Avusturya’da Türk Medyası: Paylaş-Kazan-İhbarcılık-Kumarhane Reklamı
Gazeteciler hesap verebilir olmalıdırlar. Gazeteci olmak, hem okuyucularınıza hem de kamuya karşı belli bir sorumluk getirir. Eleştiri-özeleştiri mekanizmasını kullanamayan gazeteci veya gazeteler, ya kendilerine, ya da gazetecilik yeteneklerine güvenemiyor demektir. Her gazetenin değişmez sloganı olan, ‘’bağımsızlık ve tarafsızlık’’ sütün sütün yazıldığı gibi kolay sağlanamıyor. Ayrıca çıkarları doğrultusunda, bu ilkeleri bilerek ve isteyerek çiğneyen medya kurumlarının haberlerini her […]
Gazeteciler hesap verebilir olmalıdırlar. Gazeteci olmak, hem okuyucularınıza hem de kamuya karşı belli bir sorumluk getirir. Eleştiri-özeleştiri mekanizmasını kullanamayan gazeteci veya gazeteler, ya kendilerine, ya da gazetecilik yeteneklerine güvenemiyor demektir.
Her gazetenin değişmez sloganı olan, ‘’bağımsızlık ve tarafsızlık’’ sütün sütün yazıldığı gibi kolay sağlanamıyor. Ayrıca çıkarları doğrultusunda, bu ilkeleri bilerek ve isteyerek çiğneyen medya kurumlarının haberlerini her gün bilerek veya bilmeyerek takip etmekteyiz.
Güzel olan ve umut veren ise, gerçeklik ve doğruluk, tarafsızlık, bağımsızlık, kamu yararı ve okuyucuya hesap verebilme ilkelerine sadık kalan, idealist ve alçak gönüllü gazetecilerin hala var olmasıdır.
Profesyonel anlamda gazetecilik yapanların tartıştığı etik kurallardan bağımsız, Avusturya’da ‘Türkçe’ gazetecilik yapmak isteyen, yani bizler, yukarıda saydığım değerleri uygulamak bir yana, o değerlerin var olduğundan bile haberimiz yok gibi.
BBC Akademi’nin muhabirlerine ders olarak öğrettiği şu bölüm, son günlerde yaşadıklarımızdan dolayı tekrar aklıma geldi.
Akademide gazetecilere şu soru yöneltiliyor: ‘’Bir gazeteci için, bağımsız olmak aşikâr bir ilke olabilir, ama acaba şu dört soruya nasıl yanıt vereceksiniz?
1- Editoryal anlamda, hükümetten, siyasi, ticari ya da diğer çıkar ilişkilerinden bağımsız mısınız veya bağımsız görünüyor musunuz?
2- Başka bir kurumu, ürünlerini, hizmetlerini veya etkinliklerini desteklemeyi reddediyor veya desteklemez görünüyor musunuz?
3- Yaptığınız haberde, programda bir ürünü öne çıkarmaktan kaçınıyor musunuz?
4- Asıl işiniz dışındaki etkinlikleriniz, doğru olmayan bir şekilde gazeteciliğinizi ya da yaptığınız program yapımcılığınızı etkiliyor mu?
Bağımsız olmak, kişinin kafa yapısındadır; inatla direnmek anlamına gelmez. Bağımsız olduğunuzu gösterebilmek, diğer herkesin niyetinden şüphe duymanızı gerektirmez.
Bağımsız olduğunuzu göstermek, en az bağımsız olmak kadar önemlidir.’’
Bağımsız olmak ve topluma karşı sorumluluk taşımak!
Öteden beri habercilik ilkemizde ısrarla dile getirdiğimiz habercilik anlayışımız, çeşitli çevrelerce yadırganmış ve bizi bir tarafın, tarafı olarak yaftalamışlardır.
Yine habercilik ilkelerimizin ışığında, tarafı olduğumuz iddia edilen çevrelerin ve yine yandaş bir medyanın yapamayacağı bir nesnellikte haber yapmamız karşısında, ters köşe olmuş, bağımsızlığımızı başka alanlardan sorgulamaya yeltenmişlerdir.
