FPÖ Etnik Milliyetçilik Yapabilir Mi?

Milliyetçilik farklı topraklarda ve farklı tarihlerde her zaman değişik yorumlanmıştır.   Fransız İhtilali’nin çocuğu sayılan milliyetçiliğin ilk tohumunu Kant bilmeden atmıştır.   Anderson, millet, milliyet ve milliyetçilik kavramları bırakın analiz edilmesini; tanımlarının yapılması bile çok zordur derken aslında, bugün yaşam tarzları birbirinin neredeyse aynısı olan Avrupa Birliği halkları için ‘ulusal kimlikten’ söz etmenin ne kadar […]

Milliyetçilik farklı topraklarda ve farklı tarihlerde her zaman değişik yorumlanmıştır.

 

Fransız İhtilali’nin çocuğu sayılan milliyetçiliğin ilk tohumunu Kant bilmeden atmıştır.

 

Anderson, millet, milliyet ve milliyetçilik kavramları bırakın analiz edilmesini; tanımlarının yapılması bile çok zordur derken aslında, bugün yaşam tarzları birbirinin neredeyse aynısı olan Avrupa Birliği halkları için ‘ulusal kimlikten’ söz etmenin ne kadar zor olduğunu işaret etmiş gibi.

 

Ama diğer yandan, ‘etnik milliyetçilik’ zaman zaman kendisini göstermiştir.

Etnik milliyetçilik, ortak kan bağı, ortak dil ve ortak ülke gibi değerleri ifade eden milliyetçilik tipidir.

Bu tür milliyetçiliğe en iyi örnek Nazi Almanyası verilebilir. 

Hırvat, Sırp ve Arnavut milliyetçiliği de bu kategoride ele alınmalıdır.

 

Antropolog ve sosyolog olan Barth’a göre etnik kimliğin oluşumunun yegâne şartı karşıt kültür ve kimlikle etkileşimdir.

Aksi takdirde kimliğin oluşumu zordur.

Barth’ın söyleminde yatan diyalektik gerçek, varlıkların meydana gelişi ancak birbirlerine zıt olan ve bundan ötürü birbirlerini devam ettiren zıtların çatışmasına bağlıdır diyebiliriz.

 

Avusturya’da etnik milliyetçilik yapılması son derece anlamsızdır.

Zira Avusturya imparatorluğu prensliklerin bir araya gelmesiyle temeli atılmış, monarşinin birleştirdiği değişik etnik kökenlerin, ulus kavramı etrafında birleşmesinin ötesine gidememiştir.

 

Avusturya etnik köken üzerinden oluşan bir ülke değil, siyasal bir birlikten doğan bir ulus yapısına sahiptir.

Bu nedenle de, bir Nazi Almanyasın da yaşananların Avusturya’da yaşanması somut koşullar da çok zordur.

 

Avusturya’da baş gösteren milliyetçilik ‘’Devlet Milliyetçiliği’’ olarak nitelendirebileceğimiz bir durumdadır.

 

Bu gün milliyetçi olarak görülen, Sol yapılanmalar tarafından ‘’ırkçı’’ olarak da görülen, Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Devlet Milliyetçiliğinin ötesine geçebilecek bir durumda değil.

Avusturya’nın sübjektif koşulları, FPÖ’ye etnik milliyetçilik yapmasına izin vermiyor.

Sadece, Avusturyalıyız dedirtiyor.

 

Bu nedenle FPÖ, Salzburg kentinde bir Türkiye göçmenini belediye seçimlerinde aday gösterebiliyor.

 

Aynı durum Türkiye geçekliğinde de yaşanmıştı

Türk milliyetçiliğini savunan MHP, 2009 seçimlerinde Bakırköy’den Haço Keleş’i belediye meclisine, 1973’te ise Alpaslan Türkeş’e yakın isimlerden Levon Panos Dabağyan’ı milletvekili adayı olarak göstermişti.

Yine 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde, MHP Bakırköy Belediye Meclis Üyesi listesinin başında kontenjan adayı olarak yer alan Nerses Yeramyan ile 5. sıradaki Elmas Giragos görülmekte.

 

Bir şeyin oluşumu, karşıtını beraberinde getirir tezinden yola çıkacak olursak, FPÖ’yü var eden, Avusturya’da yerleşik hayat süren yabancılar ve Avusturya’ya gelen mültecilerdir.

 

Nisan 1956 yılında kurulan FPÖ, 1983 yılına kadar dokuz seçime katılmış.

Bu seçimlerde oy oranı yüzde 5 ila yüzde 7 arasında gidip gelmiş.

 

1990 yılında girdiği genel seçimlerde oylarını, yüzde 16’lara kadar artırdı.

Yugoslavya iç savaşı nedeniyle 1994 yılında başlayan mülteci akını sonrası oy oranını yüzde 22,5’luk seviyeye çıkartı.

 

FPÖ 2000’den 2008 yıllına kadar oy kaybederken, 2013 mülteci akını sayesinde tekrardan oylarını katladı.

 

Avusturya’da yaşayan yabancılar arasında azımsanmayacak kadar FPÖ’yü destekleyen bir seçmen olduğu bilinmekte.

Yabancı düşmanlığı yaptığı ileri sürülen bir partinin yabancılar tarafından desteklenmesinin altında yatan gerçek ise, sonradan gelen yabancıların, önceden gelen yabancıların yaşam standartlarını değiştireceği kaygısıdır.

 

Dünyanın her yerinde FPÖ gibi partiler, ekonomik başarısızlıklarını, bayrak, din gibi, milli değerleri öne sürerek gizlemek istemişlerdir.

Zira ülkede dar gelirli kesimlerin sesi olduklarını söyleyerek, sermaye güçlerinin isteklerini yerine getirmekteler.

 

FPÖ’de, Avusturya’da bu rolü oynamaktadır.

Çalışandan yana görünüp, günlük 12 saat çalışma yasasının onaylanmasında büyük bir rol oynamıştır.

İşçi Odaları’nın (AK) etki alanının daraltılması, sosyal kısıtlamalar, sendikaların toplu iş sözleşme görüşmelerinde, işverenden yana tavır alarak, uyarı grevlerine karşı gelmesi, silahlı kuvvetlere aşırı yatırım yapması, kişisel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, sosyal devlet anlayışını ve insan hakları beyannamesini hiçe sayması, her şeyden önemlisi her geçen gün hayat koşullarının zorlaşması.

Bütün bu başarısızlıklarının üzerini örtmek için, yabancılara ve mültecilere kısıtlamalar getirerek, seçmeninin gözünü boyamakta.

 

FPÖ’nün milliyetçiliği, ekonomik alanda başarısızlığına kamuflaj olmakta.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yayınlama: 13.02.2019
A+
A-
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.