Seçmen Neyi Oyladığını Biliyor Mu?
Türkiye mevcut iktidarının erken genel seçim kararı aldıktan sonra başlayan hareketlilik, iktidarı ve muhalefeti iki ayrı, karşı noktada bir araya gelmeye zorladı. Bu zorunluluğun nedeni ise, seçim propagandasının herkesler tarafından kabul gören genel ortak formülü olan, “Bu seçimler Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimleridir.” Evet bu seçimler gerçekten bir dönüm noktasıdır. Peki, […]
Türkiye mevcut iktidarının erken genel seçim kararı aldıktan sonra başlayan hareketlilik, iktidarı ve muhalefeti iki ayrı, karşı noktada bir araya gelmeye zorladı.
Bu zorunluluğun nedeni ise, seçim propagandasının herkesler tarafından kabul gören genel ortak formülü olan, “Bu seçimler Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimleridir.”
Evet bu seçimler gerçekten bir dönüm noktasıdır.
Peki, sandığa gidecek olan seçmen bunun ne kadar farkında?
Seçmen, bir liderin tek söz sahibi olabilmesi için, kendisinden olanlarda dahil olmak üzere, çevresiyle savaşlar yapması gerektiğini ve bu savaşları hep karşı tarafın başlattığını ilan etmesi gerektiğini biliyor mu?
Seçmen, dışardan ve içeriden bakıldığında büyük bir çoğunluğun faşist bir yönetim biçimine ilk adım olarak görülen, kimileri tarafından “Tek Adam” olarak adlandırılan Başkanlık Sisteminin, 24 Haziran Seçimleriyle onanması durumunda, yaşam alanları dahil olmak üzere, siyasi, hukuki, iktisadi tüm alanlarda merkezi yaptırım gücünü ele geçirmiş, savaş ve seferberlik ilanı ve meclis feshi dahil olmak üzere, sıradan her insanın sesli düşüncesine bile müdahale yetkisi ve hakkına sahip bir “başkan” olmak üzere, her konuda ve her alanda belirleyici olmaya yasal hak kazanacağını biliyor mu?
Seçmen, seçmeni “hain” ve “vatansever” olarak ayırıp birbirine düşmanlaştırarak saltanat kurmaya çalışan bir iktidarın, tekrar iktidara geldiğinde, hain ilan edilen kesimle yürütülen kan davasının, evlere yansıyacağını ve toplum olarak bölünmüşlüğün, aile bölünmüşlüğüne kadar ineceğini biliyor mu?
Seçmen, Batılı ülkelerle ve İsrail yönetimine karşı bağırma-çağırmaların göstermelik olduğu, bu güçlerle yapılmış tüm anlaşmaların yürürlükte olduğunu biliyor mu?
Seçmen, Dolar ve Euro’daki yükselişler “bir oyun” ise, faiz yükseltmek ya da düşürmenin de bir diğer oyun olduğunu biliyor mu?
Seçmen, Avrupa Birliği Ülkeleri’nin bilinçli bir şekilde Erdoğan Hükümetine saldırdığını, bu sayede, Avrupa’da yaşayan Türkiye göçmenlerini Erdoğan Hükümetine daha da yakınlaştırmak istediğini biliyor mu?
Seçmen, Avusturya Başbakanı’nın oy kullanma işlemlerinin yurt dışında başladığının ikinci günün de, Avusturya’da 7 tane caminin kapatılacağını ve 40 tane imamın yurt dışı edileceğini açıklamasının tesadüf olmadığını biliyor mu?
Seçmen, Avrupa ülkelerinden, her hangi bir siyasetçinin, Erdoğan Hükümetine yaptığı eleştiri, AKP Avrupa yapılanması tarafından seçim malzemesi olarak kullanıldığını ve sıradan göçmenlerin bile Erdoğan iktidarı lehine oy kullanmasını sağladığını biliyor mu?
Avrupa siyasetçileri bunu çok iyi biliyor.
Seçmen, ‘’Bütün dünya bize karşı’’ söyleminin mantıklı analizi yapıldığında, bütün dünyanın yanlış olamayacağını ve yanlış yapıldığını iddia edende bir yanlışlık olduğunu görüyor mu?
Bu bir AKP-CHP seçim yarışı değildir!
Bu 31 Mart 1909 Meşrutiyete karşı gerici ayaklanmanın devamı olacağını, AKP’nin gerçek amacını bilen AKP’li yazarlar tarafından da söylenmekte.
Seçmen şunu çok iyi düşünmeli;
Mesele, Erdoğan veya İnce’yi seçme meselesinden daha vahim. Erdoğan ve İnce’nin ve hatta bütün partilerin de üzerinde rejim meselesidir. Erdoğan ve İnce siyasette ve yaşamda geçici iki unsurdur. Baki olan ise, gerçekten demokratik Türkiye yolunda ilerlemektir.
Gerçekten demokratik ve aydın bir Türkiye’ye giden yol, meşrutiyete karşı ayaklanmış bir geleneğin peşinden gitmekle olmayacağını tarih bize öğretmiştir.
Ve yine soruyorum!
Seçmen, Hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halk oyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimi olan Meşrutiyetin bir üst aşaması olan Cumhuriyetin oylandığını biliyor mu?