Türkçe Habercilerinin Korona İle Sınavı
Korona virüsünün yayılma hızı, sürekli değişen rakamlar ve Avusturya Hükümeti’nin her gün yeni bir uygulama ilan etmesi, habercilerin omzuna büyük bir yük bindiriyor. Bir yandan hükümet tarafından her gün yapılan açıklamaları, doğru anlayıp haber yapmaya çalışırken, diğer yandan sosyal medya platformlarında korona virüsüne dair manipülasyon ve dezenformasyon girişimlerine karşıda – kendisini aklamak adına mücadele vermekte. […]
Korona virüsünün yayılma hızı, sürekli değişen rakamlar ve Avusturya Hükümeti’nin her gün yeni bir uygulama ilan etmesi, habercilerin omzuna büyük bir yük bindiriyor.
Bir yandan hükümet tarafından her gün yapılan açıklamaları, doğru anlayıp haber yapmaya çalışırken, diğer yandan sosyal medya platformlarında korona virüsüne dair manipülasyon ve dezenformasyon girişimlerine karşıda – kendisini aklamak adına mücadele vermekte.
Buradan, Avusturya medyasının süreci iyi yönettiği de çıkartılmamalıdır.
♦
Sosyal medyada birçoğu anonim olarak paylaşılan yalan haberlerin ve yanıltıcı içeriklerin yanı sıra, geleneksel medyanın da çok iyi bir sınav verdiği söylenemez.
Bunu anlamak için, hükümetin her gün yaptığı basın açıklamalarında, gazetecilerin hükümet yetkililerine yönelttiği sorulara bakmamız yeterli olacaktır.
♦
Avusturya’da, Almanca haberleri en az takip eden göçmen katmanı, kuşkusuz Türkiye kökenli göçmenlerdir.
Bu nedenle onlarca, aylık basılan gazete, dergi, haber sitesi ve yüzlerce Facebook haber sayfaları bulunmakta.
Kuşkusuz idealist gazetecilerinde içinde yer aldığı ve artık gayri resmi Türkçe medya sektörü diyebileceğimiz bu ‘haberciler’, Avusturya ulusal medyası gibi, korona salgınına odaklanmış durumda.
Türkçe Haberciler ve Facebook fenomenleri, korona sürecini kaleme almak yerine, daha iyi olduklarını düşündükleri görsel ve işitsel alanda, kitlelere taşımayı seçtiler.
Hükümetin basın açıklamalarını, ilgili bakanlığın sosyal sayfalarından kendi sayfalarına yönlendirerek, basın açıklamalarının canlı izlenilmesini sağladılar.
Buraya kadar, imkanlar dahilinde yapılan bir kamu hizmeti olarak görülmelidir.
♦
Türkçe habercilerin ve Facebook fenomenlerin çıkmaza girdikleri nokta, açıklamaların Türkçe dilinde haberleştirilmesin de başlamaktadır.
Açıklamalar canlı dinlenilmiş olsa da, Avusturya Haber Ajansı (APA) veya bir başka ulusal gazete tarafından, açıklamaların haberleştirilmesi beklenilmektedir. (istisnalar var tabi)
Zaten haber yazma kabiliyeti bulunan gazeteci sayısı bir elin beş parmağını geçmediğinden, görsel medya aracılığıyla gelişmeler, aktarılmaya çalışılmaktadır.
Biçimsel bir çeviri ile işlenen haberlerde içerik tartışılamıyor, öngörü yapılamıyor ve en önemlisi soru sorulamıyor.
Bu nedenle, Avusturya Entegrasyon Fonu tarafından, salgına karşı Türkçe yapılan bilgilendirmelerdeki yanlış bilgileri fark edemedi. Uyarılar sonrasında Avusturya Entegrasyon Fonu, bilinçli yapılan yanlışı düzeltti.
♦
Birkaç haber sitesinin, basın açıklamalarının hemen arkasından yaptıkları Türkçe haberler, Avusturya’nın tamamında habercilik yapmaya çalışanlar tarafından ana kaynak olarak alındığı, haberin veriliş ve sunuş şeklinden anlaşılmaktadır.
