Seçimleri Önemsemiyoruz – Önemsenmiyoruz!
Getto yaşam tarzının, paralel (içine dönük) toplum oluşumunun getirdiği bilinmezlik ve kimlik arayışı içerisinde, toplumsal ve kültürel hayattan koparak, ara kültürle yaşam süren Türkiye göçmenleri, Avusturya’daki hâkim kültürle bütünleşerek, ‘’çok kültürlü’’ yaşamı hayata geçirememiştir. Bizim tarafımızdan görülen bu durum analizi, karşı taraftan nasıl görüldüğü, Türkiye göçmenlerinin yaşam alanlarına dair çıkartılan yasalarla anlamak mümkündür. Hükümetler, bizim hakkımızda […]
Getto yaşam tarzının, paralel (içine dönük) toplum oluşumunun getirdiği bilinmezlik ve kimlik arayışı içerisinde, toplumsal ve kültürel hayattan koparak, ara kültürle yaşam süren Türkiye göçmenleri, Avusturya’daki hâkim kültürle bütünleşerek, ‘’çok kültürlü’’ yaşamı hayata geçirememiştir.
Bizim tarafımızdan görülen bu durum analizi, karşı taraftan nasıl görüldüğü, Türkiye göçmenlerinin yaşam alanlarına dair çıkartılan yasalarla anlamak mümkündür.
Hükümetler, bizim hakkımızda çıkaracakları yasaların, ön görüşmelerinde ‘’göçmenler ne gibi bir tepki gösterir’’ gibi bir düşünceye kapılmadan, yasalara imzalarını atmaktalar.
Ne yazık ki, önemsenmiyoruz!
Bunu, görüştüğüm bir siyasi partinin ön sıra aday siyasetçiden duymuş olmak, tekrardan ve tekrardan düşünmemiz gerektiğinin işaretidir.
Ülkeyi yönetmiş bir partinin, Türkiye göçmenlerini tahlil ederken, rakamlar üzerinden değil de, toplumsal olaylara karşı, duyarlılık ölçeğinden ele aldığını gördüm.
Avusturya’da bu gün 273 bin gibi bir sayıyla Türkiye kökenli göçmen bulunmakta.
Türkiye göçmenlerinin büyük çoğunluğu, Başkent Viyana (%40) yaşmakta. 273 bin kişilik Türkiye kökenli nüfusun %60’ı Avusturya vatandaşı.
Buna göre 157 bin Türkiye kökenli Avusturya vatandaşı bulunmaktadır.
Bu gün Avusturya parlamentosuna bir partinin girmesi için, 300 bin oy alması gerektiği düşünülürse ve yine 157 bin Türkiye kökenli Avusturya vatandaşının, 140 bininin 16 yaş üzeri olduğu varsayılırsa, ortaya hiçte küçümsenmeyecek bir rakam çıkmaktadır.
Burada yazdığım resmi istatistikleri, siyasi parti adayının önüne de koydum.
Gülerek verdiği yanıt; ‘’Matematiksel hesapların, seçimlerdeki karşılığı, verilen rakamın ne kadarı oy kullanmaya gidiyor olmasıyla direk bağlantılıdır.
Siyasi iradeyi, denetlemek-katılmak-yön vermek ve seçimlerde oy kullanmak gibi eylemlerde, oran düşüklüğü, Türkiye göçmenlerinin Avusturya’daki politik meselelere ilgisiz olduğunun bir göstergesidir.’’
Üç kuşak geçmiş olmasına rağmen, Türkiye göçmenleri, diğer etnik gruplara kıyasla oldukça gerilerde kaldığı, entegrasyon konusundaki beklentileri karşılayamadığı ve karşılıklı inatlaşmaya varan bir boyut kazandığı, Avusturyalı siyasiler tarafından kabul görmektedir.
Avusturya’da özellikle ekonomik alanda önemli bir yol alan Türkiye göçmenleri, nasıl olurda paralel bir toplum olarak gösterilir?
Türkiye toplumunun siyasi ve kültürelirliği konusunda öncü olan, bilir kişi, kurum ve derneklerin hemen hemen hepsi, Avusturya seçimlerinde sandığa gidilmesi gerektiğini söylerken, nasıl olurda, yarısından daha az bir kısmı oy hakkını kullanır?
Sorunun kaynağı bu kurumlar!
Adı geçen bütün kurumlar, sandığa gidin çağrısı yapmakta.
Ama sadece söylemiş olmak için söylenmiş bir söylemden öteye gitmeyen bu talebin, toplumda karşılığı yok.
Zira, oy kullanmaya gidin diyen kurumların, kitlelerin oy kullanmasını teşvik edecek hiçbir adım atmamaları, geniş kitlelerde bir rahatlık duygusu yaratmaktadır.
Aynı kurumlar, Türkiye seçimlerine harcadıkları enerjinin, onda birini buranın seçimlerine harcamış olsalardı, bu gün burada bunu tartışmak zorunda kalmazdık.
Sivil toplum örgütleri, Türkçe gazeteler, dernekler ve benzeri kurumların büyük bir çoğunluğu, Avusturya siyasetinde apolitik bir durumdalar.
O nedenle, her seçimde olduğu gibi, bu seçimlerde de pek önemsenmediğimiz görülmektedir.
Son olarak bir siyasetçinin sözleriyle tamamlamak istiyorum: ‘’Bizim sizden bir beklentimiz yok.
Ama sizi de yok saymıyoruz. Varsınız…’’