HDP İkinci Turda, Erdoğan’ı Destekler mi?

Makalenin başlığı bile, tarafları sinirlendirmeye yetecek gibi. Aslında politikayı yakından takip edenler, sorduğum bu soruyu çok iyi anlamaları gerekir.   Zira kurtuluşlarını, peşinden gittikleri partilerin ellerine sorgusuz bırakanlardan, bu sorunun tarihsel deneyimlerden yola çıkarak düşünülmüş bir öngörü olduğunu anlamalarını beklemek saflık olur. 2018 seçimlerine aylar kala, her parti kendi durumunu gözden geçiriyor. En huzursuz olan […]

Makalenin başlığı bile, tarafları sinirlendirmeye yetecek gibi.

Aslında politikayı yakından takip edenler, sorduğum bu soruyu çok iyi anlamaları gerekir.

 

Zira kurtuluşlarını, peşinden gittikleri partilerin ellerine sorgusuz bırakanlardan, bu sorunun tarihsel deneyimlerden yola çıkarak düşünülmüş bir öngörü olduğunu anlamalarını beklemek saflık olur.

2018 seçimlerine aylar kala, her parti kendi durumunu gözden geçiriyor.

En huzursuz olan tabi ki iktidar partisidir.

Ola ki oy kaybına uğrar, seçilemezse!

AK Parti bunu düşünmek bile istemiyor.

Bu nedenle, siyasetin bütün köşelerine birer B planı yerleştiriyor.

 

Dün Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından biri, ‘’çözüm süreci yeniden başlayabilir’’ diyerek nabız yokladı.

Bu gün Cumhurbaşkanı baş danışmanı, çözüm sürecinin başlatılmasına dair bir düşüncelerinin olmadığını açıkladı.

 

AK Parti, seçimlerde can simidi olarak gördüğü MHP’nin kan kaybettiğini ve bu kanın seçimlere renk değiştirerek damga vuracağını anladı. MHP liderinin, organize suç örgütü liderlerine alenen af istemesi, AK Parti çevresinde ‘’şu seçimler bir bitseydi’’ dedirtti.

MHP’nin, Cumhur ittifakına sağlayacağı yarardan çok vereceği zararlar tartışılır hale geldi.

AK Parti iki aşamalı ittifak yapma peşinde. Birinci ittifak Cumhur ittifakı. MHP istenilen randımanı gösteremez ve söylendiği gibi oyların büyük bir çoğunluğu İYİ partiye kayarsa; AK Parti’nin MHP ile olan ittifakı son bulmuş olacak. Son bulmasa da, AK Partinin iki aşamalı ittifak arayışındaki diğer parti ismini MHP duyunca, Cumhur İttifakı zaten dağılacak.

 

AK Partinin, ikinci aşamada destek isteyeceği parti HDP’dir.

İkinci turda, HDP’den Erdoğan’ı desteklemeleri istenecek.

Karşılığında acılım süreci sözü verilecek.

 

HDP bu teklifi kabul eder mi?

 

Bunu anlamak için 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasına bakmak ve analizi bu yönlü yapmak daha yararlı olacaktır.

 

7 Haziran seçimlerinde, AK Parti tek başına iktidarı kurabilecek çoğunluğu sağlayamadığı için, MHP ile koalisyon görüşmeleri yapmış ama sonuç alamamıştı. Hükümet kurma süresi bitmiş, Cumhurbaşkanının hükümet kurma yetkisini, seçimlerden ikinci parti olarak çıkan CHP’ye vermesi beklenirken, erken seçim kararı alınarak, seçim hükümeti kurulmaya karar verildi.

 

Bu süre zarfı içerisinde, ülkenin her yerinde bomba patlamaya başlamış ve çatışmalarda can kayıpları olmuştu.

Seçim hükümetine, mecliste sandalyesi olan bütün partilere bakanlıklar verilmesi gerekecek, MHP bu teklife kapısını ilk kapatan parti olacaktı.

HDP, seçim hükümetinde yer alacaklarını, Viyana’da miting yapan Demirtaş, ‘’bakanlıklar sizin hakkınız, tabi ki alacağız’’ diye kitlelere duyurmuştu.

 

Çok geçmeden, seçim hükümetinin ‘’savaş hükümeti’’ olduğunu söyleyerek, HDP’li bakanlar istifa etmişlerdi.

 

Çözüm süreci, beraberinde tabi ki karşılıklı tavizleri getirecek, süreci yürüten taraflar arasında çeşitli ittifaklar yapılacaktı.

 

Türkiye’de 68 kuşağı öğrenci hareketlerinden sonra, en belirgin, kapsamlı ve kendiliğinden gelişen  ‘’Gezi ‘’ olaylarına kayıtsız kalan HDP, bu kayıtsızlığının nedenini açılım sürecine bağlaması, açılımın HDP için önemini göstermektedir.

 

Zira Abdullah Öcalan, Demirtaş’la olan bir görüşmesinde, Gezi olaylarıyla ilgili şunları söylüyor; ‘’Bakın, Taksim’e katılsaydınız bile hükümet giderdi.’’ (İmralı Notları s.98). Çözüm süreci veya açılım, yıllarca akan kanın durması demekti.

 

1974’de ilk adımları atılan bir hareket ile askeri bakımdan NATO’nun en güçlüleri arasında yer alan bir ordu yıllarca çatışma yürütmüş, binlerce insan hayatını kaybetmiş ama hiçbir hükümet, bu savaşa son verelim dememişti.

 

Tam da bu nokta da, AK Parti önem kazanıyor.

Kimsenin yapamadığını yapmış, çok eleştirilen açılım sürecini başlatmıştı.

 

HDP ve Öcalan, oyunu kuralına göre oynamanın yarar sağlayacağını düşünerek, adım atmışlardır.

 

Öcalan’ın Demirtaş’a, Roboski meselesiyle ilgili şu sözleri; ‘’Madem biz bir barıştan söz ediyoruz, bu genel barışın bir prototipi olarak Roboskili aileler ile AKP’yi bir araya getirip bir uzlaşma sağlayabilirsiniz. Anladığım kadarıyla Roboski meselesi AKP’yi çok zorluyor. Bunun diğer faili meçhuller, kirli olaylarla anılması daha doğru olur.’’ (İmralı Notları s.40)24 Haziran seçimlerin de HDP’nin Erdoğan’ı destekleme varsayımını güçlendiriyor.

 

Seçim dönemlerinde, siyasetin zemini çok kaygan olur. O yüzden yazdıklarım, tarihsel gelişmelerden yola çıkarak yaptığım bir öngörüdür.

Kim bilir, Demirtaş ‘’seni başkan yaptırmayacağız’’ sloganı gibi yeni bir süreç başlatıp, AK Parti iktidarının seçilmesinin önünde engelde olabilir.

Barış Süreci yeniden başlatılırsa, AK Parti tabanı nasıl bir tutum sergileyecek?

AK Parti belki de, Türkiye’de en sağlam tabana sahip.

O yüzden sorgulanmadan kabul göreceğinden şüphe edilmiyor. Barış süreci acısından bakıldığında çok olumlu olarak görünse de, bilinçli bir toplum olma yolunda içler acısı bir durum sergilenmekte.

Yazdıklarımızdan, barış sürecine karşıyız anlamı çıkartılmamalıdır.

Barışın yanında olmamak, savaşı savunmaktır.

Yayınlama: 18.05.2018
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.