Türkçe haberciliğinde içine düşülen bir diğer yanılgı ise, Almanca yapılan haberi salt çeviri yapmakla, haberin özüne dokunmadan okuyucuya ulaştırıldığının sanılmasıdır.
Almanca haber ve makalelerin, Türkçe aynı anlamı verebilmek için Avusturya’nın siyasi gelişmelerine ve asgari düzeyde kültürel yapısı hakkında bilgiye sahip olmak gerekmektedir.
Zira makalelerin ruhunu okuyucuya yansıtmak için, Türkçe de karşılığı olmayan şeyler üzerinden anlam yürütebilme ve yorum yapma kabiliyetine sahip olmak gerekmektedir.
Çok sayıda haberci buna dikkat etmediğinden, Avusturya ulusal medyasında yapılan kavramsal hatalar, bizlerin sütunlarına da aynı şekil yansımaktadır.
Çünkü haberi sorgulamıyor, mantığını aramıyoruz.
♦
Avusturya medyasında yer alan veya devlet yetkililerin yaptıkları açıklamaların, satır başlıkları üzerinden haber yapıyor, ayrıntıyı yani, hükümet raportörlerinin yayınladıkları kanun içeriklerine dikkat etmiyoruz.
Bu nu yapmayınca da, yaptığımız haberden sonra, okuyucudan gelen sorulara yanıt veremiyoruz.
Korona virüsü salgınında, bilgi kirliliği virüsten daha hızlı yayılıyor.
Bu, habercilerin kapsamlı haber yapmamasından, satır başlıklarıyla günü kurtarmaya çalışmalarından kaynaklanıyor.
♦
Diğer yandan, sosyal medyada bilgilendirici ve güvenilir haberler yerine sansasyonel içeriklerle; komplo teorileri içeren haberlerle daha sık karşılaşıyoruz.
Virüsün bir biyolojik silah olduğu iddiaları da bunlardan biri.
Bu haberler toplumu korku ve paniğe sürüklüyor.
♦
Haberciler kısa sürede ‘’uzman’’ bularak haberlerini yapma telaşı içerisindeler.
Ne yazık ki, Avusturya’da Türkçe konuşan uzman neredeyse yok denilecek kadar az.
Her doktor her konuda konuşmamalı.
Her şeyden önce bir doktor, uzman olmadığı alanda konuşmamasını bilmeli, bunun yanında, habercide her doktorun korona hakkında yetkin bilgiye sahip olmayacağını öngörmelidir.
Hastalık ile ilgili dilin doğru kullanılması ve kanıta dayalı olarak hazırlanması, haberde genellemelerden kaçınılması, ayrımcılık içeren veya destekleyen ifadelerin kullanılmaması, hastalıkla ilgili olarak efsanelerden ve yanlış yönlendirmelerden kaçınılması, doğru terminolojinin kullanılması esas alınmalıdır.
♦
Türkçe habercilerin en başarılı oldukları ve en çok izlenme oranını yakaladıkları alan ise, tabi ki devletin yapmayı taaddüt ettiği yardımların, bürokratik gelişim sürecinin, muhasebeciler aracılığıyla anlatılmasıdır.
Bu programlarda kamu yararına yapılmış eylemlerdir.
♦
Sonuç olarak, yetersizlikler içerisinde kamu hizmeti vermeye çalışan haberciler – eksik, yanlış, kamuoyunu iyi niyetle haberdar etmeye çalışıyor.
Bunu yaparken de, geçimlerini sağlamaları gerekmektedir.
O nedenle, okuyucular tarafından reklam yapan habercilerin eleştirilmesi çok anlamsızdır.
Belki biçimsel olarak reklam anlayışları yanlış olabilir.
Fakat bu habercilerin de bir aileleri olduğu ve onları geçindirme dertlerinin olduğu gerçeğini değiştirmez.
♦
Neil deGrasse Tyson’ın dediği gibi, “Bilimsel okuryazar olmak, başkası palavracı olduğunda bunu bilmektir.”