Bir tekstil sendikacısı nasıl Avusturya’nın ilk kadın federal bakanı oldu?
104 sosyal kanun ve yönetmelik onun imzasını taşımakta. Bugün hala aktif olan, Mesleki Eğitim Yasası, Siyasi, dini ve ırkçı zulüm mağdurları için daha elverişli emeklilik yasası, Bakıcı Kanunu, Anneyi Koruma Kanunu ve Çalışma Saatleri Yasası gibi değişikliklerde onun ismi geçiyor. Rakipleri ve partilileri ona, partisi ÖVP’nin rengi olan siyaha atıfta bunarak, “Kara Komünist” diyordu…
Adem Hüyük
30 Haziran 1910’da Viyana’da orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Her şey iyi bir hayatı işaret ediyordu. Ancak babası Birinci Dünya Savaşı’nda ölünce aile yoksullaştı ve 14 yaşındayken öğretmen olma hayalinden vazgeçmek ve aile bütçesine katkıda bulunmak zorunda kaldı.
“Sadece nitelikli bir mesleki eğitim, Avusturya’daki işçilerin sosyal ve ekonomik yükselişine katkıda bulunabilir.”
Ona göre, sadece nitelikli bir mesleki eğitim, Avusturya’daki işçilerin sosyal ve ekonomik yükselişine katkıda bulunabilirdi. Bu düşüncesinden yola çıkarak, gün boyunca bir tekstil fabrikasında büro memuru olarak çalıştı, akşamları özel bir ticaret okuluna ve sosyal politika kurslarına gitti. Öğrendiklerinin pratik yaşamda karşılığını görmek için, Hıristiyan sendika gençliğine katıldı ve kısa bir süre sonra gönüllü başkan yardımcısı oldu.
1927’de ticaret okulundan mezun olduktan sonra Hristiyan Tekstil İşçileri Merkez Birliği’nde kâtip olarak çalışmaya başladı. Üye alımı ve “toplu pazarlık müzakerelerine katılmaktan” sorumluydu. O zaman bile “eşit işe eşit ücret” ilkesini savundu.
Faşistlere karşı direniş
Örgütte kocası Hıristiyan sendikacı Karl Rehor ile tanıştı. 1934’te Şubat savaşının bastırılmasından ve Avusturya faşizmi sırasında sosyal demokrat serbest sendikaların yasaklanmasından sonra, Rehor çifti, ortak düşman olan Nasyonal Sosyalistlere karşı illegal sosyalistlerle birlikte savaştı. Karl Rehor’un, Avusturya’nın Alman İmparatorluğu’na ilhak edildiği 12 Mart 1938’de Nasyonal Sosyalistler tarafından tutuklanmasının, ancak birkaç gün sonra yeniden serbest bırakılmasının nedeni muhtemelen buydu. Eylül 1939’da savaşın başlamasından kısa bir süre sonra, Karl Rehor, Nazi Almanyası’nın silahlı kuvvetleri olan Wehrmacht’a alındı, Doğu Cephesine, Stalingrad’a “denetim altında” gönderildi ve kısa bir süre sonra kayıp olduğu bildirildi. Kocasının askerde kaybolduğunun söylenmesiyle, artık dul bir anne olduğunu anlamıştı […]
Bu, onun Lois Weinberger çevresindeki Viyana direniş grubuna katılmasına engel olmadı. Grubun amacı sendikaları yeniden inşa etmek, direniş gruplarına ilaç ve bandaj sağlamak ve mahkumlara ve ailelerine maddi destek sağlamaktı. Grup Temmuz 1944’te açığa çıktı, ancak Rehor tutuklanmaktan kurtuldu.
Toplu iş sözleşmeleri için savaştı
Savaşın sona ermesinden sonra Rehor, 1945’te yeni kurulan Tekstil, Giyim ve Deri İşçileri Sendikası’nda (TBL) “sekreter”, TBL’de ve Avusturya Sendikalar Birliği ÖGB kadın departmanında başkan yardımcısı oldu. Sendikanın yeniden güçlenmesi için kampanya yürüttü. Fabrikalardaki işçilerle temasa geçmek için harap olmuş şehirde hiç durmadan yürüdü. Aşağı Avusturya eyaletine [NÖ] motosiklet ile diğer federal eyaletlere penceresiz trenlerle gitti. İlk ücret anlaşmaları, ısıtılmayan fabrika binalarında ayakta durarak imzalandı – çünkü oturmak için çok soğuktu…
Yorulmak bilmeyen çabaları, “kolay pes etmeyen sert bir kadın” olarak ününün hakkını verdi.
