan biriydi. Toplantıda, hükümetin yapması istenen 20 maddelik liste oluşturuldu.
Temel eğitimin 8 yıla çıkarılması ve irticai faaliyetlere karıştıkları gerekçesi ile ordudan atılanların belediyelerde istihdam edilmemesi o kararlar arasındaydı.
Başbakan Necmettin Erbakan, bu kararları ilk etapta imzalamadı. TBMM’deki diğer parti liderleriyle görüştü ancak destek bulamadı. İşçi ve işveren sendikaları da MGK toplantısında alınan kararları desteklediklerini açıkladı. Erbakan, ülke yönetimindeki kademelerin arasındaki tansiyonu düşürmek için bir süre sonra geri adım attı ve 5 Mart günü MGK kararındaki 20 maddeden 4’ünü imzaladı.
Erbakan istifaya zorlandı
Erbakan, MGK kararlarını imzalasa da tansiyon düşmedi. 21 Mayıs’ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Refah Partisi’nin kapatılması için dava açtı. 11 Haziran’da irtica ile mücadele gerekçesiyle Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde “Batı Çalışma Grubu” kuruldu.
Gerilim, Başbakan Necmettin Erbakan’ı istifaya götürdü. Erbakan’ın 18 Haziran’da istifasını vermesi ile hükümeti kurma görevi ANAP lideri Mesut Yılmaz’a devredildi.
Yargıtay’ın açtığı kapatma davası ise 16 Ocak 1998 günü sonuçlandı. Refah Partisi resmi olarak tarihe karıştı. Partinin lideri Necmettin Erbakan’a ise beş yıl siyaset yasağı konuldu.
28 Şubat sanıklarına müebbet cezası
İlerleyen yıllarda Anayasa’daki değişikliklerle birlikte 28 Şubat darbecilerinin yargılanmalarının önü açıldı. Ülke genelinde 28 Şubat’ın sorumluları hakkında birçok suç duyurusunda bulunuldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmayla birleştirilen suç duyurularının ardından ilk operasyon, 12 Nisan 2012’de düzenlendi.
Operasyonlar sonucu dönemin Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay İstihbarat ve İKK Daire Başkanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Hikmet Köksal, Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman ile eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz’ün de arasında bulunduğu birçok kişi 28 Şubat’ın faili olarak gözaltına alındı.
Çetin Doğan: “İddialar Ergenekon ve Balyoz türevindendir”
Sanıklardan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Karadayı ise “28 Şubat süreci, bazı çevrelerce söylendiği gibi bir darbe süreci asla değildir.” savunmasını yaptı.
Çetin Doğan da “BÇG ve 28 Şubat iddianamesi adıyla açılan dava, Ergenekon ve Balyoz türevindendir.” iddiasında bulundu.
Mahkeme, yargılamada sanık savunmalarının alınması sürerken, değişik tarihlerde tutuklu sanıkların tahliyesini kararlaştırdı. Son tutuklu sanıklar Çevik Bir, Erol Özkasnak, Çetin Doğan ile emekli Tümgeneral Kenan Deniz ve emekli Tuğgeneral İdris Koralp de 19 Aralık 2013’te adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Yargılama sırasında dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller “mağdur/tanık”, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, “mağdur” olarak dinlendi.
28 Şubat davası 6 sene sürdü, nihai karar 2018’de verildi
13 Nisan 2018’de Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, yaklaşık 6 yıldır süren 28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı.
Refah Partisinin bir yıl sonraki genel seçimlerde en fazla oyu alması ve koalisyon hükümetinde büyük ortak olması üzerine askeri müdahale düşüncesine sahip bu yapılanmanın parti ve halk üzerinde psikolojik harekat yürüttüğü kaydedilen iddianamede, Batı Çalışma Grubu (BÇG) adıyla faaliyet yürüten yapılanmanın, 28 Şubat kararlarının alınmasını sağladığına yer verildi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir, Genelkurmay Harekat Başkanı emekli Orgeneral Çetin Doğan ve YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz’ün de aralarında bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
28 Şubat davasında Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Dizdar, Çetin Saner, Erdoğan Öznal, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılıç, Hayri Bülent Alpkaya, Hikmet Köksal, İdris Koralp, Kenan Deniz, Muhittin Erdal Şenel, Vural Avar ve Yıldırım Türkeri de müebbet hapis cezasına çarptırılanlar arasında.
Duruşmaların ardından, 68 kişinin ise beraatine karar verildi. Beraat eden sanıklar arasında Engin Alan, Ergin Celasin, Erdal Ceylanoğlu ve Celalettin Bacanlı bulunuyor.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın gerekçeli kararını ise 3 Temmuz 2018’de açıkladı. Gerekçeli kararda, sanık Çevik Bir’in, BÇG’nin faaliyetleri ve sonrasında 54. Hükümet’in istifa ettirilmesiyle sonuçlanan sürece ilişkin “postmodern darbe” sözünü bizzat kullandı.
Dava sürerken vefat eden komutanların dosyaları düştü
Dosya üzerindeki incelemesini 22 Haziran 2020’de tamamlayan daire, yerel mahkemenin dosyayı karara bağladığı 13 Nisan 2018’den sonra ölen ve yargılama sonucunda müebbet hapse mahkum edilen sanıklar İsmail Hakkı Karadayı ile Çetin Dizdar ve Hikmet Köksal, yargılama sonucunda beraat eden sanıklar Ahmet Atalay Efeer, İzzettin Gürdal ve Hamza Özaltın yönünden hükmü düzelterek, bu sanıklar hakkındaki kamu davasını ölüm nedeniyle düşürdü.
65 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek” suçundan beraatına karar veren Daire, 10 sanık hakkındaki kamu davasının ise zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine ilişkin Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen hükmü de hukuka uygun buldu.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılama devam ederken ölen sanıklar Teoman Koman, Eser Şahan, Salih Eryiğit ve Tevfik Özkılıç hakkındaki kamu davasının düşürülmesine yönelik istinaf istemlerini de yerinde görmeyen daire, bu sanıklar yönünden istinaf istemlerini esastan reddetti.
25.Yargıtay kararı onadı mı, hangi isimler cezaevinde?
Geçen yıl 9 Temmuz’da 14 sanığın müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Sanıklar Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Doğan, Çetin Saner, Çevik Bir, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılınç, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Vural Avar ve Yıldırım Türker hakkında, müebbet hapis cezalarının onanmasının ardından 19 Ağustos’ta yakalama kararı çıkartıldı. Hükümlüler cezaevine konulurken, rütbelerinin sökülmesi için Genelkurmay Başkanlığı’na yazı gönderildi. 80’li yaşlarda olan bu isimlerin sağlık nedenlerinden dolayı cezaevinde kalamayacakları iddia edildi ancak Adli Tıp Kurumu, cezaevinde kalmalarına engel durum olmadığına karar verdi.
Karadayı hakkındaki dava, ölümü nedeniyle düşürüldü. Erdoğan Öznal, Halil Kemal Gürüz, Bülent Alpkaya ve Muhittin Erdal Şenel’in müebbet hapis cezaları ise bozuldu. Bu isimlerin suça yardımdan yargılanmalarına karar verildi.