Zira onlar için, bir medya kurumu bağımsız olamazdı! Olmamalıydı…
Aslında Avusturya’da Türkçe habercilik yapmaya çalışan bütün dergi ve haber sitelerinin ortak sorunu, ekonomik anlamda kendilerini finans etmekte çektikleri sıkıntılardır.
Ekonomik beklentilerin, haberciliğin önüne geçmesi, geçim sıkıntısı ve var olma savaşıdır.
İdeolojik habercilik yapanlar bile, bir noktadan sonra, kapitalizmin şartlarına boyun eğiyor, ideolojisini arka plana atabiliyordu.
Öyle ki, Türkiye merkezli düşünüp, o yönlü yandaş habercilik yapanlar, Avusturya’nın en uçuk gazeteleriyle ilişkiler kurabiliyor ve onlara para karşılığı haber akışı sağlayabiliyorlardı.
Türkiye hakkında en çok olumsuz haber yapan gazetelerle çıkar ilişkileri kuranlar, diğer yandan da, virgül.at’nin yayın ilkesini ‘anlayamadan’, vatan severlikten veya milliyetçi olmaktan bahsedebiliyorlardı.
Diğer yandan, gazetecilik adı altında, ihbarcılık yapanların ve bunu açıkça sayfalarında, ‘’medya olarak tüm bu olayları not ederek gereken yerlere ulaştıracağız’’ demek, gazetecilik adı altında
muhbir müessesi kurmaktır.
Olay ne olursa olsun, habercilik yaptığını iddia edenler, ihbarcılık yapamazlar. Yada gazeteci olamazlar…
Avusturya’da Türkçe haber yapan, dergi, gazete ve haber sitelerinin ekonomik sıkıntı çektiğini belirtmiştim.
Ekonomik sıkıntı çeken haberciler, kısıtlı reklam vericisi ekseninde rekabete girmiş, akla hayale gelmeyen yeni yöntemlerle reklam kapmanın çabası içerisine düşmüşlerdir.
Öteden beri, çeşitli habercilerin yaptığı ve bu nedenle de bize de teklif edilen ‘’Paylaş-Kazan’’ reklam yöntemini, kabul etmemiş, bu yöntemin, toplumu dilenci kültürüne alıştıracağını ileri
sürerek ve biz bunun aracısı olmayacağımızı belirtmiştik.
Okuyucuya ulaşmanın yolunun, doğru haber ve kapsamlı haberden geçtiğine inandığımız için, bu gün o inancımızın meyvelerini görmekteyiz.
Hiçbir okuyucumuza, haber ve bilgi dışında bir vaadimiz olmadı, olamazda.
Paylaş-Kazan yöntemiyle verilen tencere tava kampanyalarından sonra, ihbarcılık ve şimdide bir dergi, kumarhane reklamı yayınladı.
Toplumu içinden çürüten, yuvaların yıkılmasına, intiharlara sebebiyet veren kumar otomatlarının reklamını yapan bir gazete, haberlerini yaparken, topluma ve kamuya karşı sorumluluğunu yerine
getirme ilkesini nasıl uygulayacak, bunu da gerçekten merak etmekteyim.
Bağımsızlık nasıl başlar?
Acık ve net söylemek gerekirse: Bir gazeteci özel yaşamında bile, bir siyasetçi, diplomat, iş insanı gibi belirli tarafları veya belirli sermayeleri temsil ettiği gerekçesiyle, o kişilerle fotoğraf bile
çektirmemelidir.
Bağımsız habercilik, bağımsız gazetecilik böyle bir şey…
Çok zor biliyorum…
Ama en azından bunu başarmak istiyoruz…
Virgül.at, hesap verebilir olma konusunda özel bir sorumluluğu vardır.
Virgül’de çalışan gazeteciler, farklı geçmişlere sahip, farklı ilgi alanları olan, farklı kültür ve inançlara sahip gönüllüler birliğidir.
Virgül.at, hiçbir hükümet ve devlete karşı kendisini sorumlu hissetmez.
Biz kendimizi okuyucularımıza karşı sorumlu hissederiz…
Öyle olmaya da devam edeceğiz…