– Boykot – Çok Güzel Olacak – Alacağız –
Yüksek Seçim Kurulu, 6 Mayıs Pazartesi günü İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini iptal etti ve yeni seçimlerin 23 Haziran’da yapılmasına karar verdi. YSK’nın tartışmalı kararı, iktidar hariç her kesimde, şimdi ne olacak? Ne olmalıydı? Gibi tartışmaları başlattı. Akılara ilk seçimlerin, ‘’Boykot’’ edilmesi gelmiştir. Boykot yapılmalı mıydı? Boykot nerede ne işe yarar? Boykot, özellikle otoriter yönetimlerde […]
Yüksek Seçim Kurulu, 6 Mayıs Pazartesi günü İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini iptal etti ve yeni seçimlerin 23 Haziran’da yapılmasına karar verdi.
YSK’nın tartışmalı kararı, iktidar hariç her kesimde, şimdi ne olacak?
Ne olmalıydı?
Gibi tartışmaları başlattı.
Akılara ilk seçimlerin, ‘’Boykot’’ edilmesi gelmiştir.
Boykot yapılmalı mıydı?
Boykot nerede ne işe yarar?
Boykot, özellikle otoriter yönetimlerde seçim meselesinde büyük adaletsizliklere karşı dile getirilen bir alternatiftir.
İstanbul seçimlerinin iptalinden sonra, seçmenlerden boykot yönünde bir baskı olduğu, en azından böyle bir beklentiye girdiği bilinmekte.
Ancak, boykotun sonuçlarını kestiremeyen CHP, Meclis’teki varlığını da tartışmaya açmayı göze alamadı.
Boykotun ne gibi bir sonuç doğuracağını bilemediğinden, Meclis’i de boşaltması gerekebilir, meşruluğunu yitirebilirdi.
Zira bir parti veya muhalefet partileri, boykotu yönetebilecek kapasiteye ve önderlik ruhuna sahip değilse, boykot, boykot edilen iktidarı daha güçlü kılabilir, boykot eden partileri tamamen tasfiye edebilir.
O nedenle boykot, sonuçları bakımında göze alınması cesaret isteyen bir yaklaşımdır.
Boykotun iki temel beklentisi vardır.
Birincisi, bütün seçim düzenlemelerini kendi çıkarına göre yapan, yaptığı iddia edilen siyasi iktidarın bundan vaz geçmesi.
Bir diğeri, asıl önemli olan ise, uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek.
Uluslararası topluluğu ve devletleri harekete geçirmek ve yapılan seçimlerin şaibeli olduğunu dünyaya göstermek.
Bu sayede, tabi-ki boykot etkili olduğunda, diğer dünya ülkeleri, adı geçen hükümetle olan ilişkilerini gözden geçirmesi ve iktidarın meşruluğunu tartışmaya açması hedeflenir.
Türkiye’nin boykot geleneği pek verimli olmadığı için, daha önce kısmen yapılan boykotlar, iktidarlara yaramıştır.
CHP içerisinde boykot yanlısı olan çok fazla milletvekili, parti yöneticisi ve seçmen bulunmakta.
Bu kesim, boykotun nesnel koşullarda işe yarayıp yaramayacağı tahlilinden bağımsız, direk CHP lideri Kılıçdaroğlu nezdinde boykot eylemini ele almışlar, CHP liderini pasif olmakla itham etmişlerdir.
AK Parti, İstanbul’da kaybetmeyi tam sineye çekeceği anda karşı atak yaparak seçimleri iptal ettirdi.
Bu durumda teorik olarak, AK Parti ikinci bir yenilgiyi göze almış oldu.
Bu da yıllarca iktidarda kalan bir parti için ağır bir yenilgi olacaktır.
Ama yine de bunu göze alabildi.
AK Parti, Ekrem İmamoğlu’nun ‘’Her şey çok güzel olacak’’ söylemini içinden ve kendi lehine söylüyor olmalı.
Zira her şey usulüne göre yapıldığı taktirde, AK Parti’nin İstanbul seçimlerinden galip çıkması zor gibi görünüyor.
Yaşananların uluslararası etkilerine bakıldığında, siyasi otoritelerden kısık sesle çıkan çok tehlikeli bir söylem dikkatleri çekiyor.
Özellikle Avrupa basınında yer alan haber ve yorumlarda, ‘AK Parti’nin seçimle gitmeyeceği anlaşılmıştır’ yorumları, Kılıçdaroğlu’nun “Kazanacağımız seçimi niye boykot edelim” söylemiyle, Ekrem İmamoğlu’nun ‘’Her şey çok güzel olacak’’ vaadini boşa çıkartıyor. Tabi bu Avrupalıların gözünden bakınca böyle.
Oluşturulan veya oluşan temel kanı, AK Parti ne pahasına olursa olsun İstanbul’u vermeyeceği yönünde.
Zira bu seçim ve hizmet çalışmalarıyla başarılırsa, demokrasinin kuralları gereği tabi ki İstanbul’u yönetmek AK Parti’nin hakkıdır.
Ama ‘’ne pahasına olursa olsun’’ söyleminin içerisindeki anlam çok önem taşımaktadır.
Birinin dillendirdiği, diğerinin içinden söylediği, Her şey çok güzel olacak-mı?
23 Haziran akşamı hep birlikte göreceğiz…