Bombalanmış Viyana, Eschenbach Caddesi, 1945 © ÖGB
Sendikalı kadınların talepleri
Kadınların talep listesi uzundu ve savaş sonrası dönemin sorunlarının altını çizdi: konut sıkıntısı ve özellikle yaşlı kadınlar için kadın işleri ve kızlar için çıraklık eğitimi. Ancak aynı zamanda kısa çalışma desteğini ve çalışma saatlerinin azaltılmasını da savundular.
O, tüm bu ve diğer talepleri 1950’den itibaren Halk Partisi’nin [ÖVP] Ulusal Meclis Üyesi olarak Parlamento’da temsil etti. 165 milletvekili arasında sadece on kadından biriydi.
Anneyi Koruma Kanunu (1957) ve Aile İçi Yardım Kanunu’nun (1962) kabulü için parti genelinde kampanya yürüttü.
Grete Rehor 5. kadın Kongresi’nde, 1967 Kammler / © ÖGB Arşivi
ÖVP tek başına iktidar
Halk Partisi [Volkspartei ÖVP], 1966’daki Ulusal Konsey seçimlerinden en çok oyu alan ve tek başına hükümet kurmayı hak eden parti olarak çıktı. Şansölye Josef Klaus, birkaç gün içinde on iki “bakan” bulmak zorundaydı. Ona göre, toplu sözleşme müzakerelerini bilen ve sosyal ortaklar tarafından takdir edilen birinin “koyu kırmızı” Sosyal Sorumluluk alması gerektiği açıktı. Gençliğinden arkadaşı, çocukluğunda öğretmen olma hayali kuran sendikacı kadını yani onu seçti.
Nisan 1966’da Federal Sosyal Yönetim Bakanlığı’nı devraldı. O andan itibaren haftada yedi gün, günde on altı saat çalıştı.
“Kara Komünist” [Die „schwarze Kommunistin“]
104 sosyal kanun ve yönetmelik onun imzasını taşımaktadır. Bugün hala aktif işgücü piyasası politikasının temelini oluşturan işgücü piyasasının geliştirilmesi kanunundan, muhalefet ve parti dostlarının direnişine karşı çıkardığı bakıcı kanununa, anneyi koruma kanununda yapılan değişikliğe kadar. Ayrıca, uzun süredir talep edilen Çalışma Saatleri Yasası, 1969’da, çalışma saatlerinde bir azalma da dahil olmak üzere kabul edildi. Siyasi, dini ve ırksal zulmün mağdurları için daha uygun emeklilik kredisi süreleri elde etti ve Gıda Komisyonu’nun yeniden canlandırılması, iş yasalarının kodlanması için bastırdı, TBC Yasası’nı zorladı ve “eski” bir sendika talebinin uygulanması için kampanya yürüttü: Mesleki Eğitim Yasası (1969).
Görev süresi boyunca, sosyal bütçe 9,7’den 16 milyar şiline [Schilling] yükseldi ve emekli maaşları reel olarak yüzde 22 arttı. Parti içinde Sosyal Demokratlara karşı fazla uzlaştırıcı olduğu için eleştirildi. [1 Euro = 13,76 Schilling]
Halk arasında ona “siyah Komünist” deniyordu. Bunun nedeni ÖVP’nin parti bayrağının rengi siyah idi ve üstelik ÖVP bir sağ siyaset izleyen partiydi. Muhalifleri bile uzlaşmaya hazır olduğunu ama aynı zamanda çok ısrarcı olduğunu kabul ediyorlardı.
1970 yılında ÖVP’nin seçim yenilgisi ile bakanlık görevini kaybetti ve ardından Ulusal Konsey’deki koltuğundan istifa etti.
61 engelli derneğinin ARGE çatı kuruluşunda yaşlılığına kadar başkan yardımcılığı yaptı ve 28 Ocak 1987’de Viyana’da hayata gözlerini yumdu.
Avusturya tarihine ilk kadın bakan olarak gecen ve sağ partiden milletvekili olmasına rağmen solcu bir sendikacı gibi çalışan Grete Rehor, öğrendiği her şeyi, günlük yaşamında deneyerek ve sınayarak tecrübe kazanmış, bu tecrübelerin verdiği kararlılıkla mücadele etmiştir…| DerVirgül
Kaynaklar: Avusturya Sendikalar Birliği [ÖGB], Avusturya Parlamento arşivi